Suriye'de yeni manevra arayışları ve kaçınılmaz son!
Fotoğraf: Envato
Trump ve Erdoğan’ın 29 Nisan’daki telefon görüşmesi sonrasında yapılan açıklamalar S-400 ve Fırat’ın doğusunda ‘güvenli bölge’ konusunda pazarlıkların devam ettiğini gösterirken bu kez Tel Rıfat’ta çıkan çatışmada bir yüzbaşının yaşamını yitirdiği ve yine İdlib’de Suriye rejiminin Türkiye’nin gözlem noktasını vurduğu haberleri geldi.
Bu gelişmeler İstanbul seçimlerinin iptali için YSK’ye baskı yapan Erdoğan iktidarının Suriye’deki durumuna ve yeni manevra arayışlarına daha yakından bakmayı gerektiriyor.
Önce bir tespitle başlayalım: ABD ve Rusya, Suriye’de siyasi bir çözüm konusunda anlaşmış görünseler de bu çözümün içeriği konusunda anlaşmış değiller. Dolayısıyla Suriye’deki her yeni manevra ya da girişim, önünde sonunda bu iki gücün kendi pozisyonlarını güçlendirme hesaplarına bağlanıyor.
Hatırlanırsa son çatışmanın yaşandığı Tel Rıfat’ta daha önce Türk ve Rus askerlerinin ortak devriye faaliyeti gerçekleştirdiği haberleri gelmişti. Tel Rıfat, Afrin ve Halep arasında bir bölge. Afrin’in Türkiye ve ÖSO militanları tarafından ele geçirilmesinden sonra Kürt güçleri ve on binlerce sivilin bu bölgeye çekildiği biliniyor. Bölgede Kürt güçlerinin yanı sıra Suriye ve Rus askerlerinin bulunması, Türkiye ve desteklediği cihatçı güçlerin bugüne kadar buraya yönelik olası operasyonunu engelledi.
Tel Rıfat’ta çatışma ve ardından ÖSO’nun operasyon başlatarak 3 köyü ele geçirdiği haberleri ve sonrasındaki gelişmeler, zor günler geçiren Erdoğan iktidarının çok ihtiyaç duyduğu Suriye’de küçük de olsa yeni bir ‘zafer’ için bir manevra arayışı içinde olduğunu gösteriyor. Zaten daha önce Türk askeri ile ‘ortak devriye’ yapan Rusya, bu konuda pazarlıklara kapalı olmadığını ortaya koyuyor.
Rusya’nın hesabını tahmin etmek zor değil.
Rusya, öncelikle Türkiye ile anlaşma konu ve noktaları arttıkça, Türkiye’nin ABD ile uzlaşmasının; ABD’nin Türkiye’yi İran’ı kuşatma stratejisi için kendi politikalarına yedeklemesinin daha çok zorlaşacağını düşünüyor. Çünkü bugün Türkiye ve desteklediği grupların (ÖSO) Fırat Kalkanı’ndan Afrin’e ele geçirmiş oldukları bölgeleri Rus ‘olur’una borçlu oldukları ve Rusya ile karşı karşıya gelmeleri halinde buraları ellerinde tutmalarının mümkün olmayacağı açık.
Rusya’nın Tel Rıfat konusunda pazarlığa açık olmasını düşündüren diğer gelişme ise, Rus yetkililerin artık İdlib’de askeri operasyon dışında bir çözüm yolunun olmadığı yönünde yaptıkları açıklamalar. Haliyle Rusya’nın, Suriye ordusunun Türkiye’nin gözlem noktasını vurarak artık sabrının kalmadığını gösterdiği İdlib’te operasyon için Türkiye’yi razı ve belki de ortak etmek için Tel Rıfat kartını oynaması şaşırtıcı olmaz.
Burada Rusya’nın önündeki en büyük sorun, Suriye rejimi ve İran’ın (İran destekli milis güçlerin) bu pazarlığa karşı olmaları. Çünkü Tel Rıfat pazarlığı, cihatçı çeteleri Halep için yeniden bir tehdit haline getirebilir. Ancak başta da belirttiğimiz gibi nihayetinde bu cephede kartların nasıl oynayacağına dair nihai kararı Rusya verecek.
ABD cephesine gelince…
29 Nisan’da Trump ve Erdoğan arasında yapılan görüşmeden sonra ABD cephesinden yapılan açıklamada şu ifade dikkat çekiyordu: “Suriye’nin kuzeyine ilişkin güvenlik endişelerine yönelik müzakerelerde sağlanan ilerleme…”
Barzani’ye yakınlığı ile bilinen Kürt haber sitesi Basnews, geçtiğimiz günlerde Fırat’ın doğusunda ‘güvenli bölge’ konusunda yapılan pazarlıklarla ilgili, Amerika’nın Suriye Özel temsilcisi Jeffrey’in, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Komutanı Mazlum Kobani’ye oluşturulacak ‘güvenli bölge’ye bir miktar Türk askerinin dahil edilmesi önerisini götürdüğü ama Mazlum Kobani’nin bu talebi ancak Türkiye’nin Afrin’den çekilmesi halinde değerlendirebilecekleri yanıtını verdiği iddiasını gündeme getirdi. Bu konuda bir diğer iddia da Türkiye destekli Suriye Aşiretler ve Kabileler Meclisinin sözcüsü el-Esad’dan gelen ve ABD ile Türkiye’nin uzun pazarlıklar sonunda SDG’nin sınırdan içeriye doğru 32 kilometre çekilip 800 kilometrelik sınır boyunca ABD ve Türkiye askerlerinin ortak devriye gezmeleri konusunda anlaştıkları iddiası.
ABD’nin hem Suriye Kürtlerini ve hem de Türkiye’yi kendi planına dahil etmek için ‘güvenli bölge’ konusunda Türkiye’ye taviz vermeye hazır olduğu açık. Ancak burada da ABD’nin en büyük açmazı, Kürtlerin kendi egemenlik alanlarını Türkiye ile paylaşmayı öylece kabul etmeyeceklerini ilan etmiş olmaları. Bu bakımdan ‘güvenli bölge’ için SDG Komutanı Mazlum Kobani’nin Türkiye’nin Afrin’den çekilmesi ön koşulunu gündeme getirmesi dikkat çekici. Çünkü ABD’nin Türkiye ile Suriye Kürtlerine rağmen pazarlık yapması, Suriye Kürtlerini de Rusya ve Suriye rejimi ile pazarlıklara yöneltiyor. Daha önce yapılan açıklamalardan SDG’nin kendilerini devre dışı bırakacak girişimler karşısında sınır bölgelerini rejim güçlerine teslim edebileceği ve Rusya’nın da ABD’nin ‘güvenli bölge’ planını boşa düşürmek için bunu istediği biliniyor.
Bu noktada sorulması gereken soru şu: İki emperyalist gücün hesaplarına bağlanmış küçük manevralar peşinde koşmak Türkiye’ye ne kazandırıyor?
Erdoğan iktidarı, belki bu sayede Suriye politikasının kaçınılmaz sonuyla, Suriye rejimi ve Kürt gerçeğiyle yüzleşmeyi geciktirebiliyor. Fakat iktidarın ‘beka’ diyerek kendi ömrünü uzatmak için yaptığı ama sonu/sonucu değiştirmeyecek bu manevraların her geçen gün maliyeti artan faturasını ise, gelecekleri S-400 ve F-35’lere, emperyalistlerle yapılan pazarlıklara kurban edilen bu ülkenin halkları ödüyor.
- Kürtler arası ‘birlik’ arayışı ve Türkiye’nin müdahalesi 28 Ocak 2025 06:50
- Öcalan’ın mesajı ve Kırmızı Kitap 24 Ocak 2025 14:40
- Trump’ın kabinesindeki ‘dostlar’ ve ABD’nin Ortadoğu politikası 21 Ocak 2025 13:41
- Mesele sadece Erdoğan'ın adaylığı mı? 17 Ocak 2025 05:25
- Adsız süreç, çözümsüz barış! 14 Ocak 2025 05:00
- Trump, Erdoğan’ı niye övüyor? 10 Ocak 2025 04:40
- Türkiye-İsrail rekabeti ve Kürt sorunu 07 Ocak 2025 05:30
- Suriye’deki gelişmeler ve kapısı aralanan yeni ‘süreç’ 03 Ocak 2025 07:30
- Öcalan'ın mesajı ve yeni sürecin işaretleri 30 Aralık 2024 12:47
- HTŞ yönetimi ve Suriye'nin etnik-dinsel fay hattı 27 Aralık 2024 06:20
- Suriye ve yeni Osmanlıcılık 24 Aralık 2024 05:00
- Düğüm yine Kobanê'de çözülecek! 20 Aralık 2024 05:30