28 Şubat 2019 00:15

Kime göre, neye göre tampon bölge?

Kime göre, neye göre tampon bölge?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Suriye’de bir tampon bölge/güvenli bölge oluşturulması meselesinde her gün yeni bir gelişme yaşanıyor. Son olarak ABD’nin bazı AB ülkelerine ait güçlerin de olduğu bir güvenli bölge oluşturmak üzere çalıştığı yönündeki bilgilerle birlikte mesele iyice karmaşık bir hal aldı.
Haftalardır dünya ve Türkiye gündeminde “Tampon/güvenli bölgeyi kimin kontrol edeceği” tartışmaları ilk sıralarda yer alıyor. Ancak oluşturulması için Türkiye dahil birçok ülkenin hevesli olduğu bölgenin temel niteliklerine dair birçok soru hâlâ cevapsız. Aslında mevcut duruma bakıldığında tartışılan bölgenin adından amacına kadar birçok esas, bölgeyi oluşturacak ülkeye bağlı olarak değişecek gibi görünüyor.

Mesela;

-Kastedilen bölgenin adı ne olacak? Güvenli bölge mi tampon bölge mi?

Türkiye’den yapılan açıklamalarda sıklıkla güvenli bölge ifadesine rastlıyoruz. Yine bu açıklamalardan anladığımız kadarıyla Türkiye’nin oluşturmak istediği bölge, bölgede pratiklerini de gördüğümüz tampon bölge uygulamasından farklı.

Yine bu açıklamalara göre Türkiye’nin oluşturmak istediği bölge Suriye ordusuna kapalı, Türkiye’nin imardan eğitime her alanda tek söz sahibi ülke olduğu, ÖSO’dan vazgeçmek zorunda kalmadığı, büyük çaplı askeri operasyon riskine girmeden Suriye’deki Kürtleri de yönettiği bir alan olacak. Hükümet cenahından yapılan açıklamalar ve güvenli bölge tasavvurları göz önüne alındığında Türkiye’nin kısaca, Suriye’nin bir kısmının kendi idaresine verilmesini istediği söylenebilir.

ABD cenahının güvenli veya tampon bölge açıklamaları kafaları daha da karıştırıyor. Bu açıklamalara göre ABD’nin oluşturmak istediği bölge Türkiye’nin istediğinden farklı. En azından Suriye Kürtleri meselesine iki tarafın tamamen farklı baktığı ortada. Tampon veya güvenli bölgeyi de Türkiye Kürtlere karşı, ABD ise Kürtler dahil müttefiklerini koruma amacı ile oluşturma niyetinde şimdilik. Bu modelin ortaya atılmasının tek sebebi ve amacı Kürtler değil elbette ancak Türkiye’nin son birkaç yıldır Suriye politikasının en önemli ayağını Suriye’deki Kürt oluşumlar konusu oluşturuyor. ABD ise, Suriye’deki vekalet savaşının çatışmalı sürecinin bitmesi ve çekişmenin siyasi platforma taşınması ile birlikte Kürtleri Suriye içindeki müttefik olarak değerlendiriyor.

-ABD’nin açıklamaları ile birlikte ortaya bir soru daha çıkıyor; tampon veya güvenli bölge kimi kimden korumak üzere oluşturulacak?

Suriye-İsrail ve Lübnan-İsrail sınırları başta olmak üzere bölgede tampon bölgeler var. Ancak bölgedeki tampon bölge pratiklerinde tarafların çatışmalarının engellenmesi veya bir tarafın diğerinden/diğerlerinden korunması amaçları öne çıkıyor. Zaten güvenli/tampon bölge modeli de şiddetli çatışma süreçlerinde veya çatışma ihtimalinin uzun döneme yayılma riski taşıdığı dönemlerde gündeme geliyor. Suriye sahasında, tampon bölge oluşturulmasını gerektirecek yoğun çatışma yaşanmıyor. 

