9 Şubat 2019

Fiyatlara değil ‘halka ayar çekme’ seçimi!

Daha hafta başında “Fiyatlara ayar çekeceğiz” diyerek, artan gıda fiyatlarını hızla aşağı çekeceklerini iddia eden; aracı, komisyoncu, market sahibi, pazarcı, esnaf herkese meydan okuyan Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan, ilk seçim mitinginde fiyatlar karşısında (Fiyat artışlarını önemsizleştirerek) havlu attı, fiyatlardan şikayet eden halkı hedefe koydu.

Çarşıda, pazarda can yakan fiyatların öyle emirle, “tanzim satışıları”yla, “denetim”le alt edilemeyeceğinin yanında;

  • Yüksek fiyatların sorumlusunun hükümet değil aracılar, market sahipleri, esnaf,... olduğuna,
  • Ve ülkenin en önemli sorununun “beka sorunu”, gerisinin “teferruat” olduğuna AKP’ye oy verenlerin, hatta havuz medyası içinde önemli bir kesimin bile inanmadığının ciddi işaretlerinin ortaya çıkması Erdoğan’ı çok öfkelendirmiş görülüyor.

DOMATES, PATLICAN, PIRASA...  FİYATLARI ÖNEMSİZMİŞ!

Nitekim Cumhurbaşkanının ilk seçim mitingi diye ilan edilen Sivas mitinginde, Erdoğan’ın endişeleri ile birlikte, bu endişenin öfkeye dönüşecek kadar büyüdüğü görüldü.

Uzunca bir zamandan beri en zenginlerin partisi olan, onların halinden, sorunlarından başka bir kaygısı kalmamış olan AKP ve onun lideri, halkın geçim zorluklarından şikayet etmesini bile hazmedemiyor. Nitekim Sivas mitinginde Erdoğan, bu hazımsızlığını açıkça gösterdi. 

“Ne diyorlar; domates, patlıcan, patates, sivri biber… Düşünün bir merminin fiyatı nedir, düşünün. Kalkıyor patates, soğan, domates, bunlarla konuşuyorlar. Bizi George, Hans bir yerlerden vurmak istiyor, bunlar da George, Hans’a önayak oluyorlar”  diyen Erdoğan, fiyat artışlarını “beka” hamasetinin önüne geçiren muhalefet kadar, geçim koşullarından şikayet eden halkı da karşısına aldı.

Böyle, genel olarak fiyatı önemseyenleri küçümsemekle yetinmediğini düşünmüş olmalı ki, konuşmasının ilerleyen bölümünde işi “pratiğe” döktü: “2 ay Afrin’de leblebi çekirdek mi kullandık? Mermi bombaları kullandık. Bu ne domatese, ne patlıcana, ne sivri bibere benzer!..”

İfade sorunlu olsa da Erdoğan, fiyat artışlarıyla Afrin ve öteki sınır içi ve ötesindeki askeri harekatların bağlantısını kurdu. Öyle ya o kadar askerin yer değiştirmesi, tankların TIR’lara yüklenip oradan oraya yeniden yeniden taşınması; uçakların benzin ve bomba masrafları, kullanılan mühimmat, kime fatura edilecekti ki?

Hani biz “Ey vatandaş bu fiyatlar boşuna artmıyor. Bu kadar askeri harcamanın, beka nutukları etrafında yapılan silahlanma harcamalarının faturasını kim ödeyecekti?..” desek, kim bilir nasıl suçlamalar yapılırdı!

KADRO İSTEYEN İŞÇİYE PROVOKATÖR SUÇLAMASI

Erdoğan’ın Sivas mitinginde KİT’lerde çalışan taşeron işçiler de vardı ve doğal olarak (büyük çoğunlukla) seçimde oy verdikleri Cumhurbaşkanına taleplerini iletmek istediler. Taleplerini, “Taşerona kadro istiyoruz” sloganı ile dile getiren işçilere Erdoğan’ın yanıtı ise “Provokasyon yapıyorsunuz” oldu.

Slogan atan işçilere; “Bak kardeşim biz KİT’lere kadroyu verdik. Bizden bir şey beklemeyin. Toplantımızı provoke etmeyelim. Samimi olalım, dürüst olalım” diye azarlayan Erdoğan, her halde en çok da suçladığı işçileri, “Biz ne yaptık da provokatör olduk” diye düşündürmüştür.

‘HALKA AYAR ÇEKMEK’ DE KOLAY DEĞİL

Krizin, fiyatlardaki artış olarak vatandaşa yansıması ve bu durumun yaklaşan yerel seçimle birleşmesi; “beka” hamaseti konusunda halkı ikna etmeyi daha da zorlaştırmaktadır.

Yapılan kamuoyu araştırmaları da gösteriyor ki; halkın en geniş kesimleri işsizlik, yoksulluk, hayat pahalılığını en acil talepler olarak benimsemektedir. “Beka” sorunu, hatta “sınır ötesi operasyonlar” ise halk indinde iyice alt sıralara doğru düşmektedir. 

Bu da elbette, “Söz konusu olan beka ise gerisi teferruattır” diyen Erdoğan-Bahçeli ittifakının yerel seçimi “beka” ile domine edip “Götürmesini” olağanüstü güçleştirmektedir. 

Bu yüzden de önüne gelen tabloya bakıp, “Fiyatlara ayar çekeceğiz” diyen Erdoğan, bunun öyle olmayacağını fark ettikçe, fiyatlara değil “Halka ayar çekme” çizgisine savrulmaktadır. Nitekim Erdoğan Sivas’ta, sadece taleplerini dile getiren işçileri, “provokatörlük”le suçlamıştır!

Erdoğan-Bahçeli ittifakının öfkesini artıran kesimlerden biri de emeklilikte yaşa takılanlar (EYT’liler) oldu. Erdoğan’ın “çift dikişçiler” diye aşağıladığı EYT’liler, bugün Ankara’da çok kalabalık olması beklenen bir miting, bir buluşma yapacaklar. Bakalım Erdoğan ve partisinin sözcüleri, EYT’lilere yeni hangi suçlamalarda bulunacak? 

Sonuç olarak, “Fiyatlara ayar vermek” öyle kolay değildir ve “Eğer bir fikir, bir talep yığınlara mal olmuşsa, yenilmez bir güce dönüşür” gerçeği de unutulmamalıdır. Talepleri etrafında birleşen yığınlara “Ayar vermenin” de öyle kolay olmadığı giderek daha net görülmektedir. 

Kriz ve halkın artan geçim sorunları, Erdoğan’a ve toplumu emirle yatırıp kaldırmak isteyenlere bu gerçeği göstermek açısından da önemli bir fırsattır. İşaretler bunun yapılabileceğini göstermektedir. 

EVRENSEL'İNMANŞETİ

İktidarın mengenesi öfkeyi durduramıyor

İktidarın mengenesi öfkeyi durduramıyor

Antep’te polis, mahkeme kararını tanımadı, ekmek mücadelesi veren işçilere müdahale etti. İşçi, siyasetçi, öğrenci, muhalif belediye, basın… Herkes mengenede! Cezaevinde olanların sayısı cezaevi kapasitesini 90 bin aştı. Buna rağmen hükümet daha çok insanı daha uzun süre cezaevinde tutacak yargı paketi hazırladı. Yine de tepki cezalandırılarak durdurulamıyor!

90 bin fazla: 301 bin 397 kapasiteli cezaevinde 392 bin 456 kişi kalıyor.

32 adet: 11 cezaevi yapımı sürüyor, 21 yeni cezaevi projesi hazır.

Yüzde 700: 2002’de 49 bin 512 olan mahpus sayısı yüzde 700 arttı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et