Anton Çehov'dan bir öykü
Anton Çehov'un 1898'de Osip Braz tarafından çizilen portresi.
“1904 te ölen öykü ve oyun yazarı Anton Çehov’un, 1885 yılında yazdığı üç öykü, ölümünden yetmiş yıl sonra bulundu... ‘Cüzdan’ adıyla çevirdiğim bu üç öyküden birini sizlerle paylaşmak istedim...
Hem de bu büyük ve soylu yazarın ölümünün 115. yılında...”
****
CÜZDAN
Smirnov, Popov ve Balabaikin adındaki üç kafadar tiyatro oyuncusu; bir sabah kentin demiryoluna koşut yolda yürürlerken, şişkince bir cüzdan buldular. Hemen açıp içine baktıklarında hem çok şaşırdılar, hem de çok sevindiler. Cüzdanda yirmi banknot, üçbin rublelik bir çek, ayrıca çok değerli banka kağıtları vardı. “Ne şans be!” diye bir çığlık attılar! Sonra da hemen oracığa çönüp bu beklenmedik buluntunun tetiklediği tatlı düşlere dalıp gittiler...
- Acaba her birimize ne kadar düşüyor? diye sordu Smirnov ve hemen cüzdanın içindekileri saymaya başladı. Aman Tanrım! Adam başına beşbin dörtyüz kırkbeş ruble düşüyor! Yahu arkadaşlar, adamın çıldırası geliyor. Bunca çok para olur mu?!...
- Sevgili dostlarım, diye başladı Balabaikin, ben kendimi değil de sizleri düşünerek çok seviniyorum. Çünkü bundan böyle ikiniz de artık ne açlık çekeceksiniz, ne de baldırı çıplaklık!... Bana gelince, ben daha çok sanatım adına seviniyorum. İlk işim hemen Moskova’ya gidip doğruca Ayant mağazasına dalmak olacak! “Haydi bakalım, diyeceğim ordaki satıcılara, hemen bana bir gardrop düzün!” Bundan böyle de tiyatro sahnelerinde köylü tiplemelerini değil, kadınsı erkek ve züppe rollerini oynayacağım. Biri silindir öteki içten yaylı olmak üzere iki şapka alacağım. Ayrıca züppe tiplemeleri için de son model gri bir silindir şapkam olacak!...
Genç oyuncu Popov araya girdi:
- Kusura bakmayın arkadaşlar, dedi, bu olayı kutlamak için ilkin birşeyler atıştıralım, diyorum! Tam üç gündür kuru ekmeğe talim ediyoruz... Şimdi şöyle damağımıza uygun bir yemek falan.... Ha, ne dersiniz?
- Vallahi fena olmaz yeğenim! dedi Smirnov. Elimizde desteyle mangır var, ama karnımız gurulduyor. Haydi sevgili Popov, üçümüzün en delikanlısı, ayağı en tez olanı sensin! Cüzdandan biraz bozuk para al, az ötedeki köye doğru hemen fırla! Şu karşıdaki tümseğin arkasında beyaz tül gibi bir görüntü var ya, işte o köyün kilisesi oluyor. Burdan oraya en fazla beş-altı kilometre çeker. O köyde ne ararsan bulursun... Bize yarım kilo sucuk, iki ekmek, soslanmış balık alırsın... Seni burda bekleyelim, tamam mı koçum?... Haydi bakalım, fırla!...
