13 Nisan 2019 20:00

Güneşli Bataklık: Bataklığın üzerindeki güneş birlikle güç kazanır

Güneşli Bataklık: Bataklığın üzerindeki güneş birlikle güç kazanır

Güneşli Bataklık film afişi

PAZAR
Paylaş

Sinemacı bir aileden gelen Süreyya Duru, 1961 yılında çektiği İstanbul’da Aşk Başkadır filmiyle yönetmenliğe başlar. Sezer Sezin’in Erman Film’den ayrılıp Duru Film’e geçmesiyle Şoför Nebahat ve Kızı (1964), Şahane Züğürtler (1964), Şoför Nebahat Bizde Kabahat (1965), Şoför Nebahat (1970) filmlerinden sonra daha çok “Malkoçoğlu” serileri çeken Süreyya Duru, 1974 yılında Bekir Yıldız’ın aynı adlı öyküsünden Vedat Türkali’nin senaryosunu yazdığı Bedrana’yı yönetir. Kırsal kesimin namus anlayışını yansıtan filmde, kaçırılan bir kadının namusunun temizlenmesi için öldürülmesi gerektiği anlayışı yalın bir gerçekçilikle aktarılır. Süreyya Duru, Bedrana (1974) filmiyle önemli bir çıkış yapar. Süreyya Duru-Vedat Türkali iş birliği, Bedrana’dan bir yıl sonra aynı gerçekçi yaklaşımın yine yalın bir sinema diliyle aktarıldığı Kara Çarşaflı Gelin filmini çıkarır ortaya. Bekir Yıldız’ın öykülerinden uyarlanan film feodalizme, ağalık yapısına yönelik eleştiriler içerir.

Süreyya Duru, soyadı gibi ‘duru gerçekçi’ filmlerini, Vedat Türkali senaryosuyla hüzünlü bir aşk etrafında işçi-işveren ilişkilerine, sarı sendikacılığa, sınıf atlama düşlerine eğildiği Güneşli Bataklık (1977), Necati Cumalı’nın oyunundan uyarladığı Derya Gülü (1979), yine Necati Cumalı’nın bir öyküsünden Macit Koper’in senaryolaştırdığı Uzun Bir Gece (1986) ve Fatmagül’ün Suçu Ne (1986), Çil Horoz (1987), Ada (1988) filmleriyle sürdürür.

GÜNEŞLİ BATAKLIK

Süreyya Duru’nun yönettiği 1977 yapımı filmin senaryosu Vedat Türkali’ye aittir. Filmin çok güçlü bir oyuncu kadrosu vardır: Aytaç Arman, Semra Özdamar, Ali Cağaloğlu, İhsan Yüce, Menderes Samancılar, Salih Kalyon, Suna Yıldızoğlu…

Film çekildiği dönemin sorunlarını, saflaşmalarını, ayrışmaları, emek-sermaye çatışmasını, feodalizmin yansımalarını, erkek egemenliğini, işçilerin hak mücadelelerini yalın bir dille gerçekçi biçimde aktarır. Filmin başında sermayenin, sistemin kaleleri bankaların tabelaları jenerik boyunca hızla akarken devrimci gençler “kahrolsun faşizm” yazan bir bildiri dağıtırken saldırıya uğrar ve içlerinden biri vurulur.

Bu esnada sermaye çevrelerinde yatırımlar, acımasız çıkar ilişkileri ve fabrikalarda işçilerin hak mücadeleleri sürmektedir. İşçi-sendika ve sermaye çevrelerinden pek çok insan kadraja girip çıkarken film boyunca dört ana karakter öne çıkar. Yoksulluktan gelip sınıf atlama hayali içinde, içinden geldiği işçi sınıfına da, sonrasında dahil olduğu sermaye kesimine de ihanet eden, kendine ve çevresine yabancılaşan, bireysel kurtuluşu için her türlü kötülüğü yapabilen Salih (Aytaç Arman), kolay yoldan para kazanmak isteyen Salih’le evlilik düşleri kuran aynı fabrikanın çalışanı Zehra (Semra Özdamar), cebinden elmayı eksik etmeyen, sürekli çıkarıp üstünü sildikten sonra yiyen dürüst ve işçilerin ağabeyi konumundaki Gümüşhaneli (Hakan Balamir) ve acımasız, katı, zalim, gaddar Patron Cemal (Ali Cağaloğlu).

Salih ve Zehra, evlilik planları yapmaktadır. Ancak ekonomik durumları evlenmek için yeterli değildir. Salih de Zehra da aynı fabrikada çalışan, yoksul aile çocuklarıdır. Yatalak annesine ve yoksulluktan bunalmış, istediklerini yaşayamayan, sürekli şikayet edip çok para düşü kuran kız kardeşlerinden bunalan Salih bu durumundan kurtulmanın, çıkışın yollarını aramaktadır. Çocuk yaşta fabrika işçisi olmak zorunda kalan Zehra ise yoksul bir ailede ağır baba-ağabey baskısı ve şiddeti görüyor, dilediğince rahat yaşayamıyordur. Fabrikada yaşanan olaylardan, hak arama mücadelelerinden uzak duran Zehra kendi kurtuluşunu evlenmekte, yuva kurup evden ayrılmakta görür.

Bu sırada Salih’in patronu Cemal, yeni yatırımlar için beraber iş yaptığı herkesi dolandırır, fabrikalarına küçük ödemelerle el koyar. Bir yandan da kendi fabrikasını zararda göstermek ister, girdiği ihaleleri usulsüzlüklerle kazanır. Kolay yoldan para kazanmak isteyen Salih, bu durumdan yararlanarak elindeki belgelerle Cemal’e şantaj yaparak onu dolandırır. Aldığı paralarla da bir fabrika kurar. Bunun üzerine intikam almak isteyen Cemal, Salih’e karşı da bir oyun oynar ve kaybetmesini sağlar.

Cemal’in rakibinin safına geçen Salih, yeni patronunun kızıyla da nişanlanınca Zehra ile yolları tamamen ayrılır. Bu arada Zehra patronu Cemal’in yakınlaşma isteklerine, baskı ve tacizlerine fazla karşı duramaz. Bir süre sonra kendini Cemal’in “metresi” olarak bulur. Artık Salih ve nişanlısıyla Cemal’in metresi olarak gittiği sosyete eğlencelerinde karşılaşıyorlardır. Salih’ten intikam duygularıyla yaşayan Zehra, Gümüşhanelinin kendisine olan ilgisini, gizli sevdasını görmezden gelir.

Bu arada Cemal’in fabrikasında sınıf mücadelesi, sendika mücadelesi de kızışmıştır. Fabrikayı kapatırım gene de sendikayı sokmam diyen acımasız patron kiralık adamlarını, katillerini, sınıf iş birlikçilerini sendika ve işçi önderlerinin üzerine saldırtır. Bu saldırılardan birinde sevilen sendikacı, işçi önderi öldürülür. Filmde çeşitli üniversitelerde okuyan öğrencilerin işçi sınıfının mücadelesinin yanında yer alması ve işçi sınıfının mücadelesini örmeye, işçileri bilinçlendirmeye çalışmaları da yer alır. İşçi önderleri faşistlerce öldürülürken patron da işçileri aralarında Karadenizli”, “dağlı, kuyruklu”, “Trakyalı” gibi ırkçı-milliyetçi tanımlarla bölüyor, bir araya gelmelerini önlemeye çalışıyordur. Fakat Gümüşhaneli bu ayrımlara karşı durur.

Gümüşhaneliye “tarafını seç” dediklerinde “Ben Gümüşhaneliyim. Hem Karadenizli, hem de doğuluyum” diyerek ayrımın önemsiz olduğunu vurgular fakat gelişmeler, saldırılar, cinayetler Gümüşhaneliyi tarafını seçmek zorunda bırakır. Tabii ki içinden geldiği sınıfının, işçilerin tarafını seçer ve Zehra’nın da tarafını, sınıfını seçmesini sağlar.

Mücadele içinde doğal bir işçi önderine dönüşen Gümüşhaneli arkadaşlarına işçilere şunları söyler: “Hepimiz kardeşiz, hepimiz biriz. Bizi birbirimize düşüren patronlardır. Esas suçlu onlar diyemeyiz. Esas suçlu arkadaşımız öldürüldüğünde bile birlik durmadığımız için biziz. Bu adamları öldürsek ne olacak? Biz bir kişiyi öldürürüz, onlar yerine iki koyarlar. Onları ancak bir arada durarak yenebiliriz. İşçi işçinin kardeşidir.”

Filmde, çekildiği dönemde yaşanan bataklık sahici ve yalın bir dille anlatılır. Final ise umutsuzluğu değil umudu çoğaltır. Bataklığın üzerindeki güneş birlikle güç kazanır ve bataklığı kurutur. Bu güneş de işçi sınıfının örgütlülüğüdür. Yükselen işçi mücadelesiyle umutlar yeşerir, kapitalizmin bataklığını kurutur.

Filmde de Gümüşhanelinin etrafında birleşen ve örgütlenen sınıf mücadeleyi kazanır. Gümüşhanelinin “Git işe biraz da bizden yana çalış” dediği Zehra da saflara katılır. Grev pankartları asılır, çadırlar kurulur, sloganlar atılır, halaylar çekilir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa