Venezuela ve uluslararası ortam
Fotoğraf: Envato
Ulusal Meclis Başkanı Juan Guaidó’nun 23 Ocak’ta kendisini geçici başkan olarak ilan etmesinin ardından Venezuela’da durum daha da çetrefilli bir hal almış gibi gözüküyor. Guaidó geçtiğimiz günlerde tüm sivil ve askeri kamu görevlilerine af ilan ettiğini duyurmuştu. Buradaki amaç hiç şüphesiz ordu içinden bir grubun kopartılabilmesi. Ancak Maduro en azından şimdilik ordunun tamamının desteğini alabilmiş gözüküyor. Buna paralel olarak da sokağın hakimiyetini elden kaçırmamak için karşı atağa geçilmiş durumda. Muhaliflerin Caracas’ın doğusunda gerçekleştirdiği, Venezuela bayrağı giydirilmiş özgürlük anıtı heykelleri ve ABD bayraklarının eşlik ettiği gösterisine karşılık Maduro, Chavez’in 1999’da yemin ettiği günün 20. yıl dönümünde, Caracas’ın batısında, askerlerin de katıldığı daha kalabalık bir miting düzenledi.
Caracas’ta hafta sonu yaşanan gösteriler meselenin aslında ne kadar sınıfsal bir karaktere sahip olduğunu gösteriyor. Muhaliflerin tabanının güçlü olduğu Caracas’ın doğu mahalleleri aslında orta ve üst sınıfın yoğun olduğu bölgeler. Bu açıdan bakıldığında Guaidó’nun ekonomik krizin altında ezilmiş orta sınıfları mobilize edebildiği ve kendisini muhalefetin yeni lideri olarak konsolide edebildiğini yorumlamak mümkün. Peki bu süreç daha ne kadar sürdürülebilir? Siyasal otoritenin hiçbir fiziki mekanizmasını kontrol edemeyen bir kişi uluslararası alanda aldığı destek ile ne kadar daha kendisini Venezuela muhalefetinin lideri, orta ve üst sınıfların kurtarıcısı, geçiş döneminin yegâne öznesi olmaya ne kadar devam edebilir? Muhaliflerin 20 yıllık Bolivarcı devrimin sonun yaklaşıldığına inancı bugün için çok kuvvetli olabilir. Ancak Guaidó’nun bu inancı somut gerçekliğe dönüştürebilmesi en azından an itibarıyla mümkün gözükmüyor.
Tam da bu noktada uluslararası desteğin ve en başta ABD’nin aktif olarak yönettiği planın etkinliğinin bu pat durumunun değişmesinde belirleyici olabileceği söylenebilir. Bunu iddia etmek hiçbir şekilde Venezuela’daki halkın özne durumundan çıkarıldığını söylemek anlamında yorumlanmamalı. Hiç şüphesiz, ekonomik ve politik krizin ortaya çıkışı ülkedeki sınıfsal dinamiklerin ve mücadelenin 20 yıllık sosyoekonomik dönüşümünün bir ürünü. Ancak bugüne bakıldığında ABD’nin ve bölge ülkelerinin Venezuela’daki siyasi yapının ortadan kaldırılması için gayet önemli motivasyonlarının olduğunu yadsımamak gerekli. Kolombiya’da iktidardaki milliyetçi muhafazakar Uribeci sağ, FARC-EP ile yapılan barışı sabote etmek ve anlaşmanın bir kısmını uygulamamak tutumunu genişleterek ELN ile yapılan görüşmelere de son verdi. ELN gerillalarının çoğunlukla bulunduğu ülke olan Venezuela’daki rejim değişikliği, ELN’yi de askeri yollarla ortadan kaldırmanın önünü açacaktır. Brezilya’da ise ırkçı sağ iktidarın politik referans noktalarından birisinin “Brezilya’yı tehdit eden komünizm tehlikesi” olması, komşusundaki bu rejim değişikliğine aktif destek vermesini sağlıyor. Aslında Venezuela’nın bölgedeki tüm sağ ve muhafazakar gruplar için bir referans noktası olduğunu unutmamak gerekiyor. Bu konu ise başka bir yazının konusu olacak kadar geniş bir konu.
Cumartesi günü Guaidó, ABD’den gelen ‘insani’ yardımın Kolombiya’nın Venezuela sınırındaki Cúcuta kentinden, Brezilya’dan ve Karayipler’de bir adadan dağıtılacağını ilan etti ve tüm dünyayı, özellikle AB’yi, ülkeye insani yardım yollamaya çağırdı. Bu yardımın fiziki olarak nasıl dağıtılacağını, ülkeye nasıl giriş yapacağını merak etmemek elde değil. Venezuela petrol şirketi PDVSA’nın ABD’deki şirketi olan Citgo’nun hesaplarının dondurulması ve ülke içindeki muhalefetin kontrolüne verilmesinin maddi koşulları da bulunmuyor. Muhalefet ise bu sayede hem ülkedeki ekonomik krizi uluslararası ortamda öne çıkarmak hem de halka kısıtlı da olsa belirli bir ölçüde bir otorite sahibi olduğunu göstermeye çalışıyor.
Maduro’nun diyalog ve ulusal meclis seçimlerinin yenilenebileceği çağrılarının ise uluslararası ortamda bu kadar destek bulmuş bir muhalefette karşılık bulacağını düşünmek ise bugün için düşük bir ihtimal gibi gözüküyor.
- Milei’in birinci yılının ardından 16 Aralık 2024 04:39
- Uruguay’da Geniş Cephe’nin iktidara dönüşü 02 Aralık 2024 03:57
- İkinci Trump dönemi ve Latin Amerika 18 Kasım 2024 04:20
- Bolivya: Morales, Arce’ye karşı 04 Kasım 2024 04:21
- Venezuela’da iktidar içi yeniden yapılanma 21 Ekim 2024 04:08
- Meksika'da feminist dönem 07 Ekim 2024 04:28
- Fujimori’nin mirası 23 Eylül 2024 04:15
- Kolombiya’da oligarşinin müdahalesi 09 Eylül 2024 04:21
- Meksika'da yargı reformu tartışmaları 26 Ağustos 2024 04:11
- Venezuela'da seçim sonrası durum 12 Ağustos 2024 04:30
- Çanlar Maduro için mi çalıyor? 27 Temmuz 2024 04:01
- Trump’a suikast, küresel sağa gaz 22 Temmuz 2024 04:50