Popov birkaç ruble aldı cüzdandan. Üstünü başını düzeltti. Tam yola koyulacakken hemen Smirnov yaşlı gözlerle üç kez sarılıp sarılıp öptü onu. Dualar etti; “dostum, meleğim, canım” gibi çok tatlı sözlerle üstüste sıvazladı sırtını. Balabain de araya girip Popov’la uzun uzun kucaklaştı. En yakın dostu olduğunu ve bu dostluğun yaşam boyu süreceğini söyledi birkaç kez. İşte bu türden birçok duygusal gösteriden sonra sonra Popov, kendini kurtarıp sağını solunu görebildi. Sonra da ta ötelerde koyu bir tül örtü gibi gördüğü köye doğru adımlarını sıklaştırdı. Bir yandan da; “Ne şans be!” diye söylenmeye başladı. “Ceplerimiz tamtakır boşken, birdenbire bir yığın mangır içine düştük! Azbuz bir servet de değil hani!... Ben en iyisi kendi kentim Kostroma’ya kapağı atayım. Orada bir oyuncu kümesi oluştururum. Bir de tiyatro binası yaptırırım... Ama benim payıma düşen beşbin rubleyle olmaz ki bu iş! Bu parayla şöyle düzgün bir hangar bile yapılmaz!... Ama cüzdandaki paranın hepsi benim olursa iş değişir. Gelip görenin parmak ısıracağı bir tiyatro binası dikerim o zaman... İşin doğrusunu söylemek gerekirse, Smirnov’un da, Balabaikin’in de eti-budu ne Allah aşkına? Kaç paralık oyuncu ki onlar! İkisi de yeteneksiz, hantal, hani giyinip kuşanmış kuklalardan bir ayrımları yok! İkisi de kütük gibi adam! Oyuncu bozuntuları... Zaten onlar bölüşecekleri mangırları har vurup harman savuracaklar. Orda burda yiyip içecekler! Oysaki ben o parayla ülkeme yararlı olacak ne büyük işler çevirirdim! Verdiğim hizmetler beni ölümsüzleştirirdi!... Evet, kararımı verdim. Şimdi kısa yoldan şöyle yapacağım: Alacağım yiyecek içeceklerin içine zehir koyacağım! Onları yiyip içtiklerinde zıbarıp gidecekler, ama ben Kostroma’da büyük bir tiyatro binası yaptıracağım. Bütün Rusya’da bir benzeri olmayacak! Büyük bir adam söylemişti.. Sanırım Mac-Mohan’dı: ‘Varılan sonuç, izlenen yolu haklı çıkarmalı’ gibi bir şeydi... Evet, Mac-Mohan gerçekten büyük bir adam!...”
Popov, böyle böyle düşüncelerle köye doğru yol alırken, onu bekleyen yol arkadaşları Smirnov’la Balabaikin de bir köşeye oturmuşlar, aralarında söyleşiyorlardı.
- Yahu, biliyor musun, şu dostumuz genç Popov çok tatlı bir çocuk, diye yaşlı gözlerle konuşmaya başladı Smirnov. Çok seviyorum keratayı; sanatçı yeteneklerine de büyük bir hayranlık duyuyorum. Çok değerli bir yeri var içimde. Ama... Anlıyor musun beni dostum, bu para bu çocuğu zıvanadan çıkaracak!... Orda burda yiyip içecek, har vurup harman savuracak mangırları. Yada bir işe yatırım yapayım derken elindekinden de olacak! Çünkü çok genç: Canım kardeşim, anlıyorsun beni, bu yaşta bu kadar para onun başına iş açar...
- Doğru söylüyorsun, diye doğruladı arkadaşını Balabaikin ve hemen birbirleriyle sarmaştılar. Bu çocuk bunca paranın içinden nasıl çıkabilir, hangi işin üstesinden gelebilir ki? Ama ikimiz için durum başka. Bizler çoluk çocuğa karışmışız, feleğin kaç çemberinden geçmişiz!.. Kısacası aklı başında adamlarız... O yüzden durum bizim için değişik. Biz bir rublenin bile hesabını kitabını yapar, onu değerlendiririz. (Balabaikin bir süre sustu. Sonra yeniden konuşmaya başladı.) Dostum biliyor musun, yeterince konuştuk. Artık duygusallığı bırakıp kısaca düşüncemi söyleyim: Onu öldürelim, diyorum, ne dersin?... O zaman her birimize sekiz bin papel gibi birşey düşecek! Moskova’da, arkadaşınız nerde diye soran olursa, trenin altında kaldı, der geçeriz... Ama biliyor musun, bu keratayı çok da seviyorum! Bayılıyorum onun arkadaşlığına! Ne var ki sanatımız sözkonusu olunca da haliyle akan sular duruyor. Sanat! sanat!.. Gerisi faso fiso!
