İktidar, 31 Mart yerel seçimleri öncesinde giderek derinleşen ekonomik krize rağmen bütçe kaynaklarının önemli bir bölümünü yerel seçimler için kullanmıştı. Yerel seçimleri kazanmak için bütün bakanlıkları ve devlet kurumlarını seferber etmelerine, sermayenin ve medyanın tam desteğini almalarına rağmen sandıktan istedikleri sonucu çıkaramadılar.

İktidar partisi bugüne kadar her seçim döneminde kimi zaman korkutarak ya da tehdit ederek, kimi zaman da açık açık yalan söyleyerek, gerçekleri çarpıtarak sonuç almaya çalışmıştı. 31 Mart yerel seçimleri daha önce başarılı bir şekilde işleyen bu mekanizmanın, ağır ekonomik kriz koşullarının da etkisiyle ters tepmesi ve milli gelirin üçte ikisinin üretildiği büyükşehirlerin, özellikle İstanbul’un, kaybedilmesi iktidar cephesinin bütün planlarını ve dengesini altüst etti. 

 Yüksek Seçim Kurulunun (YSK) Anayasa ve seçim kanunu başta olmak üzere, geçmiş karar ve içtihatlarına aykırı bir şekilde İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanlığı seçiminin yenilenmesi kararı alması, seçmen iradesinin iktidar ve YSK eliyle gasbedilmesi anlamına gelirken, bugüne kadar ‘tek adam yönetimi’ konusunda ileri sürülen bütün eleştirilerin ne kadar doğru ve haklı olduğunu gösteriyor.

İstanbul’da 31 Mart seçimlerinde kullanılan oylarla ilgili ortada hiçbir somut delil olmamasına rağmen, tamamen YSK’nin sorumluluğunda olan sandık kurullarının oluşturulmasıyla ilgili bir gerekçeyle ‘yeniden seçim’ kararı alındı. YSK’nin usulsüz oluşturulduğunu iddia ettiği sandık kurullarının gözetiminde yapılan seçimlerde sandığa atılan tek zarf içindeki üç oyu kabul edip sadece İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerini iptal etmesi, kararın kendilerine iletilen siyasi talimat doğrultusunda alındığının en somut kanıtı.

17 yıllık AKP iktidarına baktığımız zaman, hak gasbı konusunda sicilinin oldukça kabarık olduğunu söylemek mümkün. Bugüne kadar örneğin işçi ve emekçiler açısından baktığımızda, iktidar eliyle sayısız hukuksuzluğa ve hak gasbına imza atıldı. Emekçilerin kazanılmış haklarını birer birer elinden alıp, emek mücadelesini baskı, tehdit ve zor yoluyla engellemeye çalışırken, hiçbir yasa ya da hukuk kuralını tanımadılar. Emekçilerin haklarını gasbederken hukuk tanımaz bir tutum sergileyenler, bugün çok daha ileri giderek yıllarca propagandasını yaptıkları seçmen iradesini göz göre göre gasbettiler.

İktidar bugüne kadar çözmek iddiasıyla hareket ettiği ne kadar sorun varsa, attığı her adımda sorunları çözmek bir yana, daha da derinleştirdi. Kendilerine her koşulda biat edenler dışında, başta emekçiler olmak üzere toplumun önemli bir bölümünün seslerini duymadılar, taleplerini görmezden geldiler. Son olarak YSK aracılığıyla milyonlarca seçmenin iradesini yok sayarak, ülkeyi hem ekonomik, hem de siyasal açıdan adeta uçurumun kenarına getirdiler.

AKP ve Erdoğan, son YSK hamlesiyle yıllardır dillerinden düşürmedikleri ‘serbest seçim’, ‘sandık güvenliği’ ve ‘seçmen iradesi’ gibi en temel ilkeleri bile ayaklar altına aldılar. ‘Yeniden seçim’ kararının Türkiye’nin karşı karşıya olduğu ekonomik, toplumsal ve siyasal sorunları daha da ağırlaştırması, ekonomi başta olmak üzere hemen her alanda yaşanan çözümsüzlük ve istikrarsızlık sürecini derinleştirmesi kaçınılmaz görünüyor.

31 Mart seçimleri öncesinde ‘İstanbul’u kaybedersek, Türkiye’yi kaybederiz’ diyen Erdoğan’ın, İstanbul’u kazanabilmek için bütün ülkeyi feda etmekte en küçük bir sakınca görmediği anlaşılıyor. İktidarın baskı ve tehditle ‘Seçimin yenilenmesi’ kararı aldırması ülkeyi çok daha ağır bir ekonomik ve siyasal krizin içine sürüklerken, bütün bunların bedelini seçim sonrasında tüm ülkeye ve milyonlarca emekçiye ödetmek için en küçük bir tereddüt yaşamayacaklar.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

101 milyarlık gasp

101 milyarlık gasp

Enflasyonla mücadele adı altında uygulanan Erdoğan-Şimşek programı, enflasyonu düşürmüyor ama ücret ve maaşları acımasızca ezmeye devam ediyor. DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı. “Enflasyonun nedeni ücret zamları” yalanının foyası da açığa çıktı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı.

Evrensel'i Takip Et