10 Nisan 2019 22:57

Hayaller: Zenginden alacağız. Gerçek: Vatandaşı yolacağız!

Hayaller: Zenginden alacağız. Gerçek: Vatandaşı yolacağız!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Nihayet...

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın seçimden ‘sonra açıklayacağız’ dediği...

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, ‘Seçim bitti artık ekonomik reformlara  odaklanacağız” diye duyurduğu...

Bu duyurusuna rağmen İstanbul’da seçimi bitirmemek için uğraştığı için seçim tartışmalarının gölgesinde bıraktığı...

Piyasaların (sermaye çevrelerinin) heyecanla beklediği...

İşçi, memur, emekli, dar gelirli vatandaşın ‘acaba hangi acı reçete çıkacak’ endişesi taşıdığı...

‘Ekonomi paketi’ Bakan Albayrak tarafından açıklandı.

Paketin bir kısmı hayata geçemeyecek temenni.

Bir kısmı derde deva olmayacak düzenleme.

Bir kısmı bankalara, sermaye çevrelerine destek.

İşin asıl özünü oluşturan kısmı var ki (Asıl reform bunlar diye alkışlansa da) işçiye emekçiye tam bir acı reçete?

VERGİ: SÖZÜ GÜZEL, ÖZÜ ACI

Bakan vergi reformundan ve verginin adaletli hale getirileceğinden bahsetti.

Önce...

Türkiye’de verginin durumu ne, ona bakalım!

Türkiye’de toplanan vergilerin yüzde 67’siz dolaylı vergi. Yani mal ve hizmet alımında Ağaoğlu’nunda gariban işçinin de aynı oranda ödediği adaletsiz vergi.

2019 bütçesinde Maliye Bakanlığı 756.5 milyar TL vergi hedefi koydu. Bazı ayrıntıları şöyle:

Gelir vergisi                172 milyar TL.

Kurumlar Vergisi        74 milyar TL.

ÖTV                           163 milyar TL.

KDV                          71 milyar TL.

Yukarıdaki rakamlara bakarsanız Gelir vergisi ile ÖTV’nin kafa kafaya geldiğini görürsünüz. Kurumlar vergisinin ÖTV’nin yarısı bile etmediğini de!

Şimdi hükümet diyor ki...

Gelire göre artan oranlı vergi uygulanacak. Dolaylı vergiler azaltılacak. Dolaysız vergiler artırılarak verginin daha da fazla tabana yayılması sağlanacak. Bazı istisnalar ve muafiyetler azaltılacak.

Görüntü de olması gerekenler sıralanmış.

Ayrıntılara gelince iş değişiyor.

Bir yandan şirketlerin sürekli ‘istisnalar ve muafiyetler’ ile vergi düşürmesi engelleneceği ileri sürülüyor...

Diğer yandan Kurumlar Vergisi’nin düşürüleceği belirtiliyor. Daha çok doğrudan vergi alma politikası ile temelde çelişen bir durum.

‘Artan oranlı vergi’ vurgusu akla şunu getiriyor: Yüksek gelir gruplarının vergi oranları artırılacak. Zenginden daha çok vergi alınacak.

Oysa, ‘Vergi tabana yayılacak’ vurgusu ile...

Düşük gelir vatandaşların vergilendirmesi gündeme getiriliyor.

KASA BOŞ, VATANDAŞA ZAM VE VERGİ GARANTİ

Paketteki, ‘dolaylı vergi azaltılacak’ vurgusundan...

Sanki KDV ve ÖTV gibi dolaylı vergilerin payı azaltılacak gibi üstü kapalı bir mesaj veriliyor.

Krizden ötürü doğrudan vergi gelirlerinin azaldığı bir dönemde hiç de gerçekçi değil!

Üstelik kasa boş.

Yukarıda konulan vergi hedefleri bu yıl ekonominin yüzde 2.3 büyüyeceği var sayımı ile yapıldı.

Büyümenin daha düşük olacağını tahmin edenler ezici çoğunlukta. Hatta küçüleceğini söyleyenler de (IMF, Türkiye ekonomisinin bu yıl yüzde 2.5 daralmasını beklediğini açıkladı) azımsanmayacak düzeyde. 

Ekonomi daralacaksa...

Bu toplanan vergi azalacak demektir. İşsizlik artacak bordro üzerinden alınan vergi düşecek demektir. Tüketim azalacak ÖTV, KDV daha az toplanacak demektir.

Ayrıca bütçeye bakınca da işler iyi gözükmüyor.

Ocak-Mart döneminde bütçe açığı 39 milyar TL. Üstelik 30 milyar lira Merkez Bankası’ndan alınan temettü avansına rağmen.

Avans çekildi önümüzdeki aylarda gelir temini güçleşecek.

Piyasalar canlansın diye vazgeçilmiş KDV-ÖTV’ler var.

Faiz giderleri yükseldi tasarruf imkansız.

‘Af’larla ek gelir elde etmek de zor gözüküyor.

‘Gelir artırıcı önlemler’ kaçınılmaz!

Kamunun ürettiği ya da satışından vergi aldığı mal ve hizmetlere zam.

Gelsin sigaraya, benzine vs. zamlar!

Bugüne kadar her krizde vergi düzenlendi. Sonuç gelir adaletsizliğinin artması oldu.

2001 krizi sonrasında vergi tabanı genişletildi. Vergi gelirlerinde artış sağlandı lakin vergide adalet gelmedi .

Türkiye’de vergi hâlihazırda esasen ücretlilerden ve tüketilen mal ve hizmetler üzerinden alınıyor.

Geçen yıl tahakkuk eden verginin 168  milyar TL’si tahsil edilemedi. Vatandaş ödedi ama para devletin kasasına girmedi. 

Şimdi Berat Albayrak diyor ki...

“Etkin yaptırım, teknik çözüm, e-fatura ve e-faturanın eş zamanlı takibi, benzersiz kodlu mal hareketi takip sistemi ile kayıtdışılığa karşı etkin bir yapı devreye sokulacak”.

Kayıt içindeki neden alınamıyor?

Şimdi yine kriz ortamında sermayenin baskısı var.

Hükümet diyor ki... “Rekabet avantajı için vergi kolaylığı sağlayacağız”.

Şirkete kolaylık sağlanacaksa demek ki halktan toplanacak.

‘Sermayeye vergi’ denir, ‘reform’ adı verilir sonuç hep aynı olur.

KIDEM İLE ‘BES’LEME

Reform denilince piyasanın önünü açan, çalışanı hak kaybına uğratan düzenlemenin akla gelmesi geleneği değişmedi.

Bakan kıdem tazminatı fonunun bu yıl içinde hayata geçirileceğini söyledi. Kasa boşalınca her zaman dile getirilen bir madde bu.

Patronun çalışanı işten atmasını zorlaştıran, işten atılanın hayatını kolaylaştıran kıdem tazminatı fona devredilecek. Çalışanlar güvencesiz bırakılacak.

İşçiler yıllarca kıdem tazminatına dokunamayacaklar ve İşsizlik Fonu gibi büyük bir kaynak oluşacak.

Berat Albayrak’ın  vurgularından biri, zorunlu bireysel emeklilik  sistemine (BES) zorla dahil etmenin yaygınlaşacağı bilgisi oldu.

Albayrak, “Kıdem tazminatı fonu ile BES’in entegrasyonu planlanıyor. Yeni yapıyla birlikte 5 yılda sistemde biriken fonların milli gelirin yüzde 10’unun üstüne çıkacağını öngörüyoruz” dedi.

Bakan ayrıca...

“Sosyal güvenlik reform paketi için prim gelirlerinin artırılması hedefleniyor” diyerek...

İlaçta katkı payını, tedavi ücretlerini artırma gibi önlemlere hazır olunması sinyali verdi. İşin ucu emekliliğin herkes için mezara varmasına kadar uzanabilir.

SGK, vergi ve kıdem tazminatı reformu gibi birçok madde emekçilerin hak kaybına neden olacak gibi...

Eğer karşı konulmazsa...

TARIMDA ‘MİLLİ BİRLİK’ Mİ?

“Enflasyondaki en önemli sorunların başında gıda geliyor. Bu konuda en önemli adımımız tarımda milli birlik projesi olacak” diyen Bakan Albayrak mayıs ayında açıklayacakları düzenlemeyi şöyle sıraladı: Üretici ve tüketici arasında değer zinciri sağlanacak. Mevsimsel dalgalanmada enflasyonla mücadelede önemli yer tutan taze sebze meyvede Sera AŞ kurulacak. İlk etapta 2 bin hektar sera inşa edilecek. Hal yasası ve gıda regülasyonuyla üretici ve kooperatiflerin hal içindeki payı artırılacak.

Açıklanan önlemlerin hiçbiri ne şu anda yaşanan sorunlara çözüm üretecek düzeyde...

Ne de enflasyonu düşürecek yeterlilikte.

Zira üretim aşamasındaki sorunlara çözüm getirilmemiş.  

Tarımda yaşanan en temel sorun yüksek girdi fiyatları nedeniyle üretimin azalması. Buna çözüm yok.

Çiftçinin para kazanamaması büyük dert. Buna önlem yok.

Desteklerin yetersiz kalması ‘bel kıran’ bir sorun. Üretimi destekleyici herhangi bir önlem yok.

Baştan aşağı piyasacı programda ‘devlet seracılığı’ vaadi ile olmaz bu işler!

KAMU BANKALARINA SERMAYE HEMEN

“Hazine ve Maliye Bakanlığı ihraç edeceği yaklaşık 28 milyar TL’lik devlet iç borçlanma senetlerini kamu bankalarına verecekler. Böylelikle kamu bankalarının sermaye yeterliliği ve likidite karşılama oranı artırılarak bilançoları çok daha dirençli hale getirilecek” dedi.

2 yıldır seçim dönemlerinde “piyasa faizinin altında; reel sektöre, emlak almak isteyen tüketiciye, yandaş medya sahibine” kullandırılan krediler kamu bankalarını zorladı.

Üstelik geri ödenmeyen kredi sorunu büyüyor. Küçülen ekonomide batık kredilerin çığ gibi yükseleceği de çok açık.

Kamu bankaları öncülüğünde gerçekleştirilen kredi büyümesinin yarattığı riskler, acil bir tedbir kapsamında ele alınmış.

Lakin kayırmacı ihaleler, para yutan mega projeler gibi kaynak yaratılabilecek alanlara hiç değinilmemiş.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa