Manipülasyonların kuşatmasındaki Venezuela
Fotoğraf: Envato
ABD’nin 2003’te Irak’ı işgalini, gerekçe olarak öne sürdüğü “kitle imha silahları”nın bir manipülasyondan ibaret olduğu ortaya çıkmış olmasına rağmen gerçekleştirdiği biliniyor.
O dönemden bir haber: “Amerikan kitle imha silahı arama ekibinin başkanı David Kay istifa ederken, yerine Charles Duelfer atandı. David Kay, ‘Irak’ta silah olduğunu düşünmüyorum’ dedi.” 1
ABD, BM’den Irak’a müdahale için karar çıkaramamış olmasına rağmen, uluslararası hukukun gereklerini de çiğneyerek o bildik, ‘güç destekli diplomasi’ işletme yöntemini devreye sokmuştu.
Ardından, uzun süre reklamı yapılarak beklenti oluşturulan, büyük bütçeli bir Hollywood prodüksiyonu gibi ABD uçaklarının Irak’ı bombalaması izlendi. Bir atari oyunu heyecanıyla televizyonlarının başına oturmuş olanlar için, bombaların düştüğü yerlerde canından olan binlerce sivil, bu küresel görsel karnavalın görünmeyen ve umursanmayan yanını oluşturuyordu. Saddam’ın diktatörlüğü geniş bir liberal kesim için bu işgalin meşru gerekçesini oluştururken, uluslararası büyük medya tekelleri aracılığıyla öne sürülen suçlamaların kanıtlanması dahi gerekli görülmedi. Chomsky’nin dediği gibi, savaş durumlarında düşmana yöneltilen suçlamaların kanıtlanması gerekmezdi çünkü.
Venezuela için de, aynı formül devrede. Maduro’nun başkanlığı, oyların yüzde 68’ini alarak kazandığı seçimin yüzde 46 katılım oranıyla gerçekleşmesi, uluslararası medya tarafından siyasi meşruluğunu tartışmanın gerekçesi yapılıyor. Latin Amerika’yı yıllardır yakından izleyen Metin Yeğin’in, bu argümana karşı dikkat çektiği nokta önemliydi: “Venezuela için az bir oran değildi bu. Ayrıca ABD seçimlerinde mesela 2014 yılında katılım yüzde 36 idi sadece, son ara seçimlerde ise katılım rekoru kırıldı ki bu da yüzde 41 idi. Yani sizin demokrasilerinize göre bayağı bayağı seçim işte."
Venezuela’yı bir darbe girişiminin eşiğine getiren sürecin, ekonomik abluka ve çeşitli provokasyonlarla zaman içinde nasıl hazırlandığı da sır değil. Süreci izleyip tartışanlardan Andrew Korybko, Global Research’de 24 Ocak 2019’da ‘Venezuela: Washington’dan Hazırlanan Provokasyon, Rejim Değişimine Dolaylı Uyarlamalı Yaklaşım’ başlığıyla yayınlanan analizinde, ABD ve müttefikleri için bundan sonraki öngörülebilir adımın,
Venezuela’nın ulusal meselelerine yaptıkları müdahaleyi ‘meşru’ kılmak adına, belirlenmiş vekilleri Guaido’ya ek yardım yapılacağını dile getirmeleri olacağını belirtiyor.
Guaido ve ABD’nin Venezuela hamlesinin adım adım nasıl planlandığı ABD basınında da yazıldı. Josh Rogin, Washigton Post’ta yayınlanan ve “üst düzey bir yetkiliye” dayandırdığı haberinde, Guaido’nın ekibinin Trump yönetimine Maduro’nun 10 Ocak’taki yemin töreninde Venezuela Anayasanın 233’üncü maddesini kullanarak Guaido’nun başkan ilan edileceğini ve seçim çağrısı yapacağını söylediğini yazdı. Guaido’nun ekibinin ABD’den açık destek istediği belirtildiği haberde, 22 Ocak Salı günü, ulusal güvenlik danışmanı John Bolton’un örgütlediği toplantıda, Guaido’nun ‘diplomatik tanınması’nı kararlaştırdıkları ve Trump’ın da bunu kabul ettiği belirtiliyor. 2
ABD’nin Venezuela’ya ilgisinin temel gerekçelerinin başında, bölgesel hegemonik hesaplarıyla birlikte, Venezuela petrolü geliyor. Mühdan Sağlam, ABD için Venezuela petrolünün neden önemli olduğunu derli toplu bir şekilde yazmıştı.
Peki, ABD’nin açık bir müdahalede bulunduğu, İngiltere, Almanya, Fransa, İspanya ve Belçika’nın, Maduro’nun 8 gün içinde yeniden seçimlere gitmemesi halinde Guaido’yu tanıyacaklarını bildirerek ültimatom verdikleri Venezuela’da bu kuşatma nasıl karşılık buluyor? Venezuela Marksist Leninist Komünist Partisi (PCMLV) Yöneticisi Manuel Luis’in Editörümüz Elif Görgü’ye anlattıklarında, dışarıdan yapılan kuşatmanın içeride yoksullaşmayı derinleştirerek, ABD destekli bir darbenin kitle zeminini güçlendirmeyi amaçladığını ve ordu içinde sonuçlar yaratmaya çalışarak yol almaya çalıştığını anlıyoruz. Luis, bu kritik sürece dair şöyle diyor: “PCMLV yönetimi olarak düşüncemiz, Venezuela’nın içinde bulunduğu karmaşık durum; mevcut çelişkiler aktörlerden birini -bu emperyalizm olabilir, askerler ya da halk kitleleri olabilir- bir kesim lehine nihai çözümü gerçekleştirmek üzere harekete geçirerek istikrarsız dengeyi bozacak noktaya taşıyana kadar sürebilir. Gerçek devrimci ve proleter bir yönelim için tarihi bir meydan okumanın ortaya çıkacağı o anda, hareketin iktidar hedefiyle kararlı bir devrimci eylem doğrultusunda yükseltilmesi gereklidir.”
Türkiye’deki siyasi kutuplaşmanın gölgesinden bakarak, Maduro ile Erdoğan’ın sıcak ilişkilerinden hareketle Venezuela’ya dış müdahaleye ya da dış destekli bir darbeye destek veren yaklaşımlar ise konuya dair tartışmanın en sefil yanlarından birini oluşturuyor. Venezuela’yı dışarıdan kuşatan manipülasyonlara eklemlenmeden ve ‘darbe mi, Maduro mu?’ ikilemine sıkışmadan analiz yapmak, anlamaya çalışmak çok mu zor? Sonuçta ortada bir bahis karnavalı yok, bir ülkenin ve halkının kaderi var.
1 Irak’ta kitle imha silahı yok, Hürriyet, 25.01.2004
2 Guaido ve ABD’nin Venezuela hamlesi adım adım nasıl planlandı?, Evrensel, 27 Ocak 2019
- Kürt meselesinde bir ihtimal daha olmalı 13 Aralık 2024 04:57
- Sınırımızdaki yeni Afganistan ve kaostan rant devşirmek 09 Aralık 2024 07:00
- Geniş atılan ağda çıkışı aramak... 02 Aralık 2024 06:55
- Türkiye zor bir değişimin ağır sancılarını yaşıyor 25 Kasım 2024 06:35
- Ebedi barış mümkün mü? 18 Kasım 2024 04:23
- İki güncel rapor eşliğinde Kürt meselesini tartışmaya devam 11 Kasım 2024 04:47
- 'Çöle çevirdikleri yere barış geldiğini söylüyorlar' 06 Kasım 2024 05:33
- Bir siyaset olarak 'terörle mücadele' 04 Kasım 2024 07:07
- Erdoğan’ın Mevlana vurgusunun hikmeti ne olabilir? 31 Ekim 2024 08:07
- Mayınlı bir süreç 28 Ekim 2024 05:10
- Yenidoğan çetesi: Çürümenin ekonomi politiği 21 Ekim 2024 05:00
- Barışa kapı açmak mı, süreci yönetmek mi? 14 Ekim 2024 05:00