Tanzimle fiyat düşüşü geçici

Tanzim satış noktaları kuruldu ve satışa başladı.

Amaç: Vatandaşlara ucuza sebze, meyve satmak.

İlk akla gelen soru şu oluyor: 15 milyon nüfuslu İstanbul’da 50 adet, 6 milyon nüfuslu Ankara’da 15 adet tanzim satış noktası ihtiyacı karşılamaya yeter mi?​’ 

Yetmeyeceği aşikar da yine de şöyle düşünülebilir: Olsun az da olsa bu da bir fayda!

Evet, kuyruğa girme fırsatı olanlar için pazara markete göre daha ucuz fiyat olanağı söz konusu. Lakin soru şu: Bu uygulama ile fiyatları düşürme şansı var mı?

Maalesef tanzim satış uygulaması geçici bir çözüm. Fiyatları artıran etkenler olduğu gibi orta yerde duruyor. Bu nedenle uygulama ileride sorunları daha da büyütme riski içeriyor.

Fiyatları artıran unsurlardan başlayalım.

Bir.

Marketçiyi, aracıyı hizaya çeken iktidar, Yavuz Sultan Selim Köprüsünden geçen kamyonun ödediği paradan, meyve sebzeyi taşıyan kamyonun yaktığı mazotun fiyatından haberdar mı?

Taşıma maliyeti fiyatı artıran bir unsur. Özellikle paralı özel köprü ve yollar  gıda fiyatlarına tuz biber ekiyor.

Buna bir önlem var mı yok.

Bostan yerlerinde artık çok katlı binalar var. Kentlere sebze meyve uzak diyarlardan geliyor.

Yol ve yakıt maliyeti çözülmeden, bu unsurlar fiyatları artırmaya devam eder.

İki.

İktidarın aldığı vergiden haberi yok mu?

Taşıma ve aracılık maliyetinin yanına eklenen yüksek vergiler fiyatları yukarı doğru tırmandırıyor.

Üç.

İktidarın inşaata dayalı ekonomisinin, düşük faiz ile gayrimenkul fiyat ve kiraları nasıl artırdığından haberi yok mu? Dükkân kirası fiyatları fişekliyor.

Dört.

Her tarafta market ve tüketim mabetleri AVM’lerin kurulduğundan hükümet bi haber mi? 

Plansız-programsız bu yoğunlaşma fiyatları azdırıyor.

Hükümet ‘Serbest piyasa ekonomisi’ diye yarattığı canavardan kurtulmak istiyor mu? Her ne kadar kamu kurumlarını, belediyeleri piyasa müdahalesine sürse de, canavarların ağırlığını ortadan kaldıracak bir programa sahip değil!

Beş.

Çiftçinin üretim maliyeti neredeyse ise iki kat arttı. Elektriğe tek başına yüzde 40’ı aşan zam yapıldı. Gübre, ilaç fiyatı aldı başını gitti.

2011 yılında patatesini 72 kuruş satan çiftçi 2018 yılında patatesini anca 94 kuruşa satılabildi.

Çiftçinin üretim sorunu var. Ürününe verilen fiyat, maliyetini karşılamıyor.

Hükümetin bu duruma, çiftçiyi ucuz ithalatla dövmekten başka bir çözümü var mı?

Yok!

Öyleyse fiyat nasıl düşecek. Para etmediği için, çiftçi ürün ekmediğinde, tanzim satış noktasına meyve sebze nereden gelecek?

Şu anda perakende olarak satılan sebze meyvenin sadece yüzde 30’u halden geçiyor. Yüzde 70’i hal dışında satılıyor. Hal dışında satılan sebze meyve direkt üreticiden alınıyor. Pazarcı, marketçi direkt üreticiden mal alma imkanına sahip.

Kimse kimseyi kandırmasın! Fiyatları artıran halci, pazarcı değil.

Aksi olsaydı, çoğunluğu AKP’li olan market sahipleri, fiyatları hemen emirle indirirlerdi. Hükümete komplo kurma suçlamalarına maruz kalmazlardı.

Tarım alanlarını yok edip ithalden medet ummaktan vazgeçmeden...

Yerli tohum, yerli ilaç ve yerli gübre planı yapmadan...

Çiftçiye düşük girdi sağlanmadan...

Uygulanacak baskı, gelecek yıllarda sorunu katlar.

İktidar tanzim mağazaları ile sorunu çözmek değil seçime kadar durumu idare etmek peşinde!

İLGİLİ HABERLER

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Çocukları öğüten çark

Çocukları öğüten çark

Yoksulluğun pençesindeki ailelerin çocukları tüm dünyada acımasızca emek piyasasına çekilirken, Türkiye kapitalizmi bu konuda en önde koşuyor. Çarklar köle koşullarında dönsün diye devlet gücünü seferber etmekten geri durmayan iktidar, milyon milyon işçileştirdiği çocukların da uzun ve ağır çalıştırılmasına, onlarcasının ölüme sürüklenmesine göz yumuyor.

2.3 milyon çocuk MESEM kapsamında günde 8-10 saat çalışıp ustalık belgesi aldı

15-17 yaş grubundaki neredeyse her 4 çocuktan biri çalışma hayatında

71 çocuk 2024'te çalışırken hayatını kaybetti

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
16 Şubat 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et