Peki bu durumda güvenli/tampon bölge oluşturulursa kim kime karşı korunacak? Türkiye’nin istediği gibi bir güvenli bölge oluşması halinde amacın ne olduğu az çok kestirilebiliyor. Ancak bu yönde ABD ve hatta Rusya ve İran dahil hiçbir ülkeden yeşil ışık alamayan Türkiye, kendisi açısından pek de olumlu sonuçlar doğurmayacak gelişmeleri mi tetikledi?

Mesela, Türkiye’den yapılan Suriye Kürtlerine dair açıklamalar, Fırat’ın doğusuna yönelik operasyonun ve hatta IŞİD karşıtı operasyonlarda yer alma niyetinin dahi “Türkiye’nin Kürt karşıtı politikasının uzantısı” şeklinde değerlendirildiği anlaşılıyor. Buna ek olarak, uluslararası toplumda “Suriye’deki Kürtlerin Türkiye’ye karşı korunması gerektiği” algısı da pekişiyor.

Velhasıl ABD cenahının açıklamalarına ve dünya basınına yansıyan değerlendirmelere bakılırsa Türkiye’nin çok hevesli olduğu güvenli/tampon bölge Türkiye’ye karşı veya Türkiye’nin tampon bölgede yer alacak diğer ülkelerin yanında sınırlı güç bulundurduğu bir yapı olabilir.

-Bahsedilen bölge hayata geçirildiğinde Türkiye-Suriye sınırında uçuşa yasak bölge ilanı dahil ek askeri tedbirler de alınacak mı?

-Güvenli/tampon bölge sınırlı bir süre için mi oluşturulacak? Bugünlerde “Tampon veya güvenli bölgenin ne kadar gerekli olduğunu” anlatmak için öne sürülen şartlar veya gerekçeler ortadan kalktığında bu uygulama da sona mı erecek?

-ABD ve AB ülkelerinin bağlayıcı vaatleri yok ancak Türkiye’nin Astana ve Soçi anlaşmalarında birçok kez altına imza attığı “Suriye’nin toprak bütünlüğünün ve üniter yapısının korunması” meselesi ne olacak?

Gerçi mevcut güvenli/tampon bölge tartışmaları kadar yukarıdaki sorulara bağlı ihtimaller de oldukça farazi.

Çünkü, Suriye’de bir güvenli veya tampon bölge oluşturulması için sağlam bir gerekçe (henüz) ortaya sürülmüş değil.

Diğer taraftan sahada Rusya ve İran da var. En azından ABD-Rusya arasında böylesi bir hamle için mutabakat sağlanmadığı sürece tampon bölge benzeri bir yapının hayata geçirilmesi pek kolay olmayacak gibi görünüyor.

Zaten ABD’nin Suriye’den tamamen çekilmeyeceği gayet aşikardı ve son açıklamalara göre ABD, Suriye’de belli sayıda asker bırakacak. Bu durum da Suriye sahasındaki güçler arasında yeni hamleleri doğuracaktır.

Velhasıl güvenli/tampon bölge konusunun BM’ye taşınması, Güvenlik Konseyinde onaylanması, Rusya dahil bazı ülkelerin veto etme ihtimali vs vs… Süreç uzun ve karmaşık.

BM’ye taşınmadan sahada oldubittiye getirilir mi? Veya tampon bölge tartışmaları tamamen rafa mı kaldırılır? Hepsi mümkün. Bekleyip göreceğiz.

Ancak güvenli/tampon bölge meselesi Türkiye’nin bir kez daha günlük politikalarla Suriye’deki gelişmelere dahil olup kendi aleyhine gelişmeleri tetiklediği bir başlık olabilir. Mevcut duruma bakıldığında Türkiye’nin, ABD’nin çekilmesi halinde oluşacak boşluğu doldurma hevesiyle ve önünü ardını pek hesaplamadan giriştiği kulvarlardan biri gibi görünüyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa