Beka sorunu mu, bakiye sorunu mu?
‘Beka’, kalıcılık anlamına gelen Arapça kökenli bir sözcük. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve başta ‘Cumhur İttifakı’ndaki ortağı Bahçeli olmak üzere uyguladığı politikaları destekleyen siyasi çevreler Türkiye’nin ‘beka sorunu’ olduğunu iddia ediyorlar. Yani ülkenin geleceğinin tehdit altında olduğunu söylüyorlar. Dolayısıyla bu ‘tehdit’e karşı herkesi iktidarın politikaları etrafında birleşmeye çağırıyorlar.
‘Bakiye’ de beka gibi Arapça kökenli bir sözcük; “artık, kalan, geriye kalan şey” anlamına geliyor. Türkiye’de ülkeyi 17 yıldır yönettiği halde bütün sorunları kendi dışında gören bir iktidar olduğuna göre, burada sorulması gereken soru şu: Türkiye’de gerçekten bir beka sorunu mu var, yoksa bugün yaşanan sorunlar 17 yıllık bir iktidarın bakiyesi mi?
İktidar ve destekçileri, bugün ülkenin bekası için en önemli tehdidin Suriye’nin kuzeyindeki (Fırat’ın doğusundaki) Kürt oluşumu olduğunu söylüyorlar. Oysa Suriye’deki Kürtlerin Türkiye’ye yönelik herhangi bir emelleri olduğuna dair bugüne kadar ne yapılmış bir açıklama var, ne de atılmış herhangi bir adım. Aksine, Suriye Kürtleri demokratik Suriye’nin bir parçası olmak istiyor ve bu temelde Suriye rejimi ile görüşmeler yapıyorlar.
Peki, o zaman nasıl oluyor da Suriye Kürtleri Türkiye için bir beka sorunu haline geliyor?
Tam da bu noktada söylenenlere değil, yapılanlara bakıldığında ortadaki sorunun bir beka sorunu olmadığı, aksine iktidarın uyguladığı politikaların bakiyesi olduğu görülecektir. Çünkü ülkedeki iktidar önünde fırsatlar olduğu halde kendi Kürt sorununu çözmediği/çözemediği için sınırların ötesindeki Kürtlerin de olası bir kazanımını, statü sahibi olmasını kendisi için bir tehdit olarak görüyor. Üstelik kendi sorununu çözmediği gibi sınırların ötesine müdahale ettikçe hem sorunun kapsamını büyütüyor ve hem de sorunu derinleştirip içinden çıkılmaz hale getiriyor.
AKP-Erdoğan iktidarı ‘çözüm süreci’ni kendi çıkarları (Kürtleri başkanlık rejimine yedeklemek) için kullanmak yerine gerçekten demokratik barışçıl çözüm için gerekli adımları atsaydı bugün yine Suriye’deki Kürt oluşumunun Türkiye için tehdit olduğunu söyleyebilir miydi?
Bu sorunun yanıtı için IŞİD tehdidi altındaki Süleyman Şah Türbesi’nin ‘çözüm süreci’nin devam ettiği şubat 2015’te Suriye Kürtleri ile koordineli olarak taşınmasını hatırlatmak yeterlidir.
İktidar ve destekçileri için ‘beka sorunu’ sadece Suriye Kürtlerinden ibaret değil. İktidarın 17 yılda uyguladığı politikalar ülkeyi öyle sorunlarla yüz yüze bıraktı ki, bugün artık domates, biber, patlıcan da beka sorunu haline geldi(!)
AKP-Erdoğan’ın başa geçtiği 2002’de 130 milyar dolar olan dış borç, bugün 450 milyar dolara çıkmış durumda. Yani iktidar ülke ekonomisini tarihinde olmadığı kadar dışa bağımlı ve kırılgan hale getiren politikalar uyguladı. Ama dolar kurundaki dalgalanmaya bağlı olarak Türk lirası değer kaybedince ya da ekonomik kriz baş gösterince iktidarın sözcüleri kendi sorumluluklarını gizlemek için aynı silaha sarıldılar: Bunlar hep dış güçlerin oyunu, ülkenin bekasına yönelik saldırılar!
Tarım ve hayvancılıkta üretici desteklemek yerine dışa bağımlılığı arttıran ve kendi üreticisini yıkıma uğratan politikalarda ısrar edildi. Gelinen yerde zamanında tarımda kendi kendine yeten birkaç ülkeden biri olan Türkiye buğdayı, arpayı, samanı, eti, sütü dışardan alan bir ülke haline getirildi. Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesinin verilerine göre 2018’de önceki yıla göre buğdayda yüzde 32, mısırda yüzde 50, soyada yüzde 22, ayçiçeğinde yüzde 15 ithalat artışı yaşandı. Canlı hayvan alımında bu artış yüzde 130 olarak gerçekleşti. Halk soğan, patates alamaz hale geldi ama Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sorarsanız, bunun sorumlusu “haldeki teröristler!”
Özetle AKP-Erdoğan iktidarının 17 yılda uyguladığı politikaların bakiyesi ülkede iç ve dış politikadan ekonomiye, işsizlikten eğitim ve sağlık sistemine kadar her alanda ciddi sorunlar biriktirdi.
İşte Erdoğan iktidarı kendi uyguladığı politikaların sonucu olan bu sorunların sorumluluğunu üzerinden atmak için ‘beka’ söylemine sarılıyor. Beka söylemi ile hem sorunları kendi dışında tanımlıyor ve hem de ülkenin geleceğinin tehdit altında olduğu algısı yaratarak toplumun geniş kesimlerini kendi politikalarına yedeklemeye çalışıyor. Yani bir taşla iki kuş vurmaya çalışıyor!
Oysa sorun beka sorunu değil, iktidarın uyguladığı politikaların bakiyesi sorunudur. Dolayısıyla eğer illa bir beka sorunundan söz edilecekse bu bizatihi bugünkü iktidar ve uyguladığı politikalardan başkası değildir! Çünkü bu ülkenin ihtiyacı olan demokrasi ve insanca yaşama dayalı bir gelecek için artık bu iktidardan ve yanlış politikalarından kurtulmaktan başka bir yol bulunmuyor. Ve elbette yerel seçimlerde beka söylemine sarılan ‘Cumhur İttifakı’nın geriletilmesi, bu iktidarın bakiyesinden kurtulmak için atılmış bir adım olacaktır.
Evrensel'i Takip Et