06 Şubat 2019 00:59

Ocak ayı enflasyon rakamları emekçilere ne söylüyor?

Ocak ayı enflasyon rakamları emekçilere ne söylüyor?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ocak ayı enflasyon rakamlarını açıkladı. TÜİK’in verilerine göre, enflasyon ocak ayında yüzde 1.06 artarken, yıllık bazda yüzde 20.35 olmuş!

TÜİK’ten ocak ayında enflasyonun yüzde 1.06 arttığı açıklamasını duyan her T.C. vatandaşı emekçinin ağzından çıkan ilk değerlendirme, herhalde; “Hadi oradan be!” demek olmuştur.

Gelişmelere öncesi ve sonrasıyla bakanların aklına ilk gelen ise; “kasım ve aralık aylarında ‘eksi’ çıkan enflasyon ocakta 1.06 düzeyinde bile olsa neden ‘artı’ çıktı?​” sorusu olmuş olmalı!

Ama bu sorunun yanıtı içindedir.

Çünkü kasım ve aralık aylarında enflasyon “eksi” çıkmamış, çıkarılmıştır!

Çünkü 7-8 milyon asgari ücretli ve milyonlarca emeklinin ücret/maaş zamları yıl sonundaki enflasyona göre endekslendiğinden; yıl sonu enflasyonu ne kadar düşük çıkarsa o kadar az zam yapılacağı için hükümet enflasyonla oynanarak enflasyonun “eksi” çıkarılmasını sağlamıştır!

Yani asgari ücretliler ve emeklilerden enflasyonun küçük gösterildiği oranda bir miktar çalınmış, sermayenin cebine konmuştur!

ENFLASYONU DÜŞÜK GÖSTERME MÜCADELESİ

Şimdi bu sorun ortadan kalktığı için enflasyonun artı çıkmasına izin verilmiştir!

“İzin verilmiştir” diyoruz, çünkü hükümetin enflasyon rakamlarıyla oynadığını market baskınlarından, TÜİK’in enflasyon hesaplamasıyla ilgili daire başkanını değiştirmesine varan girişimlerinden biliyoruz. Erdoğan-AKP Hükümeti, uygulamalarından da açıkça görülüyor ki  enflasyonla mücadele yerine “Enflasyonu düşük gösterme” mücadelesi vermektedir!

Çünkü hükümet ve arkasındaki sermaye, yüksek enflasyonu (Hele de çeşitli yöntemlerle küçük gösterebiliyorsa) krizin yükünü halka fatura etmenin en etkin yollarından birisi olarak kullanmaktadır.

Çünkü enflasyonda birkaç puanlık bir küçük gösterme, o kadar miktarın halkın cebinden alınıp sermaye sınıfının cebine koyma anlamına gelmektedir.

HALKIN ENFLASYONUNA YAKIN OLAN GIDA ENFLASYONUDUR

Diyebiliriz ki, TÜİK’in enflasyon hesabı enflasyonun düşük gösterilmesi üstüne kuruludur. Çünkü bu hesapta emekçinin her gün aldığı et, süt, peynir, soğan, patates, fasulye gibi gıda maddeleri ile giyecek, beyaz eşya, ayakkabı, mobilya, hatta ömrü boyunca bir kere bile alamayacağı araba, konut gibi mallar aynı sepettedir. Ve hesap her vatandaşın bunları her ay aldığı üstünden yapılmaktadır.

Enflasyon sepeti böyle olunca da, ortaya “Ocak ayında enflasyon yüzde 1.06 olarak artmıştır” diyen ve çarşı pazara çıkan her emekçinin “Hadi oradan be!” diyecekleri bir enflasyon rakamı çıkmaktadır.

Belki bu enflasyon hesabı içinde emekçinin enflasyonuna en yakın olan (o da nispeten) “gıda enflasyonu”dur.

TÜİK’in hesaplamalarına göre “Ocak ayı gıda enflasyonu yüzde 6.43, yıllık bazda gıda enflasyonu ise  30.97” olmuştur!

Yani asgari ücretlinin ücret zammının dörtte biri, emekliye yapılan zammın yarısından çoğu ocak ayında erimiştir.

Kısacası, TÜİK’in ve hükümetin enflasyon hesabı üstünde oynadığını vatandaş yaşayarak gördüğü için; artık TÜİK’in (enflasyonu) ile vatandaşın enflasyonunun çok farklı olduğunu bilim çevreleri kadar emekçiler de bilmektedir. Bu yüzden de TÜİK ve onun enflasyon hesabına kimse inanmamaktadır.

‘EK ZAM’ TALEBİ VE TİS’LERDE GIDA ENFLASYONU KRİTERİ ÖNEMLİ

Bu açıdan bakıldığında, şunu söyleyebiliriz ki; halkın enflasyonuna en yakın enflasyon “gıda enflasyonu”dur ve o da üstündeki bütün oyunlara karşın, ocak ayı itibariyle resmen yılda yüzde 30.97’dir.

Bu tablodan çıkan yakın sonuçlar şunlardır:

1- TÜİK verileri gerçek enflasyonu yansıtmadığı da dikkate alınarak, muhtemelen önümüzdeki aylarda gündeme gelecek olan asgari ücretliler, emekliler ve asgari ücreti kriter alarak belirlenen ücretliler ve maaşlılar için “ek zam” talebinin; “Gıda enflasyonu dikkate alınarak oluşturulması” en gerçekçi yaklaşım olacaktır.

2- 2019’un bir “TİS yılı” olduğu dikkate alındığında yapılacak toplu sözleşmelerde ücret ve sosyal hak taleplerinin; “Beklenen enflasyon” ya da “Gerçekleşen enflasyon” yerine “Gerçekleşen gıda enflasyonu”nun dikkate alınarak belirlenmesi, işçilerin isteklerine daha uygun olacaktır. Bu, işçilerin ve emekçilerin yaşam düzeyini az çok katlanılır olması ve elbette krizin yükünün emekçilere yıkılmasını önlemenin de önemli bir dayanağı olması bakımından ayrıca önem taşımaktadır.

Aksi halde TİS’lerde, “Asgari ücrete yapılan zam kadar zam talebiyle çıkmak” daha baştan gerçek enflasyonun çok altında bir zamma (Ki gerçek, ücretlere zam değil; gerçek ücretlerin düşürülmesi demektir) razı olmak anlamına gelecektir.

Bu da başlamış olan cam ve TÜPRAŞ TİS görüşmelerinde, ücret taleplerinin “ocak ayı gıda enlasyonu” da dikkate alınarak revize edilmesini gerektirir. İşçi tarafı konuyu bu açıdan da ele almakla karşı karşıyadır.

Ocak ayı enflasyonu işçilere, emekçilere bunları açıkça söylüyor.

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa