17 Şubat 2019 23:20

Emperyalizm ve Haiti

Emperyalizm ve Haiti

Fotoğraf: Envato

Paylaş

İspanyollar ve Fransızlar tarafından 1804’e kadar 300 yıldan fazla koloni olarak sömürülmüş, biri 19 yıl süren iki ABD işgali geçirmiş, nüfusun yüzde 30’unun okuma yazma bilmediği, yüzde 42’isinin ise temiz suya ulaşımının olmadığı, kişi başı gelirin 775 dolar ile (2017) kıtanın en fakir ülkesi konumundaki 11.3 milyonluk Haiti bugün on yıllardır içinden çıkamadığı ekonomik krizin politik bir krize dönüşerek genel isyan halini aldığı bir duruma gelmiş bulunuyor. 

Köleliğe ve Fransız emperyalizmine karşı ayaklanarak 1804’te bağımsız olan Haitililer, 1915’te ABD işgalinde tekrar köleleştirildi, küçük toprak sahibi köylüler angaryaya ve plantasyonlarda zorla çalıştırılmaya mahkum edildi. ABD, 1934’te ülkeyi terk ederken arkasında çıkarlarının temsilcisi olarak orduyu bıraktı, 1957’de de bölgedeki komünizm “tehlikesi”ne karşı François Duvalier’in -ve ardından oğlunun- diktatörlüğünü destekledi. ABD’nin ülkedeki varlığının ülke ekonomisine derin etkilerin oldu, 1980’lerde USAID vasıtasıyla uygulanan programlarla ülkedeki yerel tarımsal üretim yok edildi. Kırdaki Haitililerin birçoğu tarafından beslenen ve ülke ekonomisinde önemli bir yeri bulunan yerli kreole domuzu üretimi yerine ithal domuz teşvik edilerek geleneksel hayvancılığın -ve hayvancılığın- sonu getirildi, 1988’deki serbest ticaret anlaşması ile de ithal tarımsal ürünler piyasayı işgal ederek kırdan kente büyük bir göç dalgası yarattı. Ülke 1994’te bir ABD işgali daha geçirdi, 1991’de darbe ile göreve başlanması engellenen Jean-Bertrand Aristide bu işgal sayesinde görevi devralabildi.

İşgalin, sömürgeciliğin ve diktatörlüklerin sosyoekonomik gelişmeyi engellediği ülkeyi 2010’da vuran büyük deprem ise 300 binden fazla kişinin ölümüne sebep oldu, başta başkent Port-au-Prince olmak üzere ülkenin büyük bir bölümündeki altyapıyı yok etti. 2010’daki depremi takiben ABD ve BM askeri birlikleri ülkeye insani yardım iddiası ile müdahalede bulundular, BM’nin MINUSTAH adı verilen misyonu dahilindeki bazı güney Asyalı askerlerin taşıdığı kolera yüzünden ülkede kolera salgını yaşandı ve salgın 9 bin kişinin ölümüne sebep oldu. 2016 yılında yaşanan Matthew Kasırgası ise yaklaşık bin kişinin ölümüne yol açtı, ülkedeki enerji altyapısına ve konutlara önemli ölçüde zarar verdi. Tüm bu felaketlerin sonucu olarak bugün yüz binlerce Haitili kıtanın farklı bölgelerine ve ABD’ye göç etmek durumunda kalmış bulunuyor.

Son bir haftadır süren gösterilerde ise çoğunluğunu gençlerin oluşturduğu kitleler muz tüccarı Başkan Jovenel Moise’nin istifasını istiyor. Ulusal para gourdenin geçtiğimiz eylülden beri hızlı bir biçimde değer kaybetmesi hükümeti ekonomide olağanüstü hal ilan etmeye ve acil olarak sermaye kontrolü uygulamaya sevk etmiş bulunuyor. Muhalefetin oluşturduğu ortak cephe ise Başkan ile diyalog kurma yanlısı değil ve Başkanın istifasını talep ediyor. Gösteriler devam ederken, Port-au-Prince’te hayat durma noktasına gelmiş durumdayken okullar, bankalar ve dükkanlar faaliyetlerine ara vermeye devam ediyor.

Aslında Haiti ekonomisinin en temel sorunlarının müsebbibi olan ABD ise, Venezuela’da gösterdiği “insani” yardım hamlesini Haiti’den esirgemiş durumda. Amerikan Devletleri Örgütü ya da AB ülkeleri de Haiti’de yaşanan ekonomik ve politik krize kayıtsız kalmış durumdalar. Batılı emperyalistlerin şu an için tek önemsedikleri konu Haiti’de yaşayan vatandaşlarının ve diplomatik misyonlarının güvenliği gibi görünüyor. Benzer bir biçimde sözde antiemperyalist Türkiye’de de emperyalizmin ve ABD sömürgeciliğinin kurbanı Haiti için pek bir ilgi olmadığını görmek ülkedeki gündemin ve antiemperyalizmin de ne kadar kof olduğunun bir göstergesi. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa