12 Şubat 2019 00:07

Solmayan güneş

Solmayan güneş

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Ey Munzurun kızı Keje’m / Sofrasını dostlara açan

Yüreği köz gibi yanan / İnsanlık yolunda yürüyen

Keje’m

Ey Munzurun kızı Keje’m / Haykırdıkça tükenen

Gördükçe eriyen / İnadına inadına direnen

Keje’m

Ey Dersimin kızı Keje’m / Terini soğutmadan

Emeğini esirgemeden / Dikenlerde yürüyen

Keje’m

Munzurun kızı / Dersim’in canı

Keje’m benim

Şahverdi Polat halk şiiri geleneğini sürdüren ozanlarımızdan. Bu şiir geleneği aynı zamanda protestonun, başkaldırının ve direnişin sesi olmuştur yüzyıllar boyunca, aynı zamanda yaşanan acıların tanıklığı olmuştur.

Kürt’ünde, Türk’ünde, Alevi’sinde, Ermeni’sinde ve Rum’unda, dengbejleri ile aşıkları/aşuggları ile birlikte, rembetikası ile adeta bir yer altı şiiri olmuştur.

Bu tarz şiir geleneği, örneğin İrlanda’da çok güçlüdür. Bunun yeni dünyaya da yansımaları olmuştur. Dünya çapında ’68 başkaldırısı ile birlikte, bu şiir geleneği, protest müzik geleneği Joan Baezleri, Bob Dylanları ile birlikte yığınların kalbine ulaşmıştır. Bizde de bu gelenek, Aşık Veyselleri, İhsanileri, Emekçileri, Nesimileri, Ahmet Kayaları ve diğerleri ile birlikte canlanmış ve devam etmiştir.

Şahverdi Polat da, kendi mütevazılığı içinde, bu geleneği kuzeyde, İsveç’te 1989’den bu yana sürdüren ozanlarımızdan. 1 Mayıs’a ilk kez Malmö’de Sol Parti ile katılır. (İsveç’te sol partiler ve sosyal demokratlar 1 Mayıs’ı ayrı kutluyor. Ve ailecek bugüne değin hep katılmışlardır. 

1971 darbesinden sonra Denizlerin, Mahirlerin, İbrahimlerin başkaldırısı ve katledilmelerinin, bütün Anadolu coğrafyasında büyük yankısı oldu. Belki onlar katledildi, ama bir anlamda “öncü savaş”ları yerini buldu. Bütün bir ’78 kuşağı, ilkokuldakinden, ortasına, lisesinden üniversitesine derinden etkilendi, tavır koydu. Ve bunun bedeli de ’78 kuşağına ağır ödetildi.

Şahverdi Polat da bunlardan biri. “Ben Malatya’nın Kürecik’in Harunuşağı köyündenim. Bizim Kürecik, Sinan’lara, Kaypakkaya’lara kucak açmış, mekanları olmuş yerlerdir” diye ifade ediyor kendini.

Babası bir proleter ve aynı zamanda fiili bir halk lideri. Elbette TİP’li, sendikal mücadele içinde. Mersin’de TİP’i kuranlardan. ’71 darbesinin zulmünü yaşayanlardan. Ailecek Mersin’i terk edip İzmit’in proleter semtlerine yerleşmek zorunda kalırlar. Kalfa olduğu fabrikada işçilerini ’76-77 1 Mayısı’nda İstanbul’a taşır. “Şapkalı”dır lakabı, TKP İzmit davası iddianamesinde bile geçer bu lakapla. Ama postu deldirmemeyi, yakalanmamayı başarır.

“Bir baba haneye yoldaş ise, yolunda yürüyen evlatlara aşk olsun derim” diyor Şahverdi Polat. “Böyle bir yürekli babanın evladı olmaktan gurur duydum. Güzel bir sözü var, sıkça kullanırdı, ‘Bir İnsan yaşadığı çağda, İnsanlık duygusu, mesuliyeti taşımıyorsa, ensesi kalın bir mahluka benzer’ derdi.”

Denizler idam edildiğinde Şahverdi Polat 12 yaşındadır ve sarsılır. Ağabeyi Dev-Genç’lidir. 12 Mart darbesinde tutuklanır, işkence görür, ser de sır da vermemeyi başarır.

Şahverdi ilkin İzmit’e gelen Türkeş’i protesto ettiği için tutuklanır. 12 Eylül’de Kocaeli Gonca askeri toplama kampında kalır, 216 kişi aynı koğuşta, Kocaeli TKP davası sanığı olarak. Sağmalcılar Cezaevi ile de tanışır.

Şahverdi, babası gibi okumak isteyen halk çocuklarına yardımcı olanlardan. Yakında çıkacak olan “Solmayan Güneş” adlı kitabının gelirini de, üniversiteye giden öğrencilere adayacak. Şahverdi’ye kulak verelim:

Ben sofrana yalnız gelmedim Keje’m / Nesilden nesile anılan /

Yiğitlik mertebesiinde destanlar yazan / Deniz’leri / Mahir’leri /

Sinan’ları aldım da geldim / Yoksa Deniz’lerim / Yaşam ne’ki

Keje’m.

Ben sofrana yalnız gelmedim Keje’m / Barış’ın sembolü

Kardeşliğin teminatı / Bir güvercin tedirginliğinde ürkek / Hrant’ı

Tahir’imi aldımda geldim / Yoksa Barış elçilerim / Yaşam ne’ki

Keje’m.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa