Talimatla yayıncılığın sonu tasfiye
Fotoğraf: Envato
Medyayı kontrol altına alarak seçim kazanılmayacağını en iyi bilenlerden biri Cumhurbaşkanı Erdoğan olsa gerek. 27 Mart 1994 yerel seçimlerinde ana akım medyanın aleyhte yürüttüğü kampanyaya rağmen Refah Partisi, Ankara ve İstanbul ve Diyarbakır da dahil olmak üzere 28 ilde belediye başkanlığını kazandı. İstanbul Recep Tayyip Erdoğan’la Ankara ise Melih Gökçek ile tanıştı.
Erdal Dağtaş’ın 17-27 Mart 1994 arasını kapsayan araştırmasında* Refah Partisi, Cumhuriyet gazetesinde 9’u olumsuz olarak nitelendirilmiş 11 habere konu olmuştu, Hürriyet gazetesinde ise tümü olumsuz yalnızca üç haber vardı. Parti hakkında Cumhuriyet ve Hürriyet gazetelerinde yayımlanan sekizer köşe yazısının yalnızca Cumhuriyet’te yayımlanan bir tanesinde nötr bir ton vardı kalanın tümü gelebilecek şeriat tehlikesine karşı uyarı içeriyordu. Medya, Erdoğan’ın projeleriyle hiç ilgilenmez, röportaj yapmaya bile değer bulmazken 1986 yılında Sultanbeyli’de ormanlık araziye yaptırdığı kaçak villayı ve bu sebeple aldığı mahkumiyet cezasını “Gecekonducu başkan adayı”** diye diline doluyordu.
Başbakan Tansu Çiller ise içinde bulunulan derin ekonomik krize rağmen kamu harcamalarında kısıntı yapmayı reddediyor, seçimin hemen öncesinde yanına SHP Lideri Murat Karayalçın ve MHP Lideri Alparslan Türkeş’i alarak Refah Partisine karşı Taksim’de laiklik mitingi düzenliyor, diğer taraftan her fırsatta “DEP’i meclisten kovduk” diye övünüyordu. Medya seçim sonuçlarının şaşkınlığını yaşarken, Çiller 5 Nisan’da kemer sıkma politikasını açıklayacak, 1995 genel seçimlerinde birinci parti haline gelen Refah Partisi ile bir yıllık sıkıntılı arayışın ardından 1996’da koalisyon hükümeti kuracaktı. Çiller 2002’de siyaset sahnesinden çekilene dek “beka” sorununu diline dolayarak “Bir Kurtuluş Savaşı başlattık” diye oy isteyecekti.
Erdoğan bugün medyanın yüzde 90’ından fazlasını kontrol ediyor. Günde en az üç miting yapıyor, televizyon yayınlarını kanalları içeriklere göre sıralı bir platform üzerinden izliyorsanız 10-15 kanal boyunca kumandanızın ileri ya da geri tuşlarıyla hareket ettiğinizde hiçbir cümlesini kaçırmadan tüm mitingi izlemeniz mümkün. Miting ya da açılış aralarında ise zaten konuşmanın çarpıcı bölümleri özetleniyor. Tartışma programları, başka adayların katıldığı programlar kesilip canlı yayına geçiliyor. Bunca kuşatmaya rağmen istenen reytinge bir türlü ulaşılamıyor. Televizyon İzleme Araştırmaları AŞ (TİAK) geçen hafta aldığı bir kararla ilk 100 programa ait reyting sıralamasını açıklamayı durdurdu sadece ilk 10 programı veriyor. Fatih Portakal’la Fox Ana Haber olmasa herşey güllük gülistanlık görünecek, halkımız 15 Temmuz gecesi bile Survivor izlemeyi tercih etmişti hatırlarsanız.
Medyadan sorumlu başkanlık komiserlerinin seçim döneminde yoğun mesai yaptıkları açık, ne medya korkudan titrediğini gizliyor ne de Erdoğan televizyonlara talimat verdiğini. Neredeyse kendi kanalı sayılır, Kanal 7, Ülke TV ve TV Net ortak yayınında soru sormak için bulunan Erdoğan’ın ceketiyle aynı renk kravat takan Gazeteci Mehmet Acet’in diline vuran tedirgin heyecanı, Ekrem İmamoğlu’yu çağırdığı programında karşısındakini konuşturmayıp, rahatsız edici tavırlarıyla sürekli “eyvallah” çeken Turgay Güler’in Erdoğan karşısındaki süklüm püklüm duruşu da verilmek istenen mesajdan daha fazla gündem oluyor. Tüm bu müptezelliği dile getirebilen tek medya eleştiri programı Medya Mahallesi’ni hazırlayıp sunan Deneyimli Gazeteci Ayşenur Arslan’ın eften püften bir sebeple gözaltına alınma girişimi zapturaptla başarı elde edilemediğinin itirafı ve gelmekte olanın korkusu.
Beka söylemiyle ekonomik kriz gizlenemediği gibi, medyanın görmediğini seçmen yok saymıyor. Medya tarihi ne yazık ki sıklıkla tekerrür ediyor. Gazeteciliği iktidar yandaşlığına feda edenlerin payına ise hep acıklı bir şaşkınlık ve sonrasında iktidar eliyle acımasız bir tasfiye süreci düşüyor.
*”27 Mart Yerel Seçimleri Öncesinde Yazılı Basının Siyasal Tutumu ve Seçim Sonrasına İlişkin Gecikmiş Bir Değerlendirme”, Kurgu Dergisi,18,2001, s.157-176
**Zeki Coşkun, “İstanbul Neyi Seçti?”, Birikim
- Haberin telifi meselesi 03 Aralık 2024 06:30
- Marx’ın vampirleri ve medyanın yeni sermayedarları 26 Kasım 2024 06:48
- Gazetecileri yargıdan kim koruyacak? 18 Kasım 2024 04:30
- Etki ajanlığı: Muhalefet 'casusluk' sayılacak 12 Kasım 2024 05:00
- Etki ajanlığı: Tek yasayla çok yasak 05 Kasım 2024 05:02
- ‘Cesur Yeni Dünya’nın çocukları 13 Ekim 2024 04:22
- “Sınır hattı çok sıcak” 06 Ekim 2024 04:42
- Medya bir çocuğa kanat takıp ağladı, diğerini çöpe attı 29 Eylül 2024 05:05
- Narin’in kanatlarından melek olmaya çabalamak 15 Eylül 2024 04:53
- Özak Direnişi bitmedi 13 Eylül 2024 05:20
- Gazeteciliği S-400’lerle aynı kutuya mı koyalım, ayrı mı saralım? 01 Eylül 2024 04:52
- Kâr-zarar hesabıyla ‘dijital faşizm’ 10 Ağustos 2024 06:50