Böylesi hiç görülmedi, işsizlik 5 milyona yol alıyor! Bütün krizlerden beter!
Fotoğraf: Envato
"En kötüsü geride kaldı."
"Ekonomi dengelendi."
"Tünelin ucundaki ışık göründü."
Bakan Berat Albayrak bunları dedikçe işsizlik arttı, enflasyon yüksek kaldı, şirket iflasları çoğaldı.
"Vurduk yumruğu düşürdük kuru" dedi ardından kurlar arttı.
Hafta başında yine ekran başına çıktı ve dedi ki...
"Tünelin ucundaki ışık büyüdü".
Ve yine aynısı oldu.
TÜİK şubat ayı işsizlik verilerini açıkladı, kap kara bir tablo serildi önümüze:
* İşsiz sayısı bir yılda 1 milyon 376 bin kişi arttı.
* İşsiz sayısı 4 milyon 730 bin kişi oldu. Bu resmi rakam. Gerçek işsiz sayısı çok daha fazla.
* Geçen yılın aynı dönemine göre işsiz sayısı yüzde 41 arttı!
Yaşadıklarımız da...
Açıklanan veriler de...
Bakanı yalanlamaya devam ediyor maalesef.
2001 VE 2009 KRİZLERİNİ SOLLADI
İşsizliğin önümüzdeki aylarda daha da artacağını gösteren ipuçları mevcut. Buna rağmen belirtelim ki, şu anki veriler bile geçmiş kriz dönemlerini solladı.
2001 krizinde işsizlik yüzde 13’ün altında kalmıştı. Şimdi yüzde 14,7.
2008 küresel krizin Türkiye’ye uğradığı 2009 kriz döneminde ise... Sadece bir kez, şubat 2009’da, yüzde 14,8’i görmüştü işsizlik oranı. Ve bu bir Türkiye rekoruydu.
Rekorun kırıldığı şubat 2009’da işsiz sayısı 3 milyon 330 bin kişiydi.
Şubat 2019’da işsiz sayısı 4 milyon 730 bin kişiye çıktı.
Dahası var!
Genç işsizlik patladı!
Genç işsizlik oranı rekorunu şubat 2009’da yüzde 25,4 ile kırmıştı.
Açıklanan şubat 2019 işsizlik verilerine göre ise... Genç işsizlik oranı yüzde 26,1 seviyesinde.
Bir yıl önce 28 milyon 100 bin kişi işteymiş. Şimdi bu sayı 27 milyon 300 bine düşmüş. Çalışanların sayısı 800 bin kişi azalmış.
İşten atılanlara, ilk kez iş talep edenler eklenince işsiz sayısı yaklaşık 1 milyon 400 bin kişi arttı.
Bütün bunlar, bakan ne kadar gizlerse gizlesin, derin ekonomik kriz yaşandığının göstergesi.
5 MİLYONU BULACAK!
Şimdi denebilir ki...
İşsiz sayısı artsa da, henüz yüzde 14,8’lik rekor kırılmadı. Çünkü işsizlik oranı 14,7.
"İŞKUR kayıtlarına göre daha beteri yolda" olsa da...
Şu an açıklanan yüzde 14,7’lik düzeye de bir parantez açmak gerekiyor.
TÜİK genel işsizlik oranını bir önceki ay ile (ocak 2019) aynı düzeyde açıkladı.
Oysa TÜİK’e göre...
Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış rakamlara bakılırsa işsizlik ocak ayına göre artmaya devam etmiş. Yüzde 15,5’ten yüzde 15,8’e yükselmiş.
Ayrıca tarım dışı işsizlik verileri artmış.
Ocakta yüzde 16,8 olan tarım dışı işsizlik oranı şimdi yüzde 16,9.
Aslında artış sürüyor ve sürmeye devam edecek.
Şöyle ki...
İŞKUR’da mart ayında kayıtlı işsiz sayısı 4 milyon 48 bin.
Bir de kayıtsız işsizler var.
Hadi diyelim ki işsizlerin dörtte biri de kayıtsız. Bu da demektir ki 1 milyon da kayıtsız işsiz var.
Bu rakamlar TÜİK verilerine ağır ağır yansıyor.
Ayrıca...
İş gücü artışındaki düşüklük işsizlik oranının ve işsiz sayısının daha yüksek çıkmasını engelliyor.
Şöyle ki...
Geçmiş yıllarda 1 milyondan fazla artan iş gücü şimdi 700 bin civarında.
Kriz dönemlerinde "umut kırılınca" iş gücü artışının yavaşlaması doğal.
Yıllık olarak "Ne eğitimde ne istihdamda olanların oranı" bir yıl içinde yüzde 22,8’den 24,8’e yükselmiş durumda.
Bu gençlerin anlaşılır nedenlerle ağırdan aldığının göstergesi. Gençler ilelebet iş aramaktan vazgeçemeyeceklerine göre sürebilecek bir durum değil.
SÜREKLİ SEÇİM, TUZ BİBER EKİYOR!
Belirtmekte fayda var ki...
İşsiz sayısının, 15 yaş üstü nüfusa oranının bu kadar kötü olduğu bir dönem yok.
İşsizliğin rekor kırdığı 2009 yılında 3 milyon işsiz sayısı, 15 yaş üstü nüfusun yüzde 6’sına denk geliyordu.
Başka bir ifade ile her 100 yetişkinden 6’sı işsizdi.
Bugünün (şubat 2019) verilerine göre ise...
4 milyon 730 bin işsiz var.
61 milyon 100 bin de yetişkin...
