‘Örgütlenmiş yalan’a ve hamasete karşı mücadelenin önemi
Fotoğraf: Envato
‘Cumhur İttifakının seçimi kaybetme endişesi; tarih-güncel, din-milliyet, ezan-bayrak gibi halkın kutsal bildiği değerleri istismarda sınır tanımıyor.
Akla gelen gelmeyen her konuyu, örgütlenmiş yalanın, kara propagandanın malzemesi yapan Erdoğan-Bahçeli ittifakı, yerel seçimdeki amaçlarına varmak için, son 70 yıllık sağcı politika geleneğinin bütün aktörlerini (Menderes, Demirel, Erbakan, Türkeş...) ve öncülleri bütün partileri (DP, AP, MNP-MSP, eski MHP-MÇP...) açık ara geride bırakan bir performans gösteriyor.
Nitekim Erdoğan, 104 yıl önceki “Çanakkale zaferi”nin yıl dönümü etkinliklerini de; geçtiğimiz cuma günü Yeni Zelanda’da yaşanan ve Müslümanlara karşı girişilen ırkçı-dinci terör saldırısına bağladı. Yeni Zelanda’da yaşanan katliamı “Türkiye’nin bekası”na bağlamakta ve seçim propagandasının malzemesine dönüştürmekte bir sakınca görmedi.
Öyle ileri gidildi ki, iş Yeni Zelanda hükümetiyle bir diplomatik kriz yaşanmasına kadar vardırıldı. Hani batılı ülkeler, Yeni Zelanda saldırısıyla ilgili Erdoğan’ın Çanakkale’de yaptığı meydan okumayı “üstlerine alsalar”; Hristiyan nüfuslu pek çok ülkeyle de diplomatik kriz yaşanırdı!
YALANIN ÖRGÜTLENMİŞ HALİ: KARA PROPAGANDA
Yalan, sermaye partilerinin en eski ve en yaygın, harca harca bitmez sermayesidir. Bu “yalan sermaye” belki AKP’ye kadar, hadi biraz daha sınırlayalım; son üç-beş yıla kadar daha çok “basit yalan” biçimindeydi! Politikacılar da yalanı ne kadar yaratıcı (irticalen) ve inandırıcı kullanırsa o kadar “becerikli” ve “gelecek vadeden kişi” sayılırdı!
Bugün karşı karşıya olduğumuz yalan “basit yalan” değil, tersine yalanın örgütlenmiş biçimi! Ki, yalan “uzmanları” tarafından üretilip, satın alınıp; yalan yayma makinesi olarak politize edilmiş medyaya servis edilerek yayılıyor. Bunun en açık örneğini 28 Şubatçılar “andıç” (yalanın andıçlı hali) ilkelerine bağlamışlardı.
Son günlerde yalanın bu örgütlenmiş halinin en yeni örneğini Demirören Grubu medyada (Hürriyet, Posta ve CNN), “Yukarıdan paket halinde gönderilip, yazı işlerinin denetiminden bile geçemeden servis edilen” yalan bir haberde gördük! HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli’nin “Millet İttifakı adayları kazanırsa Ankara’yı İstanbul’u biz yöneteceğiz” dediğini iddia eden yalan haber, (Haberin yalan olduğu açıklamalarına karşın) iki gün boyunca ısrarla gündemde tutuldu ve Cumhur İttifakı sözcüleri tarafından kullanıldı.
BİRKAÇ SAATLİK ÖMÜRLÜ YALANLAR!
Bir başka örneği İçişleri Bakanının açıklamalarında gördük.
İçişleri Bakanı Soylu, “İran’la PKK’ye karşı ortak operasyon başlatıldığını” iddia etti. Ama İranlı yetkililer bunu hemen yalanladı. Ama yalanlamanın üstünden bir gün geçtikten sonra bile Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İran’la ortak operasyonlar devam edecek” açıklamasını yapmayı sürdürüyordu.
Bir başka örnek de, Cumhurbaşkanının, katıldığı bir TV programında SP için söylediği sözlerdi: “SP’nin dörtlü çetenin bir unsuru olduğu”nun bir kanıtı olarak gösterdiği “SP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Adayının olmadığı” biçimindeki iddiasından söz ediyoruz. SP yöneticileri bu iddiayı birkaç saat içinde yalanladılar ama bu açıklamalar ne Erdoğan ne AKP tarafından umursandı!
Kısacası, “Uzmanların hazırlayıp servis ettiği” “andaçlı yalan” ya da birkaç saatliğine söylenmiş ama sistemli biçimde hazırlanmış yalanlar silsilesiyle siyasi gündemin maniple edilmesi, AKP ve Cumhur İttifakının “örgütlenmiş yalan”da geldiği yeri göstermektedir.
YALANIN SOSU HAMASET!
Sermaye siyasetçilerinin sözlerine inandırıcılık, olmazsa yutturma kolaylığı sağlamak için kullandığı en geleneksel araç ise “hamaset”tir. Nitekim “Malazgirt savaşı”, “İstanbul’un Fethi”, “Çanakkale Savaşları”, “Sarıkamış Faciası”,... gibi toplumda iz bırakan tarihsel olayları bugünün ihtiyaçlarına göre çarpıtıp yalana dayalı yeni bir tarih yazarken yapılan hamasetler de halkın yalanı iştahla yutması için “sos” olarak kullanılıyor. Özellikle “fetihler” ve büyük zayiatların yaşandığı savaşlar, hamasete sınırsız “kullanışlı” malzeme sunduğu için, kara propaganda erbabının hiç vazgeçemediği bir malzemedir. Ki, önceki gün Çanakkale Zaferi’nin 104. yıl dönümü törenlerinde hamasetin nadide örneğine tanıklık ettik. 104 yıl önce Çanakkale’de hayatını kaybedenler ile 6 gün önce Türkiye’den 13 bin kilometre ötedeki Yeni Zelanda’da teröre kurban giden 50 kişinin seçim kampanyasında nasıl “beka sorununa” bağlandığını gördük. Ki, bu konuda da öncüllerinin ve bugünkü rakiplerinin AKP’nin eline su dökemeyeceğinin örneklerini her gün görüyoruz.
‘ÖRGÜTLENMİŞ YALAN’A KARŞI ÖRGÜTLÜ TEŞHİR!
Bu tablo; her şeyden önce ilerici demokrat güçlere yalanları teşhir etme görevi vermektedir. Yani örgütlü yalana karşı örgütlü, sitemli ve yaygın bir teşhir faaliyeti yükümlülüğünü getirmektedir.
Elbette ki seçimin, özellikle de ‘Cumhur İttifakı’ için işlerin istedikleri gibi gitmemesi üstünden yükseltilen ve artık ‘Millet İttifakının Ankara Adayı Mansur Yavaş’ın da “kayyım”la sindirilmesine gelen hararet ve meydanlardaki, “havuz medyası”ndaki yalan ve hamaset dozunun olağanüstü artmış olması, içinden geçilen sürecin pek çok özelliğini göstermektedir.
Bu gidişatın sonunda Türkiye halklarını, emekçilerini daha fazla baskı, daha fazlı ceza, daha fazla sömürü beklediğini şimdiden söyleyebiliriz. Bu yüzden de ülkemizin emek ve demokrasi güçleri, “tek adam rejimi”ne karşı mücadelede hesaplarını bu duruma göre yapmak durumundadırlar.
- Yığınların siyasete müdahalesi için... 19 Ocak 2025 04:46
- 2025 yılı emek yılı olacağını gösteren önemli işaretlerle başladı 12 Ocak 2025 04:53
- Tartışmalar "Sadece Türkiye’nin Kürt sorununun demokratik çözümü" kapsamını aşıyor 05 Ocak 2025 04:58
- 2025'in emek, barış ve özgürlük yılı olması dileği ile... 31 Aralık 2024 06:59
- Ülkemiz işçi emekçileri 2025'i emek yılı yapacak güce ve deneyime sahiptir! 28 Aralık 2024 06:16
- Asgari ücretli işçinin grev hakkıyla da donatılmış yeni bir mekanizma talebiyle mücadeleye! 24 Aralık 2024 16:44
- Son iki haftada oluşan Suriye haritası neyi gösteriyor? 12 Aralık 2024 04:45
- Asgari ücret miktarı, AÜTK'ye bırakılamayacak kadar ciddi ve önemli taleptir! 08 Aralık 2024 04:44
- Suriye'de çıkar peşindeki herkes operasyonun içinde ama kimse rolünü kabul etmiyor 05 Aralık 2024 06:45
- Eğer ‘Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz’se... 01 Aralık 2024 04:54
- İşçilerin özelleştirmeye karşı cepheden ‘hayır’ demekten başka bir seçeneği yok! 27 Kasım 2024 06:55
- Tek adam yönetiminin ülkeyi nereye getirdiğinin bir haftaya sığan fotoğrafıdır! 24 Kasım 2024 04:47