Bu politikalar sürdükçe 'kızgın demiri soğutmak' mümkün mü?
Fotoğraf: Envato
Cumhurbaşkanı Erdoğan, önceki gün Memur-Sen Genel Merkezinde "Dönem kızgın demiri soğutma, kucaklaşma, birlik ve beraberliğimizi yeniden perçinleme dönemidir... Türkiye ittifakı dönemidir" dedi.
Bu sözler liberallerde ve AKP’den hâlâ demokratik kimi adımlar bekleyen çevrelerde coşkuyla karşılandı!
Bu çevrelere göre, 2015’te yapılan 7 Haziran seçiminden beri, Erdoğan-Bahçeli ittifakının, muhalefeti “Ülke bekasının tehdidi”nden “Teröristlerle iş birliği içinde olmaya”, “dörtlü çete”den, “vatan hainliği”ne...kadar akla gelen her şeyle suçlaması “seçimin gereği”, bu nedenle de “normal sayılması gereken” bir tutummuş!
Anlaşılan o ki şimdi, önümüzdeki 4.5 yıl, seçim olmayacağı nedeniyle “normalleşme” dönemi olarak görülüyor.
Erdoğan, “Kızgın demiri soğutma” çağrısı yaptığı Memur-Sen’deki konuşmasında “Demiri soğutacak” değil, ama demiri daha da kızdıracak yeni bir malzeme attı. Vaktiyle zorla Memur-Sen’e geçirilmiş kamu emekçilerinin, ayrılma ve başka sendikalara geçme eğiliminin önünü kesmek için Memur-Sen’in arkasında kendisinin olduğunu ilan etti. Doğrudan müdahalesini sendikalar arasındaki rekabete kadar uzattı.
‘DEMİRİ KIZDIRAN OCAK'TA HANGİ ‘YANICI MALZEMELER’ VAR?
Elbette ki “Demiri kızdıran” sadece muhalefete yönelik sözler, suçlamalar değildi. Tersine, bu sözler uygulanan politikaların siyaset alanına yansımasıydı ve bu politikalar değişmedikçe de “Demirin soğutulması” bir yana daha da “kızacağı”nı söylemek gerçeği ifade etmek olur.
Çünkü öncesini bir yana bıraksak bile; “Demirin kızması”nı sağlayan ateşi harlayan “yakıt malzemesi”, hâlâ öylece yanmaktadır.
Bu unsurları;
“Çözüm süreci masası”nın tekmelenerek yıkılması,Terörle Mücadele Yasası’nda yapılan değişikliklerle, kişisel ve toplumsal özgürlüklerin kısıtlanması, iktidara yapılan her muhalefeti “terörle iş birliği” olarak gösterecek bir muhteva kazandırılması,HDP’li binlerce siyasetçinin cezaevine atılması, Türkiye’nin üçüncü büyük partisi olan HDP’nin eş başkanları ve milletvekillerinin de tutuklanarak legal siyaset alanı dışına itilmesi için girişimler yapılması,Türkiye’nin bir “gazeteci hapishanesi”ne döndürülmesi, halen 150 dolayında gazetecinin cezaevinde olması,Sınırın içi ve ötesine yapılan askeri operasyonlar, Türkiye’yi Ortadoğu bataklığının içine çeken dış politikalar,İşsizlik, yoksulluk, geçim sıkıntısını ve başlıca nedeni olan ekonomik politikaların uygulanmasıyla halkın boğazının sıkılması,Grevlerin yasaklanması, devletin bütün imkanlarıyla patronların safında yer alarak, bütçenin, İşsizlik Fonu’nun tüm kamu kaynaklarının sermayenin yağmasına açılması, sınıfın kazanılmış haklarının tasfiyesi ve krizin yükünün işçi sınıfı ve halka yıkılması için yapılan girişimler, “Tek parti tek adam rejimi”nin inşası girişimleri ve bu amaçla demokratik kazanımlarının tasfiye edilmesi, seçimlere ve sonuçlarına müdahale edilmesi, yasama ve yargı yetkilerinin de tek adamda toplanması için yapılan düzenlemeler ve fiili girişimler... biçiminde sıralayabiliriz.
Bu politikalar devam ediyorsa, “Demirin soğutulması” da olanaklı değildir. Tersine “Demir kızmaya” devam edecektir!
KHK’Lİ SEÇİLMİŞLER VE CEZAEVLERİNDEKİ AÇLIK GREVLERİ
Nitekim önceki gün yapılan, seçim sonrasının ilk Hükümet toplantısı devam ederken, Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın açıklamaları da “Demiri kızdıran politikalara devam edileceğini” göstermektedir. Buradaki tek fark, bugün halkın, bu politikaların hayata geçirilmesi için Erdoğan ve hükümetinin arkasında “Türkiye İttifakı” olarak birleşmesinin istenmesidir.
“Demiri kızdıran” iç politika merkezli malzemelerden iki unsur ise, bugün sıcak gündemin en önemli sorunu olarak karşımızdadır:
Bunlardan birincisi; seçildikleri halde mazbataları verilmeyen KHK’li belediye başkanlarıyla ilgilidir. YSK’nin oluruyla seçime giren HDP’li belediye başkanlarına, seçildikten sonra “Siz KHK’yle kamudan ihraç edilmişsiniz. Öyleyse belediye başkanlığı yapamazsınız” denmesidir. Dahası yüzde 70-80’le seçimi kazanan başkanlara mazbataları verilmezken, o mazbatanın yüzde 20-25 oy alan AKP’li rakiplerine verilmesi ikinci bir haksızlık, hukuksuzluk olmuştur. Elbette ki bunu halk vicdanı kabul etmeyecektir ve yetkiyi elinde bulunduranların tutumlarında ısrar etmesi, “Demiri kızdıran ateşi” harlayacaktır!“Demiri kızdıran” ikinci güncel “yakıt” ise, “Öcalan üstündeki tecridin kaldırılması için HDP Milletvekili Leyla Güven ve cezaevlerindeki yüzlerce tutuklunun açlık grevidir. Gelinen aşama ise, “Hayati tehlike var” aşamasını bile çoktan aşmıştır. Ancak yetkililer, böyle bir olay yokmuş gibi davranarak; tutukluların ve Güven’in açlık grevini bırakmasını beklemektedir!
Önceki gün onlarca insan hakkı savunucusu, demokratik örgüt, vakıf ve siyasi parti yetkilileri açlık grevleri ve talepleriyle ilgili bir çağrı yaptı.
Ve elbette bu sorunlar böyle sürdükçe, sadece suçlayarak, eleştirerek “kızgın demiri” soğutamazsınız. Çünkü, açlık grevleri, “Kalorisi yüksek ve hızlı yanan bir yakıt”tır. Açlık grevleri uzadıkça da kamuoyu vicdanındaki kanama büyümektedir!
Yetkililerin, tutukluların taleplerini dikkate alarak, eyleme son verilmesi için bir an önce harekete geçmeleri; sadece siyasi değil bugün artık insani ve vicdani bir sorumluluktur da!
- İktidar kayyımı muhalefeti ezmenin koçbaşına dönüştürüyor 06 Kasım 2024 04:58
- Tek gerçekçi seçenek yığınların siyasete doğrudan müdahale ettiği bir mücadeledir! 03 Kasım 2024 04:47
- İnsanca yaşayacakları bir asgari ücret için işçiler kendi ölçütlerini koymalı! 31 Ekim 2024 07:58
- Sermaye tüm güçlerini emekçilere karşı seferber ederken sendikalar ne yapıyor? 27 Ekim 2024 04:45
- Erdoğan-Bahçeli ittifakı: Büyük iddialar küçük hesaplarla nereye kadar? 24 Ekim 2024 12:49
- Emek mücadelesi için son derece önemli bir dönemin eşiğinde! 21 Ekim 2024 05:04
- ‘Kürt sorununun çözümü’ konusunda demokrasi güçlerinin inisiyatif alma zamanı! 17 Ekim 2024 05:14
- İktidarın ‘iç cepheyi güçlendirme’ stratejisi muhalefeti etkisizleştirmekten geçiyor 12 Ekim 2024 05:03
- 10 Ekim Katliamı davası bölgede barış mücadelesinin alanı olarak da önemli 09 Ekim 2024 04:57
- 'İç cepheyi güçlendirelim' çağrısı, muhalefet ve emek güçlerine arkamızda hizalanın çağrısıdır! 06 Ekim 2024 04:41
- İktidar neden yapamayacağı bir anayasayı gündem yapmak için bu kadar uğraşıyor? 03 Ekim 2024 04:55
- TBMM açılırken!.. Sermaye ve emek güçlerinin cepheden karşı karşıya geleceği bir dönem 30 Eylül 2024 04:50