Görüldüğü üzere her 100 yetişkin nüfusun 7,75’i işsiz dolaşıyor.
Ağır bir kriz var. Ve hükümet seçimi bitirmeyerek sadece vatandaşın oy hakkını gasbetmekle kalmıyor. Aynı zamanda ekonomik sorunların büyümesini de tetikliyor.
Seçimin sonuçlandırılmayıp, 23 Haziran’da İstanbul’da tekrar sandığa gidilecek olması, hükümet harcamalarını artıracak olsa da... Genel olarak ekonomide, yarattığı belirsizlik ile fren etkisi yaratıyor.
Zorunlu olmayanların dışındaki yatırımları durduruyor.
Üretim, tüketim gibi ekonomik ihtiyaçlar bekletmeye alınıyor.
Bunların sonucu olarak da ekonominin temposu düşüyor.
SEÇİM SONRASI DA UMUT YOK!
Hükümet yine, "Seçim geçsin bayram gelecek" havasında.
Her seçim öncesi çok duyduk bunları.
Referandumda, "Uçacağız, kaçacağız" denildi, olmadı!
24 haziran seçimlerinde, "Siyasi istikrar olursa sistem oturacak her şey güzel olacak" denildi.
Seçimin hemen ardından kriz derinleşti.
Seçim öncesi hep güzel hayal, sonuç hep hüsran.
Şimdi de gerçekçi olalım.
Rekorlar kıran işsizlik oranları öyle bir anda düşmeyecek.
Bakmayın siz "Martta sanayi verileri iyi geldi" söylemlerine...
Seçim harcaması ve kredi yapılandırması etkisi...
Satın alma endeksi diyor ki... Nisanda sanayi üretiminde faaliyetler daralmaya devam ediyor.
İthalat nisanda yüzde 15 geriledi. Bu veri diyor ki üretim daralmaya devam edecek.
İhracat verileri diyor ki... İhracat artışı düşük, otomotiv gibi en öndeki sektörler de daralıyor.
İhracatın ekonomiye katkısı sınırlı olacak.
Kredi hacmi de nisanda tekrar daralmaya başladı. Demek ki tüketim de yok.
TÜİK perakende verilerini de açıkladı. Buna göre perakende satış hacmi 2019 yılı mart ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 3,8 azalmış.
Demek ki seçim döneminde kamu bankalarına zorla dağıttırılan kredilere rağmen tüketim artmamış.
Hükümet 17 yıllık iktidarı boyunca...
Borçla tüketimi pompalayarak, her tarafa üniversite açarak işsizliği bastırdı. Şimdi o üniversitelerdeki gençler iş istiyor. Tüketim düştüğü için küçülen ekonominin işsiz bıraktığı insanlar çığ gibi büyüyor.
Lakin ekonomik büyüme yüzde 4’leri aşmadan işsizliği azaltmak imkansız. O da yakın bir dönemde gözükmüyor.
Hükümetin yıllarca biriktirdiği sorunlar bize işsizliği uzun bir süre yaşatacak.
Gel gör ki...
Bu hükümet süreyi kısaltma konusunda hiç umut vermiyor.
"DEHŞET DENGESİ"
İşsizlik çığ gibi...
Yeni hayata başlayacak gençlere iş yok. Türkiye hayata işsiz başlanan bir ülke olmuş.
Enflasyon yüksek boğazımızdan keser olmuşuz.
Son bir yılda Türkiye’de nüfus 1 milyonun üzerinde artmış ama tavuk eti üretimi, kırmızı et üretimi, süt, peynir ve yoğurt üretimi düşmüş. Tüketimi azalmış.
Gıda tüketimini bile azaltan bir ekonomik kriz var ve bu kriz 1994, 2001, 2009 krizlerini geride bırakan ağır bir ekonomik bunalıma dönüşmüş.
Hazine ve Maliye Bakanı çıkmış diyor ki; "Dengelendik".
Olsa olsa bu "dehşet dengesi"dir.
“Dehşet dengesi” kavramı, geçmişte ABD ile SSCB arasındaki silahlanma yarışını ifade etmek için kullanılan bir sözcük.
Dünyayı defalarca yok edecek kadar nükleer silahlanmalarının yarattığı denge.
Açlık, işsizlik ile dengelenmenin de bundan farkı olmasa gerek.
- Et ithalatı da sürer gıda pahalılığı da 08 Kasım 2024 11:17
- Türkiye BRICS’te de kapıda bekletiliyor, kapının ardı cennet değil ki! 24 Ekim 2024 13:08
- Bütçenin özeti: Hem yakacak hem kıracak 19 Ekim 2024 07:06
- Şimşek’in haraç şovu 16 Ekim 2024 04:57
- İTO Başkanı ‘şeytan’ taşlatıyor! 09 Ekim 2024 04:39
- Patronlardan 21. yüzyılda 19. yüzyıl talepleri: Bir adım ötesi zincire vurmak 28 Eylül 2024 06:47
- Erdoğan’ın ABD temasları: Mesaj mı yoksa yalvarış ve temenni mi? 26 Eylül 2024 06:27
- Fiyatlar artarken enflasyon düşüşünün yorumu: Kağıt üstünde düşüş, kemikte hissediş 04 Eylül 2024 05:53
- Vergi listesindeki 3 çeşit yüzsüzlük 29 Ağustos 2024 05:34
- Çin istilasına yol! 27 Ağustos 2024 05:10
- 12 şirket neden Varlık Fonu’na devredildi? 22 Ağustos 2024 04:55
- Bir programın keskin bıçağı, ‘az çalışacağız’ diye pazarlanıyor 20 Ağustos 2024 05:00