Müzelerimiz - 5
“Türkiye’de Müze Nasıl Olmalı?” adlı çalıştayın gerçekleştirilmesi sanıyorum tüm katılanları mutlu etti. Herkes yıllar boyunca edindiği deneyimleri, sözü uzatmadan dinleyicilerle paylaştı. Katılamayanlar da düşündükleri gibi, Batıdan öğrendiğimiz eski müzeciliği konuşmak değildi amacımız. Bunu da sonradan yayınlayacağımız tutanaklarla çok iyi anlayacaklar. Onların da katkı koyacaklarından hiç kuşku duymuyorum. Müzelerimizin yalnızca yabancılarca gezilmesinden bu işte bir yanlışlık olduğunun çoktan anlaşılması gerekiyordu. Her şey yerinde güzel, doğru, anlamlı…
Konuşmacılardan kimi tümceciklerle aktaracaklarım da bunu size de düşündürecek umudundayım:
Sabahattin Türkoğlu’nun dediği gibi önce yörenin, coğrafyanın, geçmişin içindeki, bağlamını belirterek yapılacak bu iş. Halk Bilimi, sürekliliği atlanmadan ele alınacak her şey. Herkesten önce yörenin, insanımızın kimliğine yapılan katkıların altı çizilecek. Kendi insanımızın doğru, inandırıcı bilgilendirilmesi öncelenecek.
Mehmet Özdoğan’ın belirttiği gibi her şey arkeoloji ile sınırlanmayacak… Özgün yapılar sökülüp, parçalanılıp başka yerlere götürülmeyecek.
Her sürez söylediğim gibi, dünü bu güne bağlayarak değerlendireceğiz her şeyi. Belki böyle bir oluşuma, girişime, yapıya yeni bir ad bulacağız... Belki de yalnızca “müze” bile olmayacak adı…
Jeolojiden, taş döneminden başlayarak ortaya konulacak her şey.
Yediden yetmişe insanımızı sıkmadan bilgilendireceğiz.
Müjgan Şerefhanoğlu Sözen, her şey ışıklandırılarak, aydınlatılarak görülebilir derken hem düpedüz bir gerçeği söylüyordu, hem de aydınlanmanın önemine değinmiş oluyordu. Aydınlanmak çağdaş olmak değil miydi?
Zeynep Eres Özdoğan, sıkmadan, kültür varlıklarımızın topluma sunulmasının önemini vurguluyordu. Halet Çambel’imizi sevgiyle anarak, ondan ne çok şey öğrendiğimizin altını çiziyordu. Halk ile birlikte yapılacak etkinliklerin önemine değiniyordu… Böyle bir girişimin yörede dernek, vakıf gibi yan kuruluşlar ile desteklenmesinin kaçınılmazlığının altını çiziyordu,
Nevzat Sayın, bu türlü kuruluşların, girişimlerin gerçekte bir “vasiyet” olduğunu, bellek oluşturacaklarına değindi. “Mavi Yolculuk” kavramı konusuna yeniden kafa yormanın gereğine dokundu.
Bütün gün süren böyle bir çalışmanın, bizim ön gördüklerimizi desteklediğini saptamak da benim için ayrı bir mutluluktu.
Evrensel'i Takip Et