Kale Kayış işçileri
Fotoğraf: Envato
Petrol-İş üyesi Kale Kayış işçileri 2 ayı aşkın bir süredir can güvenliği ve yaşam hakkı için çalışmama haklarını kullanıyorlar.
40’tan fazla ülkeye ihracat yapan dünya markası bir firmanın işçileri olarak anlattıkları; bu ışıltılı tablodan onların payına 19. yüzyıl koşullarının düştüğünü gösteriyor.
Fabrika binasını işaret eden bir işçi, “Uzaktan böyle göründüğüne bakmayın. İçeriye af edersiniz inek koysanız durmaz” diye açıklıyor içerideki şartları.
Kanserojen içerikli yoğun kimyasal maddeye maruz kaldıkları çalışma ortamında, havalandırmasız mekanlarda toz duman soluyarak, iş kıyafeti ve uygun maske olmaksızın çalıştırıldıklarını anlatıyorlar. Pek çoğunun çocuklarına da astım teşhisi koyulmuş. Bunun çalışırken de kullandıkları günlük kıyafetleri aracılığıyla eve taşıdıkları kimyasallardan kaynaklanmış olabileceğini düşünüyorlar.
Ardından çalışırken çekilen fotoğraflarını gösteriyorlar. Boş ecza dolabı ve yüzü maskeye rağmen simsiyah olmuş işçiler var fotoğraflarda.
Çalışma ortamındaki kimyasalların yoğunluğunu anlatırken fabrika çevresindeki kedilerin bile buna maruz kaldığından söz ediyorlar. “Beyaz kedinin rengi siyaha döndü” diyorlar.
İşçilerin bir diğer talebi ise eğitim. Makinelerin nasıl kullanılacağını bilmeden işbaşı yaptıklarını ve kazaların esasen bundan kaynaklandığını anlatıyorlar.
Kimi arkadaşlarının ölümüne tanıklık etmiş, kimi kolunun bacağının kopmasına. Bel fıtığı, kas yırtılması, koah hastalığı ise vaka-i adiyeden olmuş. “Herkeste Kale Kayış’ın damgası var” diyorlar.
Hal böyleyken bir dönem fabrika girişine “Çok ağır olmayan vakalar iş kazası sayılmayacaktır” yazısı asıldığını söylüyorlar. Bunların masraflarının fabrika tarafından karşılanmayacağı konusunda da uyarılmışlar. Paydos saati gelmeden hastaneye götürülmediklerini, raporluyken çalıştırıldıklarını ve doktor raporuna rağmen çalışma yerlerinin değiştirilmediğini anlatıyorlar.
Birbirinden çok farklı siyasi görüşteki işçilerin Petrol-İş Sendikasına üye olmaları işte bu koşullarda gerçekleşmiş. Sendika yetkiyi aldıktan sonra da, örgütlenmede başı çeken iki işçi işten atılmış. Kalanlara ise sendikadan ayrılmaları konusunda yapılan baskılar sürüyormuş.
Petrol-İş Sendikası Trakya Şube Başkanı Ercan Yavuz, tüm görüşme taleplerinin patron tarafından reddedildiğini söylüyor. İşçiler ise bu süreçte aralarından birkaç kişiyle görüşüldüğünü ancak yetkili sendikanın kesinlikle muhatap alınmadığını anlatıyorlar.
Bu görüşmelerde patronun kendileri için üzülüp, çoluk çocuklarına acıdığını söylemesine de hayli içerlemişler. Çünkü merhamet ya da şefkat değil, hukukun güvencesi altındaki haklarını istiyorlar.
İşçiler, iki buçuk aya yaklaşan bu zaman dilimi içinde fabrikada sosyal haklar konusunda bir dizi iyileşme ve görece tatminkar zamlar sağlandığından da söz ediyorlar. Yıllarca mahrum bırakıldıkları pek çok olanağın, bugün onları bölmek ve sendikadan ayrılmalarını sağlamak için hayata geçirildiğinin farkındalar.
- Ekonomik kriz ve piyasa ideolojisi 25 Ağustos 2019 23:30
- Anayasa Mahkemesinin barış bildirisi kararı 05 Ağustos 2019 00:20
- Kamuda TİS süreci 21 Temmuz 2019 23:56
- Sömürünün en derinine, ayrımcılığın her türüne maruz kalmak: Mülteci işçiler 01 Temmuz 2019 00:09
- Kıdem tazminatı fonu 10 Haziran 2019 00:50
- Cinsel şiddet 28 Nisan 2019 19:58
- Seçim sonrası 07 Nisan 2019 20:55
- İşçilerin can güvenliği 24 Mart 2019 20:37
- Kadın emeği 03 Mart 2019 20:40
- Tanzim muhalefeti 17 Şubat 2019 23:30
- Sendikalaşma oranları 04 Şubat 2019 00:50
- Eğitim işsizlik ilişkisi 28 Ocak 2019 00:17