Venezuela için Sol toptancılığı
Fotoğraf: Envato
Artı Gerçek’te iki yazar Sol partilerin Venezeula’daki darbe karşısındaki tutumunu eleştiriyorlar. Yazarlardan biri Yalçın Ergündoğan, diğeri Nazım Alpman. Yalçın Ergündoğan gazetenin partilerin basın açıklamaları üzerinden yaptığı haberin spotundan alıntıladığı “ÖDP, EMEP, TKP, TKH, TSİP, EHP, TİP ve DİP tarafından yapılan açıklamalarda, ‘ABD emperyalizminin saldırganlığına karşı Venezuela halkının yanındayız’ mesajı verildi” ifadesinden sonra “Ben en kolayından ‘onların’ hemen yapıverecekleri gibi ‘AKP/Saray rejimi ile devletin tutumu ile birebir örtüştünüz demeyeceğim” yazıyor. Sol, “Eskiden kalma ya da yeni oluşmuş aralarındaki tüm farkları, ayrılıkları bir kenara bırakıp eski bilgilerle yeni dünyayı açıklamaya kalkanların yapması gerektiği gibi yapmış ve ‘emperyalizm karşıtlığı’nın kolay yapışan tutkalı ile birbirlerine kenetlenivermişler” diye de ekliyor.
Nazım Alpman da diyor ki “Sosyalist solun bütün partileri ve grupları "doğal olarak" ABD karşısında kim varsa onun yanında dururlar… Böylece şeriatçı sağdan radikal sola kadar bütün siyasi yapılar Nicolas Maduro’nun yanında saf tuttular. Bir başka anlatımla Maduro Türkiye’yi birleştirdi.
Bu arkadaşların Beyaz Ev sitesinde de yayınlanan “Rojava’nın Bir Başka Yemen Olmasına İzin Vermeyin” başlıklı ABD Suriye’den çekilmesin kampanyasına imza verip vermediklerini ya da bu çağrıya sıcak bakıp bakmadıklarını bilmiyorum. Ancak soğuk yenen bir yemeğin kokusunun fazlasıyla hissedildiğini söyleyebiliriz. Zira o zaman da Sol’un epey bir kısmı bu çağrıyı eleştirmişti.
Bunu geçelim.
Sorun şu: Ortak politik görüşlere, stratejik hedeflere sahipmiş gibi, partilerin tümünü birden açıklayan bir ilmihale tabi, büyük harfle yazılan Sol varmış gibi yapmak bazı “kolay”cı yazarların işine yarayan bir anahtar gibi duruyor. Kimisi kimlik politikalarını, kimisi sınıf siyasetini, kimisi demokrasiyi, kimisi sosyalizmi ufkuna yerleştiren, kimi ulusalcı, kimi liberal solların hepsini birden aynı kefede tartmanın, “onlar” toptancılığı yapmanın dayanılmaz bir cazibesi olmalı. Ama dikkat edilsin de eleştiri yapıyoruz derken satır aralarından ‘ABD neylerse güzel eyler’ mesajı toplanmasın.
Yazarlar TKP’nin, Venezuela büyükelçisinin de katıldığı Kadıköy eyleminden yola çıkıyorlar ama ismi geçen diğer partilere de aynı karede yer almış gibi davranıyorlar. Basın açıklamalarındaki nüanslar ve farklar da göz ardı edilebiliyor.
Doğrusu şu elbette; Venezuela’da darbe yapan Guido’nun arkasında ABD var. Emperyalizm destekli, üstelik yakın bir müdahale ihtimalinin konuşulduğu darbeye karşı çıkmak her demokratın, her solcunun boynunun borcudur. Chavez’in 21. Yüzyıl sosyalizminin, güncel Bolivarcı hükümetlerin sosyalizm ile bir alakasının olmadığı, Maduro’nun demokratik bir cennet yaratmadığının bilgisi de bu tür bir sol için bir sır değildir. Birine karşı çıkmak diğerinin yanında olmak demek anlamına gelmez. Bir ülkede iktidardan, darbecilerden başka güçler de vardır. Hiç hesaba katılmaz ama Venezuela’daki emekçi sınıflara seslenen sosyalistler bu ikisine de mesafelidirler.
O halde; HDP belediyelerine kayyım atarken, Suriye’de yapıp ettikleri ortadayken kendi yakın geçmişiyle benzerlik bulduğu için Maduro’ya yönelik darbeye, seçilmişleri kutsayarak karşı çıkan AKP ile bu sol arasında herhalde bir fark vardır.
Emperyalist darbeye karşı çıkarken Maduro’nun arkasında olduğunu söyleyen bir sol ile, hem bu darbeye hem de sosyalizmi kendisine kalkan eden ve aslında bir kapitalistten başka bir şey de olmayan Maduro’ya da eyvallah demeyen; sadece Venezuela halkının kendi kaderini tayin hakkının altını çizen bir sol arasında da fark vardır. Bu bağlamda Venezuela halkının yanındayız cümlesi eşittir Maduro’nun yayındayız demek değildir.
Muhtemelen yazar arkadaşlar, aslında kendilerini de ait hissettikleri Sol’un hiçbir konuda birleşememesini birçok kez eleştirmişlerdir ama emperyalizme karşı tutum konusunda benzer görünmelerinden de rahatsızdırlar. Bu benzerliğin görünüşte olduğunun da farkında değillerdir üstelik.
Aynı Sol, ABD çekilmesin imza kampanyası ile ilgili olarak da yine görünürde, aynı eleştirel noktadaydı. Fakat aralarında yine büyük fark vardı. Bir kısmı için kampanyanın bir sataşma mevzusu olduğu doğrudur. Ama en azından bu gazetenin okurları burada “Sadece ABD değil; diğer emperyalistler, Suriye sahasında birbiriyle kapışan gerici bölge devletleri, vasisi oldukları silahlı çeteler dahil herkes çekilsin, bölgenin kaderini bölge halkları belirlesin” gibi bir söz üretildiğini bilirler.
Artı Gerçek internet haberciliğinde önemli bir boşluğu dolduruyor. Okurlarının azımsanmayacak bir kesimini de “onlar” oluşturuyor. Hal böyleyken, yazar arkadaşların böyle dezenformasyon yaparak bir taşla çok kuş vurduk zannetme halinin AKP ile buluşma ihtimali nedir diye sormalı mıyız? “Bunlar” için bunu demek çok kolay olur mu?
- Suriye'de bitmedi, sürüyor, sürecek o kaos... 13 Aralık 2024 05:00
- Aile hekimliği yönetmeliğinin yakın sonucu güvencesizlik, şiddet ve çeteleşmedir 06 Aralık 2024 06:10
- 28 Şubat yaşıyor, yaşatılıyor! 01 Aralık 2024 04:58
- Gerisi gözaltı, yasak 29 Kasım 2024 06:25
- Ya bendensin ya da her şey kötü olacak 22 Kasım 2024 06:27
- Arka taraf! 15 Kasım 2024 04:48
- Kürtler Türkler birbirini sevsin! 01 Kasım 2024 05:02
- ‘Çözüm’süz süreç 25 Ekim 2024 15:05
- Hiçbir şey olmamışsa da bir şeyler oluyormuş gibi çözüm süreci 18 Ekim 2024 05:07
- Yenikapı ruhu 2.0 11 Ekim 2024 04:50
- Kimin yanında, kimin karşısında? 04 Ekim 2024 04:55
- Narin'in katlinden polis cinayetine 27 Eylül 2024 06:05