Bu sabah

KİRAZ ZAMANI

Kirazlar çekirdeklendi. Yeşil boncuk taneleriyle dalları bastı. Güneşi bekliyor/bekliyoruz, kızarıp tatlanmak/tatlandırmak için.

GÜNEŞİN DOĞUŞU

Su uyanıyor önce. Bir bulut geçiyor. Hava titreşiyor kuşların ötüşüyle. Ağaçların yapraklarından, otlardan, çiçeklerden taptaze bir koku yayılırken sabah esintisi yalıyor tenimizi. Uykudan/uykularımızdan uyandırarak hepimizi. Güneşin doğuşunu izlemeye.

GERİYE

İtiliyoruz. Her gün biraz daha. Her gün biraz daha geriye. Susturularak. Bastırılarak. Olmadı dövülerek, sövülerek, öldürülerek. Hep geriye. Daha geriye. Sesimizin soluğumuzun çıkmayacağı/çıkamayacağı en geriye.

SIKIŞIK

Karmakarışık bir kalabalığın içindeyiz. Bir ileri, bir geri giden. Bir ortadan, bir yandan yol kesen. Yolumuzu/yolunuzu kesen. Birbirine çarpmamak için omuz düşürenler. Gülümseyerek bodoslamadan üstünüze/üstünüze gelenler. Yumrukları sıkılı. Kara bir kalabalığın içinde. Sıkışmış/sıkıştırılmış.

BİR SABAH

Bir sabah açtığında pencereni, buyur edeceksin sabah esintisini, okşarcasına yüzünü yalayan. Buyur edeceksin güneşi, Odanın karanlığını fırdolayı ışıtan. Halının üstünde yayılan kediyi ısıtarak harelenen.

GECİKMEDEN

Karanlık ne kadar bastırırsa bastırsın; ne kadar boğulursa boğulsun hava, toprak, su. Işık sızacaktır bir yerden, güneş açacak. Gecikmeden.

ONUR

İstanbul Kitap Fuarı Onur Yazarlığımda yazdıklarımın, toplumsal çabalarımın yanında 1950 kuşağının siyaset, toplum, edebiyat, sanat alanındaki ataklığımın/ataklığımızın payı var. Sennur Sezer’in sevdayla sardığı/sarıldığı birlikteliğimizdeki yaşamsal, sanatsal payı çok. Bir pay da onunla yazdığımız ortak kitaplarımızındır. Asıl paysa yasaklara, baskılara, haksızlıklara karşı çıkarak hapsedilen hem düşüncenin, hem yaşamın özgürleşmesine/özgürleştirilmesine çalışan herkesin/hepimizindir.