20 Mart 2019 20:39

Abdest de bozuldu namaz da

Abdest de bozuldu namaz da

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Mevlânâ’nın kıssaları arasında şöyle bir hikayecik vardır:

“Dört Hintli Müslüman bir mescitte namaza durmuştu. Bu sırada mescidin müezzini yanlarına geldi. Hintlilerden biri, namazda olduğunu unutup müezzine sordu:

-Müezzin, acaba ezanı okudun mu? Yoksa namaza daha var mı?

Arkadaşı, namazda olduğu halde kendisini tutamayarak kızdı:

-Sus yahu, namazda konuşulur mu? Namazın bozuldu!

Üçüncü Hintli ikincisine çıkıştı:

-Ona ne karışıyorsun, asıl sen kendine bak! Sen de konuştun, senin de namazın bozuldu!

Bu sırada dördüncüsü söze karıştı.

-Hepinizin namazı bozuldu. Hamdolsun ben, sizin gibi yanlış davranıp konuşmadım ve namazımı bozmadım!

Böylece, gevezelikleri yüzünden dördünün de namazları bozulmuş oldu.”

Sonra Muhammed Celâleddin-i Rûmi, hisseyi şöyle verir:

“Ne mutlu o kişiye ki kendi ayıbını görür; kim birinin ayıbını görürse o ayıbı kendisinde bulur. Sende o ayıp yoksa da yine emin olma çünkü o ayıbı bir gün sen de yapabilirsin, o ayıp seni de bulur.”

Anlayana.

Anlamıyorlar.

Abdest de  namaz da bozuldu çoktan.

Önce baş imam konuşuyor, sonra imam, sonra müezzin, sonra cemaat...

Ağızlarını hayra açsalar abdestleri tutacak ama hayır da yok. Yek ve tek şer için, kin için işliyor öfkeli ağızlar. Hakaret, sövgü, iftira için...

Yalanın bini bir para...

Kabataş’ta “Benim başörtülü bacıma saldırdı yalanı”, Dolmabahçe’de “Camide içki içtiler yalanı”, Beyoğlu’da “Ezan okunurken ezanı ıslıkladılar yalanı.”

Ne için?

Bekayı korumak için.

Ülke bölünmesin diye.

’80’lerin ünlü anılarından biridir. Ünlü TCK 141. maddesine göre “Anayasa’yı tagyir, tebdil ve ilga edip devleti bölme suçuyla (İhsan Ünlüer’in ’80 darbesinden hemen önce yasaklanan Oku Oku Budur Sonu kitabında ”Anayasa’yı tangur tungur etme” diye geçer bu ünlü madde.) yargılanan bir devrimcinin mahkeme heyetine yanıtı mahkeme tutanaklarına şöyle kaydedilir:

“Devlet hıyar mıdır ki böleyim hakim bey?​”

Ülkenin “beka” sorunu darbe dönemlerinde de sonrasında da devletin sığınma alanlarından biri oldu. ’70’lerin Milliyetçi Cephesi’ni (MC) anımsayın. O dönemde de en çok kullanılan söz, şu beka ve bela meselesiydi.

Şimdinin Cumhur İttifakı diye anılan imam nikahını da yeni MC diye anlayabilirsiniz. Hamam aynı hamam; tellaklar, natırlar değişti sadece. Milli ve yerli yönetimlerin yöntemidir bu. Oy için halkı bölerler.

Önceki genel-yerel seçimlerde meydanlarda birbirlerine karşı ağza alınmayacak sözler eden iki parti başkanının bugün yerel seçim öncesi yine oy için düetlerine bakınca ülkeyi samimiyetin değil, yalanın yönettiğini de görüyorsunuz.

Hangi sözler mi?

Belleğinizi tazelemek için yaşlı kurt Bahçeli’nin Erdoğan’a haziran 2015’te bir Anadolu mitinginde yakıştırdığı şu sözlere göz atın sadece:

“Her gün bize sövüyor, her gün yalan söylüyor, her gün hakaret ediyor. Peki kimdir bu gafil? Kendisine Cumhurbaşkanı diyen 17-25 Erdoğan. Be hey densiz, be hey kanun tanımaz, ahlak bilmez, sen Cumhurbaşkanısın, sen devletin başısın, ne geziyorsun meydanlarda, bizimle ne uğraşıyorsun?

Kahramanmaraş sana güvendi oy verdi. Bunu zelil etmeye, milli iradeye kıymaya ne hakkın var? Erdoğan oyundur, yalandır, aldatmadır, tuzaktır, komplodur, riyadır, ihanettir!”

Politik incelikten, insana saygıdan yoksun bir dil, bir eda...

O Bahçeli, şimdi o zehir zemberek sözleri yalayıp yutup meydanlarda el ele, kucak kucağa ittifak ortağıyla.

Başka söze gerek var mı?

Gündelik politika diyecekseniz, ya politik etik!

Birbiriyle kanlı bıçaklı olmuş iki politikacının şimdi sarmaş dolaş kuzu dolması olmasını hangi siyasi ahlak açıklayabilir ki?

Hangi kitapta yeri var bilmiyorum?

Din iman bunca politika malzemesi olmuşken namazın bozulması kimi şaşırtabilir?

Seçim öncesi her yalandan sonra abdest tazelemek politikanın da bir gereği çünkü.

Ama bu kadarını terbiyem de midem de kaldırmıyor.

Belki de sorun bende.

Siz ne dersiniz bilmem ama Mevlânâ veriyor yine yanıtını:

“Kurdun kuzuyu yemeye niyetlenmesinde şaşılacak bir şey yoktur. Şaşılacak olan odur ki bu kuzu, kurda gönül bağlamış, âşık olmuştur.”

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa