10 Mart 2019 20:16

Multi-Versus

Multi-Versus

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Haftanın yarısını Londra’da geçirdik TİHV’den arkadaşlarla. Farklı bir akademik ortam oluşturma hayali neredeyse 20 yılı buluyor Vakıf için. Üniversitelerin Türkiye’de daha görünür ve hızla olsa da tüm dünyada içi boşaltılmış bir kabuğa dönüşmesi, bu hayalimizi hayata geçirme zorunluluğunu son birkaç yıldır daha kuvvetle hissettiriyor bizlere. Yıllar önce “üniversite” sözcüğü üzerine, yaygın olarak kullanılan anlamı ile “evrensel” sözcüğünden farklı bir kökene işaret etmiştim Latince birleşiminden yola çıkarak. Tek- uni ve doğru-versus sözcüklerinin birleşimi düşünüldüğünde, tek sesli bir yapılanmaya, tek sözün, tek doğrunun olduğu bir kurum olarak üniversitenin aslında çok sesliliğin karşısında bir tanrısal inancın, dogmatik bir ortamın var edilmesine yönelik olduğunu ifade etmiştim. Oysa bilimin tek doğru kabulü ile üretilmesi olanağı yok. 

Gene yıllar önce yazdığım bir yazıdan alıntılayacak olursam, “Düşünmek çok heyecanlı bir maceradır. Eğer toplumsal yüklenmelerden uzaklaşıp, alabildiğine özgürce düşünebilir, kendinize hiçbir kısıtlama getirmeksizin sorular sorup, yanıtlarını arayabilirseniz tadına doyum olmaz. Doğru varsaydıklarımızın yanlışlığını kanıtlamak için ter dökmek, bu amaçla yapılan araştırmalar, okumalar ve iç tartışmalar, sonsuz ufuklara yelken açmak gibidir. Soruları, bulduğunuz yanıtları, iç tartışmalarınızı paylaşabileceğiniz ortamlar da varsa, yaşadığınız heyecanı paylaşmak ve çoğaltmak en büyük zenginliktir. Bilimsel araştırmaların temelinde de varsayımları olumsuzlamak yatar. Bir iddianız vardır. Doğru olduğunu düşünürsünüz. Sorularınızı hazırlarken, doğruluğunu desteklemek için sorulacakları bir kenara bırakmanız gerekir. Sorular iddianızın yanlışlığını ortaya koymak üzere hazırlanmalıdır. Kavganız öncelikle kendinizledir. Yanlış düşündüğünüzü, iddianızın bilimsel nitelikten yoksun olduğunu kanıtlamak için elinizden geleni yapmanız gerekir. Araştırmalarınızı planlarken, iddianızın doğruluğunu değil, tam tersine yanlışlığını kanıtlamak üzere çalışmalısınız. Size karşı, gene siz kendiniz mücadele edersiniz. Sonuca ulaştığınızda, hala iddianızın yanlışlığını ortaya koyamamışsanız, ulaşılan doğrunun değeri paha biçilmez olacaktır. O doğruya ulaşma yolunda yaşanmış olan heyecan ise başka bir süreçte kolay kolay yaşanmamaktadır. İddianızın yanlış çıkma olasılığı her deneyde, okumada, araştırmada yüreğinizi ağzınıza getirecektir. Korkularınızla baş etmeyi, sorgulanmayan inançların yerine, düşünmeyi ve sorgulamayı, daha da önemlisi kendinizi bu sürecin dışında tutmayı ve dışarıdan kendinize, zihninize, tüm yaşamınız boyunca biriktirdiğiniz yüklerinize bakmayı öğretecek yollar boyunca yürümüş olacaksınız. Bilimin nesnelliğini, özgürlüğünü zorunlu kılan da, yürümeniz gereken yolda kendi kimliğinizden sıyrılıp başka gözlerle dünyaya bakabilme, algı kapılarınızı başka hiçbir yardımcı araç olmadan sonuna kadar açabilme, alacağınız yanıtlardan korkmadan her soruyu sorabilme becerisine ihtiyaç duymasıdır. Düşünmek de, bilimsel araştırma süreçlerinden çok farklı değildir. Benzeri bir yol izlemediğinizde, düşünceleriniz düşünce olmaktan çıkıp, sorgulanamaz dogmalara dönüşür. Artık o konuda bir düşünceniz değil, inancınız vardır. Bu topraklar üzerinde birlikte yaşama biçimimizin sınırlarını oluşturan, bize kırmızı çizgiler çizdiren ve ötekilere şiddetle saldırmamızı olanaklı kılan da bu sorgulanamayan inançlarıdır. Bilimsel araştırma ve düşünme sürecinde sürekli bir yer değiştirme vardır. Her soruda, öteki olmanız ve ötekinin verdiği yanıtları dinlemeniz gerekir. Öteki olma becerisi ile donanmış olmalısınızdır. Yaşanan süreç zaman içinde bir öteki tanımı yapmanızın olanaklı olmadığını gösterir. Öteki sizsinizdir, olabilirsiniz. Kendinize şiddet uygulayamazsınız. Kendinizi yok sayamazsınız. Kendinizi sınırlar içine kapatamazsınız. Bilimsel düşünme süreci; tüm baskıcı, şiddete dayalı yöntemleri ve bencilliği ortadan kaldıran umut dolu bir maceradır.”

Alıntı çok uzun oldu diye düşünebilirsiniz, ancak bugün anlatmak istediklerimi 13 yıl önce derli toplu anlatmışken tekrarlamak da istemedim. Tek doğru üzerinden kurulmuş üniversiteleri kabuğu ile baş başa bırakıp yeni bir hayale yelken açmak için dünyanın pek çok yerinden akademisyenlerle buluşmalara başladık. O zaman da demiştim, belki bir “multi-versus” kurarız, kim bilir?

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa