İşçinin bu kadar kolay öldürüldüğü bir ülke var mıdır?
Fotoğraf: Envato
Yerel seçime bir aydan biraz fazla zaman kaldı.
Sermaye partilerinin laf yarışı da iyice kızıştı. Akla gelen gelmeyen her konuda “Mangalda kül bırakmıyor”lar.
Ama işletmelerde, inşaatlarda, tarlalarda, tarlalara giden yollardaki “trafik kazaları”nda işçiler her gün üçer beşer ölüyorlar. Bu açık cinayetler basında belki iç sayfalarda küçük puntolarla yer alıyor. TV kanalları ise eğer üç-beş kişi birden öldüyse, “önemsiz haber kategorisinde” olsa da bir yer açıyorlar. Ama “halk sevgisi”yle, “vatan-millet aşkı”yla, “beka çığlıkları”yla, insanlara duydukları büyük hizmet aşkıyla yönetimlere talip olduklarını söyleyenlerin gündeminde her gün üçer-beşer ölen işçiler yer almıyor.
Evrensel, yalan dolan gürültüsü içinde “Kaybolmasın” diye iş cinayetlerini bu günlerde sıkça manşetine taşıyarak gündeme getirmeye çalışıyor.
Nitekim önceki gün de gazetemiz Evrensel, 3 işçinin can verip birinin de yaralandığı, Milas’taki maden ocağında işçilerin bile bile ölüme gönderilmesi haberinin arkasındaki gerçekleri manşet yaptı. Çünkü, o 600 tonluk kayanın eninde sonunda düşeceği bilindiği için, “Adet yerini bulsun” diye olacak, kayanın üzerine “Dikkat Göçük Tehlikesi” yazılmış ama bu yazının altında işçilerin çalıştırılması da sürdürülmüş. Üstelik “rödovans” usulü işletilen ocakta “Patlayıcı kullanma ruhsatı”nın olmadığı koşullarda işçilerin çalıştırıldığı belirtiliyordu.
Ama ne var ki, tıpkı bu ocakların “İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Yasasına” (Bu yasayla bağlantılı yönetmeliklere) uygun çalıştırılmasından denetlemekle yükümlü Çalışma Bakanlığı ve bürokratları gibi, rantçı belediyeciliğin partilerinin önde gelenleri ve “yerel yönetim adayları” da bu insanları isyan ettirecek kadar kör gözüm parmağına iş cinayetlerini görmezden, duymazdan gelmeye devam ediyorlar. Üstelik de herkese her vaatte bulunurken!
Taksi durağı, hal, pazar çayevi, dernek... demeden girip refah, iş, ucuzluk, zenginlik... vadeden adaylardan, bir fabrika önüne giderek işçilerin halini soranına daha rastlamış değil.
Eğer Evrensel’in sürekli okuruysanız, sadece kimi iller ve ilçelerdeki “bağımsız adaylar”ın sabahın ilk ışıklarıyla işçilere bildiri dağıtıp, onlarla “küçük sohbetler” yaptıklarını görüyorsunuz. Dahası ancak Evrensel okuruysanız ya da bu bağımsız adaylarla yüz yüze gelecek bir kentte, semtte oturuyorsanız, bu adayların “rantçı belediyecilik anlayışı”na karşı halkçı-demokratik bir belediyecilik anlayışıyla işçileri burjuvazinin ve partilerinin kent planlarını bozmaya, “Halk için yaşanır kentler kurulması mücadelesine” çağırdıklarını göreceksiniz.
Bu köşeden çok yazıldı ama yeri gelmişken yineleyelim ki; iş cinayetleri karşısında sendikal bürokrasi de en az rantçı belediyeciliğin sözcüleri kadar sessiz ve umursamazlar. Çünkü “Ölen işçiler üyeleri değil!”
Sanki üyeleri olsa sahip çıkacaklarmış gibi!
Tıpkı işçilerin hayatına sahip çıkmadıkları gibi bu sendikaların işçilerin oylarına sahip çıkmaları da olanaklı değildir.
Önceki gün Soma’da 301 işçinin katledilmesinin asli sorumlularından birisi olan Türkiye Maden-İş Sendikası’nın genel kurulunda konuşan Türk-İş Genel Başkanı Ergun Atalay, işçilere; “İşyerinde temsilcilerinizle, sendika yöneticilerinizle konuşarak hangi partiye oy vereceğinize karar verin. Eğer oylarımız bölünürse bizi kimse dinlemez” diyor. Yani Türk-İş’in Başkanı, kendisi işçiye bir hedef göstermezken, tam da “Eğer oylarımız bölünürse bizi kimse dinlemez” sözlerinin aksine işçilerin, sendika yöneticilerinin tuttuğu partilere göre bölünmesini meşrulaştırmaya çalışıyor.
İşte bu dörtlü; kâr uğruna işçinin hayatını hiçe sayan patronlar, onların çıkarını savunmayı asli işi yapan Hükümet, sermayeye hizmeti baş görev sayan sermaye partileri ve sendika bürokrasisinin bir araya gelmesi, Türkiye’yi işçilerin en kolay öldürüldükleri, öldürüldükten sonra katillerden hesabını sorulmayanların ülkesi yapmaya yetmektedir.
Yerel seçim, Türkiye’nin bu kadar kolay işçi ölümleri ülkesi olmasının nedenini de bir kez daha gözler önüne sermiştir.
- Metal TİS'i ve bir kez daha sendika bürokrasisine karşı mücadele sorunu 08 Şubat 2020 00:08
- Şimdi gözler 5 Şubat’ta başlayacak metal grevinde! 31 Ocak 2020 00:12
- Grev komiteleri etrafında örgütlenme günleri 25 Ocak 2020 00:30
- Örgütsüzlük bir işçi sağlığı sorunudur! 22 Ocak 2020 00:21
- Şimdi zaman, gerçek bir grev için birleşme zamanıdır 18 Ocak 2020 00:00
- Din ve milliyetçilik istismarcılığı artık eskisi kadar etkili değil 15 Ocak 2020 00:40
- İşçiler siyasetle uğraşmadan kazanılmış haklarını bile savunamaz! 07 Ocak 2020 23:31
- İşçiler, iki 2020’den birini tercih edebilir! 03 Ocak 2020 00:29
- 2021 asgari ücretinde de aynı oyun sahnelenmesin diyorsak... 28 Aralık 2019 00:45
- "Asgari ücret"te bu yıl da aynı oyun sahnede! 21 Aralık 2019 00:36
- Ya işçiler devreye girerek kazanacak ya da hiçbir şey! 14 Aralık 2019 00:42
- MESS’in TİS’i YHK’ye götürmesi önlenmek isteniyorsa... 11 Aralık 2019 00:45