21 Ocak 2019 01:00

‘Tank palet’in özelleştirilmesi önlenecekse...

‘Tank palet’in özelleştirilmesi önlenecekse...

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Son birkaç haftadan beri, Sakarya’da kurulu Tank Palet Fabrikası’nın özelleştirilmesi tartışılıyor.

Tank Palet Fabrikası işçileri ve sendikaları Harb-İş ile, özelleştirmeye karşı olan çeşitli çevreler bu özelleştirmeye karşı çıkarken, Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu özelleştirme değil işletme devridir!” diyerek, özelleştirmede ısrar ediyor.

Tank Palet işçileri, özelleştirmenin duyulmasından beri, çeşitli eylemlerle seslerini duyurmaya çalışıyorlar.

Nitekim işçiler ve sendikaları Harb-İş, önceki gün Sakarya’da, işçi ailelerinin ve çeşitli kentlerdeki Harb-İş üyesi işçilerin katıldığı bir mitingle taleplerini daha yüksek bir sesle dile getirirken, hükümetin tutumunu da protesto ettiler. 

ÖZELLEŞTİRMENİN GELİP DAYANDIĞI YER

Ne var ki işçilerin bu sesinin, Cumhurbaşkanı ve özelleştirmeciler tarafından umursanacağı beklenmemelidir. Çünkü, Tank Palet Fabrikası’nın özelleştirilmesi bir rastlantı değil. Tersine bu özelleştirme, 1990’larda “Devlet pijama mı üretirmiş” diye başlatılan; Sümerbank’tan TEKEL’e, ETİBANK’tan Petkim’e, TÜPRAŞ’tan SEKA’ya, çimento fabrikalarından şeker fabrikalarına yüz binlerce işçinin çalıştığı kamu mülkiyetindeki yüzlerce fabrika ve tesisin yok pahasına özelleştirme adına özel firmalara peşkeş çeken özelleştirmeci, neoliberal zihniyetin geldiği aşamanın bir ifadesidir.

Ancak özelleştirmenin nasıl kamu mallarının yağmalanması ve ekonomi için yıkım olduğu artık açıkça görüldüğü için, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Tank Palet Fabrikası’nın özelleştirilmesini, “Burada yapılan iş de özelleştirme değildir. İşletme hakkının belirli kısıtlamalar dahilinde BMC'ye devridir. Burada çalışan arkadaşlarımızın özlük haklarında bir eksilme olmayacaktır” diyerek, işçilerin ve kamuoyunun tepkisini yatıştırmayı amaçlamaktadır.

GERÇEĞİ ASIL TÜRK-İŞ’İN İŞÇİYE ANLATMASI GEREK

Sakarya’da cumartesi günü yapılan mitingde konuşan Türk-İş Genel Başkanı Ergun Atalay Erdoğan’a yanıt verdi: “Diyorlar ki ‘Bu özelleştirme değil’ Bunun adı nedir özelleştirme değilse? Bunu anlayan biri varsa bana anlatsın. Bizden ne istiyorsanız, Türk-İş 1 milyon üyesiyle Harb-İş'in emrinde, parasıyla vücuduyla. Türkiye Cumhuriyeti emrinde kalsın fabrika. Tek talebimiz o!”

Atalay, bu sözleriyle en başta Cumhurbaşkanının, “Bu özelleştirme değil” sözlerini eleştiriyor, Ama az çok gelişmeleri izleyenler biliyor ki, bu tartışma bu tempoyla ve bu argümanlarla çeyrek yüzyıldır sürüyor. Bu tartışma sürerken hükümet ve patronlar bildiklerini ve istediklerini yaptılar. Türk-İş de bir dahaki özelleştirmeye kadar söylediklerini unutup, olup biteni seyretti.

Onun içindir ki, çeyrek yüzyıldan beri patronlar ve hükümetleri, Türk-İş’in söylediklerini umursamıyorlar. Eğer tepkiler böyle lokal ve Türk-İş’li sendikacıların “hükümeti eleştirileriyle” sınırlı kalırsa, hükümet Tank Palet Fabrikası’nın özelleştirilmesinde Türk-İş ve Harb-İş’in çağrılarını ve işçilerin taleplerini umursamadan yoluna devam edecektir.

Eğer Ergun Atalay, Tank Palet işçilerine hitap ederken söylediği; “Bizden ne istiyorsanız, Türk-İş 1 milyon üyesiyle Harb-İş'in emrinde, parasıyla vücuduyla” sözlerinde samimiyse, burada yapılması gereken; 1 milyon işçisiyle ve sınıftan yana güçlerle birlikte Türk-İş’in, Hükümetin ve “özelleştirme lobisi”nin karşısına dikilmektir!

Türk-İş bunu bugüne kadar yapmadığı için özelleştirme yağması yapılabilmiştir.

Bu yüzden Tank Palet Fabrikası’nın özelleştirilmesine karşı mücadele, Harb-İş ve Türk-İş’in işçilerin gücünü özelleştirmeye karşı bir güç olarak hükümetin ve patronların karşısına çıkarıp çıkarmaması sorunudur.

Eğer Türk-İş (ve Harb-İş), meydanlardan ifade ettikleri tutumunun arkasında durur ve bunun gereğini yaparsa, “Tank Palet”in özelleştirilmesi engellenebilirdir. 

 


NE AŞKMIŞ AMA!

Tank Palet Fabrikası, gerçek bir ihale yapılmadan kamuoyundan da saklanarak, 25 yıllığına BMC grubuna devredilmek üzere özelleştirme kapsamına alındı. Ekim ayında fabrikanın tümüyle BMC firmasına devredileceği belirtiliyor. 

Ancak BMC’nin çok ilginç özellikleri var.

BMC, tanımış bir Erdoğan hayranı ve medya patronu olan Ethem Sancak’ın firması. Ama firmanın yüzde 49.9’una da Katarlı bir firma sahip. Yani MSB’nin Tank Palet Fabrikası,

Katarlı ortağın yarısına sahip oluğu BMC’ye devrediliyor.

Ethem Sancak da ayrıca kendi şahsına münhasır bir patron.  “Eskiden bir solcu” olduğunu her vesileyle yinelemekten hoşlanıyor. En çok hoşlandığı şeyse, “Erdoğan’a duyduğu aşk”ı anlatmak!

2015 Mayısında bu konuda şunları söylüyor Ethem Bey;

“Erdoğan’ın eteklerine tutunup oradan bir şey beklemek niyetim yoktu. Siirt seçimleri vesilesiyle Siirt’ten başbakan çıksın diye, destekledim. Dürüstlüğünü, yiğitliğini gördüm, gördükçe de aşık oldum. Doğrusu solculuk dönemimde Mevlana ile Şems’in arasındaki aşka anlam veremiyordum. Onu tanıdıktan sonra gördüm ki, böyle bir ilahi aşk iki erkek arasında olabiliyor!”

Sancak burada bir “ilahi aşk”tan söz ediyor, kanıtlamak için de Mevlana ile Şems arasında “aşk”a sığınıyor. Ama “ilahi aşk”da çıkar yoktur. Seven sevdiği için sever!

Ama “Sancak’ın aşkı”, kendisi ne derse desin, onu zengin eden, tanınmış, güçlü bir işadamı yapan bir “aşk”tır!

Nitekim medya patronu olması, koca Tank Palet Fabrikası’na sahip olması., büyük olasılıkla Katarlılarla ortaklığı, bu “aşkın meyvesi” gibi görüyor.

Yani Tank Palet Fabrikası öyle sıradan bir özelleştirme de değil. Bir yanında “ilahi aşk” ilanları öte yanıyla da “uçan saray”lı hediyelerle de “kutsanan” ve “kutlanan” bir özelleştirme!

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa