28 Şubat 2019

Hükümet halkın sırtına yeni vergiler yüklemeye hazırlanıyor

“Vergi Haftası” ülkemizde, hükümetler tarafından”verginin kutsallığı” ve “Vergi ödemenin bir vatandaşlık görevi olduğu” bilincini (Gerçekte halktaki bir bilinç bulanıklığının) yaygınlaştırmanın vesilesi olarak kullanılmıştır.

Her ne kadar Büro Emekçileri Sendikası (BES) gibi kimi sendikalar “Vergi Haftası” vesilesiyle ya da Mecliste bütçe görüşmeleri sırasında “Savaşa değil emekçiye bütçe” gibi çıkışlar içinde olsalar da, bu girişimler kamuoyunda ses getiren bir düzeye varamamıştır.

Bu yıl da İzmir BES Şubesi, 25 Şubat-3 Mart 2019 arasındaki Vergi Haftası’nı vesile ederek, “Vergi dilimi soygununa son” talebi etrafında bir kampanya başlatmıştır. Vergilerin halkın soyulmasının önemli bir yolu olarak kullanılmasına dikkat çekmeyi amaçlayan İzmer BES Şubesi, bu kampanya içinde toplanan imzaları TBMM’ye göndereceğini açıklamıştır.

KRİZİN YÜKÜNÜ REDDETME MÜCADELESİ AÇISINDAN VERGİ

Ama öte yandan;

1-  Asgari ücret ve krizin yükünün emekçilere yıkılmasına karşı mücadele girişimleri içinde Hükümet, “vergi dilimleri”ni düşük tutarak, asgari ücretliler başta olmak üzere düşük ücret ve maaşlı işçi ve emekçilerin yılın ikinci yarısına varmadan bir üst vergi dilimine geçerek yüksek vergiler ödemesini garantiye almıştır. Böylece Hükümet aynı zamanda krizin yükünü emekçilere yıkmanın bir dayanağı olarak vergi sistemini kullandığını ve kullanacağını da açıkça göstermiştir. 

2- Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, son günlerde patronlar karşısına çıkıp, ekonomik gidişatla ilgili “pembe tablolar” çizerken ve patronlara moral-motivasyon aşısı yapmaya çalışırken; “yeni ve kapsamlı bir vergi düzenlemesi” müjdesi de vermektedir. Albayrak, hemen her konuşmasında vaatlerini sıralarken, yeni ve çok kapsamlı bir vergi düzenlemesinden söz etmekte, böyle bir vergi sistemiyle ilgili yaptıkları hazırlığı seçimden sonra Meclise getireceklerini söylemektedir.

İşte bu iki önemli gelişme, önümüzdeki günlerde, hele de seçimden sonra vergi konusunun kamuoyu gündemine getirileceğine işaret etmektedir.

HÜKÜMETTEN KAPSAMLI BİR VERGİ DÜZENLEME GİRİŞİMİ

Bakan Albayrak, yapılan hazırlıklarla ilgili açık bir şey söylememekle birlikte; internet üstünden yapılan ticareti yeni duymuş gibi eleştirdiğine göre, bu yeni vergi düzenlemesinin bu alanı da vergilendireceğini şimdiden söyleyebiliriz.

Ancak; “Düzenlemenin çok kapsamlı” olacağına vurgu yapıldığına ve bu düzenleme patronlara bir müjde olarak duyurulduğuna göre,Ve AKP’nin bugüne kadar ekonomi ile ilgili bütün düzenlemeleri istisnasız patronlara yeni kaynaklar aktardığına, yani emekçiden alıp patrona verme olarak geçekleştiğine göre; yeni vergi düzenlemesinin de emekçiden alıp patrona verecek bir düzenleme olacağını söylemek kehanet olmaz.

Açıktır ki bu yeni girişim, hükümetin emekçilerin vergi yükünü artırmasına dair bir girişimdir. Bu yüzden de BES İzmir Şubesinin bu girişimi, işçi ve emekçilerin gündemine vergi konusunun girmesi için de önemli olmuştur.

EMEKÇİLERİN İLERİ KESİMLERİ VE SENDİKALAR BAŞARABİLİR, AMA

Bu yılın “TİS ve kriz yılı olduğu” dikkate alındığında; “Vergi dilimlerinin sınırlarının yükseltilmesi”, “Asgari ücretin vergi dışı bırakılması” başta olmak üzere BES İzmir Şubesi tarafından sıralanan ve haber sayfalarına yansıyan talepler, TİS görüşmelerinin de olmazsa olmazıdır.

Dahası mevzunun birer birer sendikalardan da öteye geçerek  konfederasyonların gündemi haline gelmesi elzemdir. Nitekim konfederasyonların “vergi ile ilgili talepler”le hükümetin karşısına çıkması kadar işçilerin ve kamu emekçilerinin, tüm emek güçlerinin kendi sınıfsal çıkarını koruyan bir mücadele hattına girmeleri bir zorunluluktur.

* Tabii eğer; vergi soygununa hayır diyeceklerse!

* Tabii eğer; işçi ve emekçilerin ileri kesimleri “Krizin yükünü reddedeceğiz” iddiasının arkasında duracaklarsa!

* Tabii eğer; “Asgari ücret vergi dışı bırakılsın”, “Vergi dilimleri yükseltilsin”, “Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınsın”, “Adil bir vergi düzeni sağlansın”...gibi taleplerde ısrar edeceklerse!


Burjuvazinin ‘beşinci tanrısı’ olarak vergi

Devletin işlerini yürütmek için halktan topladığı paradır vergi. Vergi sınıflı toplumlarla ortaya çıkmış, sınıfların ortadan kalkmasıyla da yok olacaktır. Ama yok oluncaya kadar da elbette öteki  sınıfsal kurumlar gibi sınıflar mücadelesinin bir alanı olmaya da devam edecektir.

Burjuva toplumunda, sermaye sınıfının diğer sınıfları egemenliği altında tutmak için baskı aracı olan devletin masraflarını halka ödetmesinin en genel ve etkin yolu vergi olmuştur. Bu yüzden burjuvazi, vergiyi “sevimli” göstermek, hatta “kutsal bir görev” olarak göstermek için onu pek çok renge boyamış, bir yanıyla da “dolaylı” hale getirerek görünmez kılmaya çalışmıştır.

Üstelik bu çabalar yeni de değildir.

Fransa’da 1793 Anayasası, vergiyi “Hiç bir vatandaş, devlet masraflarına katılmak şerefinden geri bırakılamaz” diyerek, bir “vatan borcu”, “şerefli bir yurttaşlık görevi” olarak tarif etmiştir.

Napolyon döneminde parlamentoda konuşan Cizvit Papazı Mortalembert, “Vergi hükümetin emdiği ana memesidir” diyerek vergiye “doğallık” ve “meşruiyet” kazandırmak istemiştir. Bu değerlendirmeleri eleştiren Marx ise, “Hükümet demek baskı araçları demektir. Otorite demektir. Polis demektir. Resmi görevliler demektir. Yargıçlar bakanlar demektir, papazlar demektir” dedikten sonra vergiyi, burjuvazinin, “Mülkiyet, aile, düzen ve din yanında beşinci tanrısı” olarak tanımlamıştır. Marx, ayrıca “Vergilerin sarayın, bürokrasinin ve papazların tek sözle tüm baskı aygıtının geçim kaynağı” olduğuna dikkat çekmiştir. (Alıntılar Karl Marx’ın ‘Louis Bonaparte’ın 18’nci Brumeri’ kitabındandır)

Vergi sorunu ülkemizde halkın çoğunluğu tarafından bir yakınma sorunu olmuştur. Ne var ki işçi ve emekçiler için bir mücadele konusu olmamıştır! Dolayısıyla Maliye Bakanlığının vergi vermeyi bir “vatan görevi” olarak tarif etmesi ve “Verdiğin vergi sana yol, su, elektrik olarak dönecek” söylemleri egemen bilinç olarak halkta yerleşmiştir.

Şimdi bu bilinci dönüştürme zamanıdır.

Evrensel'i Takip Et