- Ne dedin, ne dedin? diye irkilip kendine gelmeye çalıştı Smirnov. Sonra da:
- Evet, çok kibar, çok dürüst bir çocuk... diye konuşmaya başladı. Ama öte yandan da açıkça söyleyim, katırın teki bu çocuk, yontulmamış bir kütük! Dalavereci, kaytarıcı!... Ne bileyim, dolandırıcının teki! Gerçekten de biz onu öldürürsek o bize teşekkür edecek! Şunu da söyleyim, ona olan dostluğumuzu kanıtlamak için Moskava’daki gazetelere gösterişli ve dokunaklı bir sürü “ölüm duyuruları” veririz... Arkadaşlık da bunu gerektirir zaten...
İki kafadar böyle böyle konuşup anlaştılar. Bir süre sonra Popov, elinde yiyecek içecek paketleriyle döndü. Smirnov’la Balabaikin onu hemen yaşlı gözlerle kucaklayıp kucaklayıp öpmeye başladılar. Teşekkür üstüne teşekkür ettiler. Sonra da ona büyük, benzersiz bir sanatçı olduğu konusunda uzun uzun övgüler yağdırdılar. Ardından birdenbire üstüne çullanıp onu boğdular. Bu olayın izlerini örtbas etmek için de Popov’un ölüsünü rayların üzerine attılar... Paraları bölüştükten sonra oturup yiyecek paketlerini açtılar. İkisi de bu cinayetin açığa çıkmayıp cezasız kalacağından emin olarak paketteki yiyecekleri atıştırmaya, karşılıklı birbirlerini övücü sözler söylemeye başladılar. Ama erdem her zaman üstün gelir, suç da karşılıksız kalmazdı. Popov’un içki şişesine koyduğu zehir çok etkiliydi. Daha midelerine indirdikleri ilk yudumun sonunda, ikisi de kıvrılıp cansız yere serildiler!...
Bir saat kadar sonra da kargalar, cesetlerin üstünde alçalıp yükselerekten habire dönmeye başladılar...
Çıkarılacak derse gelince: Ne zaman ki bir tiyatro oyuncusu; ağlaya sızlaya arkadaşlarının iyiliğinden, onlara duyduğu dostluktan ve de karşılıklı “dayanışma”dan sözediyor ve de onları üst üste kucaklayıp öpüyorsa, sakın bu yaptıklarına inanmaya kalkmayın...
** Mitolojiyle ilgilenen okurlarımıza aşağıdaki kitapları öneriyoruz:
- AKDENİZLİ TANRILAR (Yaşar ATAN– . Baskı)
- AKDENİZ MİTOLOGYASINDN EFSANELER (Yaşar ATAN)
- İNSAN VE TRAGEDYA (ANDRE BONNARD (Çev. Yaşar ATAN) – 2. Baskı
- Çocuğun kalemi 07 Nisan 2024 03:56
- Gagasındaki bir şiirle 31 Mart 2024 04:00
- Çeker gider yıldızlar 21 Ocak 2024 05:30
- Macar Ozan Illyes’ten bir şiir 29 Ekim 2023 03:08
- Bülbülün olsun şiir 03 Eylül 2023 03:30
- Adonis tıklatır camları 09 Temmuz 2023 03:34
- Kuşlar ve Mozart 21 Mayıs 2023 04:00
- Boyadığımız gökyüzü 12 Mart 2023 03:40
- Bunca güzel olmazdı 15 Ocak 2023 03:04
- Her sabah boyar dünyamızı 27 Kasım 2022 03:21
- Köpek ve hırsız 09 Ekim 2022 03:30
- Kurt ve turna 07 Ağustos 2022 02:55