Sosyal medyada GBT soruşturmalarının muhabbeti yapılıyor. Artık kanıksanmış. Bazı gençler haftada üç kez GBT sorgulanmasının yapıldığını yazıyor. Esmer, kirli sakallı gençler GBT sorgulaması için “olağan şüpheli”. GBT sorgulamalarında, trafik çevirmelerinde, havaalanı aramalarında çarşaflı, başörtülü, takkeliler ayrıcalıklı.

Sık sık yazıyorum ama doğru. Yaşadığımız günlerin 12 Eylül sonrasından pek farkı yok. O zaman da sokaklarda böyle kimlik sorgulamaları yapılarak halka gözdağı verilmeye çalışılırdı. Halk yıldırılmış, bezdirilmişti. Hatta, bir tiyatro grubu İstiklal Caddesi’nde bir deney yapmıştı. Nazi askeri kıyafeti giymiş oyuncular sert komutlarla yoldan geçen insanları duvara dizmiş, kimlik yoklaması yapmış, üstlerini aramıştı. Sindirilmiş halkın haklarını savunması epey zaman aldı.

Her köşe başında insanların çevrilip GBT sorgulamasının yapılması Anayasaya ve yasalara aykırıdır. Bu uygulamanın suçlu yakalamakla bir ilgisi yoktur. Halkı korku ve baskı altında tutmak için yapılır ve demokrasi ile alakalı değildir.

Bazıları ve uygulamanın yöneticileri “GBT sorgulaması ile çok sayıda suçluyu yakaladık” diyebilir. Fakat, aslolan o suçluların daha önce neden yakalanmadığıdır. Ceza mahkemelerine işi düşen herkes bilir. Davaya girmediği için hakkında arama, yakalama çıkarılan sanıklar kendi evlerinde yaşadıkları, her gün mutat işlerini yaptıkları halde polis tarafından bir türlü bulunamaz. Müşteki duruşmada aynı mahallede yaşayan sanığı her gün gördüğünü, hâlâ kendini tehdit ettiğini hakime yakınarak söylerken, hakim polise sanığın yakalanması için bir yazı daha gönderir. Boşandığı eşleri tarafından darp ve ölümle tehdit edilen ve polis tarafından bir türlü bulunamayan katil tarafından öldürülen kadınların hikayeleri gazetelerde tefrika edilir.

GBT sorgulamalarında yakalananlar, aslında polisin normal görevini yapmadığı için yakalanamayan kişilerdir çoğunlukla.  

10 Ekim Katliamı dosyasındaki belgelerden hatırlarsınız. İŞİD’çiler hakkında ihbarlarda bulunulmuş, katliam planları ve hazırlıkları neredeyse herkesin göz önünde yapılmış ama katliam önlenmemiştir. Diğer İŞİD katliamlarında da durum farksızdır.

İçişleri Bakanı dün içeri sokulmaya çalışılan bir bombanın yakalandığından söz etti. Muhtemelen seçimle ilgili bir açıklamadır. Seçmeni kaos ile korkutup oyları iktidara yöneltmeye çalışıyordur. Ama, önümüzdeki günlerde İŞİD ve benzeri cihatçı örgütlerin terör eylemleri öngörülebilir bir durumdur. Çünkü, Suriye’de yenilen cihatçı örgütlerin elemanları üçer beşer Türkiye’ye girmektedir. Bunu çıplak gözle dahi etrafa baktığımızda görebiliyoruz.

İçişleri Bakanı ve iktidar halka gözdağı ve baskı için sokaklarda terör estirmek yerine, cihatçı teröristleri Türkiye’ye sokmamalı ve girenleri de iyi takip etmelidir.  Aksi takdirde yeni 10 Ekimler, Suruç, Diyarbakır, Antep Katliamlarının yaşanılması kuvvetli bir olasılıktır. 

Evrensel'i Takip Et