8 Şubat 2019

Üçüncü dünya savaşına ne kaldı?

Geçen hafta önce ABD sonra Rusya’nın, 1987’de Ronald Reagan ve Mihail Gorbaçov tarafından imzalanan Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Anlaşmasını (INF) feshetmesiyle birlikte, dünyanın büyük bir savaşa doğru gidişindeki hızı öncesine göre katlanarak arttı. Bu aynı zamanda kitle imha silahlarında kontrolsüzlüğün önünün açılması anlamına geliyor. 

1980’li yılların başta Almanya olmak üzere Avrupa’da yüz binlerce insanın ABD tarafından Avrupa’ya yerleştirilmesi planlanan orta menzilli nükleer silahlara karşı yükselttiği mücadelenin ardından taraflar masaya oturarak anlaşmaya varmak zorunda kalmıştı.

Buna göre, menzili 500 ile 5 bin 500 kilometre arasında olan, karadan havaya atılabilen tüm nükleer başlıklı füzelerin üretilmesi ve kullanılması yasaklanmıştı. Ayrıca 500- 5 bin 500 kilometre arasında menzili olan bütün nükleer başlıklı füzeler imha edilmişti. 

ABD Başkanı Donald Trump, anlaşmayı iptale gerekçe olarak Rusya’nın 2 bin 600 kilometre uzaklıktaki hedefleri vurabilecek SSC-8 (Rusya’da 9M729) tipi füze geliştirmesini gösterdi. Ancak bunu kanıtlayan hiçbir somut bilgi yok. Uzaydan çekildiği ifade edilen görüntüler delil olarak gösteriliyor. Daha önce Irak ve Suriye’de yapıldığı gibi...

Rusya’nın iddiaların yerinde tespit edilmesi için heyetler gönderilmesi teklifi sürekli reddedildi. NATO’da da aynı tutum sergilendi. ABD’nin 2013’ten beri Rusya’yı INF Anlaşması konusunda zaman zaman suçladığı biliniyor. Ancak Trump’un seçilmesi süreci hızlandırdı. Der Speigel dergisinde yer alan bir habere göre, ABD 2017’de Almanya’nın Washington elçisi aracılığıyla Trump’ın anlaşmayı feshedeceğinin bilgisini göndermiş. Bunun üzerine Merkel devreye girerek, böyle bir kararın NATO’yu böleceğini ifade ederek, Trump’a Rusya’ya zaman tanıma önerisinde bulunmuş. Konu temmuz ayında Brüksel’de yapılan NATO zirvesinde de ele alınmış. Bütün bu görüşmelerden sonra Trump, meclis seçimleri kampanyası sırasında anlaşmayı feshedeceğini açık olarak ifade etmişti. Yakın çevresinde tarih olarak da 20 Ekim’i dillendirmiş, ancak sonra diğer NATO üyelerinin de desteğini almak için süre tanınmış. Bu arada istihbarat üzerinden suçlamalara dair belgeler üye ülkelere servis edilmiş.

Yazılanlara bakılırsa ABD, Rusya’nın ne yaptığından bağımsız olarak çoktan anlaşmayı iptal etmeye karar vermiş. 15 Aralık’ta yapılan NATO dışişleri bakanları toplantısında konu detaylı olarak ele alınmış. Diğer NATO üyeleri de karara karşı çıkmamış. Bunlar arasında Türkiye de var tabii...

Anlaşmanın imzalanması ne kadar Avrupa’nın derin bir nefes almasına yol açtıysa, feshedilmesi de o kadar tedirginlik ve endişeye yol açtı. Soğuk Savaş yıllarında bile tarafların anlaşmaya yanaştığı göz önünde bulundurulduğunda, savaş ve silahlanma açısından bugün çok daha tehlikeli bir süreçten geçtiğimiz anlaşılıyor.

Nereden bakılırsa bakılsın günümüz dünyası iki “süper güç” etrafında bölünen, “Soğuk Savaş”ın sürdüğü “iki kutuplu dünya”dan çok daha tehlikeli. Üçüncü büyük emperyalist savaş için koşullar hızla olgunlaşıyor ve atılan adımlar buna hizmet ediyor.

Bugün sadece Rusya ve ABD’de değil Çin, İran, Kuzey Kore, Pakistan, Suudi Arabistan Hindistan gibi ülkelerde de nükleer başlıklı orta menzilli füzeler bulunuyor. Emperyalist devletler arasındaki paylaşım mücadelesinin keskinleşmesiyle birlikte silahlanma alabildiğince hız kazandı. Bu arada Almanya 36 milyar avro olan askeri harcamaları iki katına çıkarma kararı aldı.

Trump, içeride Rusya’nın desteğiyle iktidara geldiğine dair baskılarla karşı karşıya kaldıkça Rusya’yı daha fazla hedefe koyarak kendisini kurtarmanın hesaplarını yapıyor. Putin’in dostu değil düşmanı olduğunu kanıtlamaya çalışıyor. Bu nedenle ABD’nin dünya üzerindeki çıkarlarına bağlı olarak Rusya’ya karşı önceden planlanmış adımları hızlandırıyor. Bu durum 2021’de yeniden uzatılması gereken stratejik atom silahlarının sınırlandırılmasını öngören anlaşmayı da (New Start) bugünden tehlikeye atmış durumda.

Rusya tarafından üretildiği ve denendiği ileri sürülen nükleer başlıklı füzelerin ABD’ye ulaşması mümkün değil. Bu nedenle en yakın mesafede Avrupa bulunuyor. Özellikle de Rusya ile sınırı olan ülkeler. Baltık ülkeleriyle Polonya ve Romanya, eski korkuları depreştirerek propaganda yapıyorlar. Böylece ABD bir kez daha Avrupa’yı Rusya korkusuyla kendisine bağlamanın hesaplarını yapıyor. Ancak, şimdiki koşullar eskisi gibi değil. Rusya’ya yönelik izlenecek politika konusunda NATO ve AB’nin güç kaybedeceği kuvvetle muhtemel. Zira her ülkenin Rusya ile ayrı bir çıkar hesabı var. Unutmamak gerekiyor ki; bugünkü Rusya ideolojik-ekonomik ve politik açıdan ayrı duran SSCB’den farklı bir yerde duruyor. Bu nedenle “karşı cephe” oluşturmak eskisi gibi kolay olmayacak.

Özellikle halklar açısından önümüzdeki süreç zor görünüyor. Avrupa’dan başlayarak dünya halklarının büyük savaş tehlikesine, silahlanmaya ve militarizme karşı zaman geçirmeden ayağa kalkması zorunlu. 

Yoksa yarın çok geç olabilir.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

İktidarın mengenesi öfkeyi durduramıyor

İktidarın mengenesi öfkeyi durduramıyor

Antep’te polis, mahkeme kararını tanımadı, ekmek mücadelesi veren işçilere müdahale etti. İşçi, siyasetçi, öğrenci, muhalif belediye, basın… Herkes mengenede! Cezaevinde olanların sayısı cezaevi kapasitesini 90 bin aştı. Buna rağmen hükümet daha çok insanı daha uzun süre cezaevinde tutacak yargı paketi hazırladı. Yine de tepki cezalandırılarak durdurulamıyor!

90 bin fazla: 301 bin 397 kapasiteli cezaevinde 392 bin 456 kişi kalıyor.

32 adet: 11 cezaevi yapımı sürüyor, 21 yeni cezaevi projesi hazır.

Yüzde 700: 2002’de 49 bin 512 olan mahpus sayısı yüzde 700 arttı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et