Erdoğan ve Yıldırım'ın en uzun 31 günü!
Fotoğraf: Envato
İBB Başkanı seçiminin YSK tarafından iptal edilip “tekrar seçim” kararının alınmasının üstünden 16 gün geçti.
YSK’nin “gerekçeli kararı”nın, geçtiğimiz pazartesi günü yayımlanacağı açıklanmıştı. Ama karara muhalif 4 YSK üyesinin “muhalefet şerhleri”ni değiştirmek istedikleri için “gerekçeli karar”ın açıklanması ertelendi.
Çünkü YSK’deki malum “7’li”, 200 sayfalık bir gerekçe yazmıştı! Dahası bu ek sürenin; “7’li”nin, “gerekçeli karar”da, “kısa karar”da olmayan bir takım yeni gerekçeler öne sürülmesi ve “muhalefet şerhi” yazan yargıçların “şerhleri”ni yeniden yazmaları için verildiği belirtiliyor.
Bu da; “YSK’deki 7’linin”, iptal gerekçesini siyasetten gelen işaretler doğrultusunda oluşturması gibi, gerekçelerini de adım adım siyasetten gelen işaretler doğrultusunda yazdığına dair iddialara güç kazandırıyor.
HALK, AKLIYLA ALAY EDİLDİĞİNİN FARKINDA ARTIK
Erdoğan ve Yıldrım iki haftadır “Biz seçimi kaybetmedik, oylarımız çalındığı için İmamoğlu kazanmış göründü” tezini öne sürüyor. Haliyle YSK’nin “gerekçeli kararının” merkezine de, “Oylarımız çalındı. Asıl mağdur biziz” iddiasının konacağı söylenebilir. Çünkü; Erdoğan ve Yıldırım, AKP ve MHP sözcüleri günlerdir dile getirdikleri “Seçim kurullarının usulsüz oluşturulduğu” gerekçesini kimseye kabul ettirememişlerdir. Ki, bu “kimseler” içinde havuz medyasının görüşlerine önem verilen kişiler, AKP’de siyaset yapan adı bilinen zevat da vardır. Biraz sıkışınca Binali Yıldırım bile, “Seçimi biz değil YSK tekrarlatıyor” diyerek, tezlerini savunmak yerine topu taca atmaktadır. Çünkü halk, aklıyla alay edildiğinin farkındadır. Bu yüzden de makamı ve mevkisi ne olursa olsun her söylenene inanmıyor artık. Tersine söylenenleri ölçüp bitiyor, sorular soruyor, tartışıyor. Çoğu zaman bu soruların yanıtı da içinde oluyor.
İki üç haftadan beri YSK tarafından seçimin iptal gerekçesi olarak öne sürülen “Sandık kurullarının yasalara ve usule uygun olmayan biçimde oluşturulduğu” iddiası da buna örnektir. Elindeki tüm medya imkanlarına karşın Erdoğan ve Yıldırım halkın çoğunluğunu bu iddiaya inandırabilmiş değil. Tersine her yerde bu iddia, “Seçim kurulları hukuksuz oluşturulmuşsa bunu kim yapmıştır?”, “Bunda muhalefetin ne suçu var?” şeklinde ve “Yanıtı içinde olan” sorularla karşılık bulmuştur.
"OYLAR ÇALINDI"YSA, KİM ÇALDI?
Öyle anlaşılıyor ki; 23 Haziran’a kadar MHP-AKP cenahı medya gücünü, sınırsız maddi imkanlarını ve devlet gücünü de kullanarak halkı “Oylarımız çalındığı için seçimin tekrar edilmesini savunuyoruz. Mağdur olan İmamoğlu değil Binali Yıldırım’dır” tezini öne çıkaracaklar. “YSK 7’lisi”nin gerekçeli kararının da bu tezi esas alacağı (AKP sözcüleri de bunu söylüyor) anlaşılıyor.
Ama bu iddia da daha şimdiden, “Seçim kurulları usule uygun oluşturulmadı” iddiası kadar “İnanılmayacak” bir iddia olacağa benziyor. Çünkü halk artık eski halk değil. Çünkü “Oylarımız çalındı!” iddiasının öne sürülmesinden beri her kesimden vatandaş şu soruyu hemen sormaya başladı bile: “Peki oylar çalındıysa kim çaldı!”
Burada da kalmıyor, sorular çoğaltılıyor; “Muhalefet oy çalabilir mi?”, “Eğer oy çalındıysa bunu ancak iktidar çalmaz mı?”, “Oylar çalındıysa oyları koruma sorumluluğu iktidarda değil mi?”...
Erdoğan ve Yıldırım’ın “Oylarımızı çaldılar” hezeyanı, o çok bilinen fablldaki suyun başındaki kurt hikayesine benzemiyor mu? Öyle ya fablldaki kurt, su içmekte olan kuzuyu suyu bulandırmakla suçlamış ve hayvan kamuoyuna bunu, kuzuyu yem yapma gerekçesi olarak sunmuştu.
AKP İNANDIRICILIĞINI YİTİRMİŞ İKTİDAR TRAVMASINI YAŞIYOR
Ama bugün iradesini savunmak için hareketlenen halk, kuzu gibi çaresiz değil. Dahası iktidarın, 23 Haziran’a kadarki 31 gün içinde “Oylarımızı çaldılar!” tezini savunamaz hale geleceğini söylemek abartı olmaz.
Hele de Yıldırım’ın, “Sandık kurulu başkanlarının, yüzünden AKP’ye oy vereceğini anladıkları kişilere büyük şehir belediyesi pusulasını vermediği” gibi, çocukların bile inanmayacağı ve sadece alay konusu yapacağı bir yalan-dolan sarmalına bakılırsa; “Oylarımız çalındı” iddiasının şimdiden ciddiyetini yitirdiğini söylemek yanlış olmaz.
“Seçim kurulları yasalara aykırı oluşturuldu” yalanına halkın inanmaması üzerine “Oylarımız çalındı” iddiasını öne sürmek de sonuç vermeyecektir.Çünkü gelinen yerde, eski yalanı “makul” hale getirme taktiğinin de sökmediği bir dönemden geçiyoruz.
Çünkü artık AKP için, “Marsa dört şeritli yol yaptık desek bize inanacak bir seçmen kitlesi var” pervasızlığının sonuna gelinmiştir.
Çünkü Berat Albayrak’ın övünme vesilesi yaptığı bu aptalca iddialara inanacak kitle, iktidarı ayakta tutamayacak kadar küçülme sürecine girmiştir.
Kısacası AKP iktidarı, inandırıcılığını yitirmiş bir iktidardır! Bu yüzden de “2x2=4” dese bile kuşkuyla karşılanmaktadır.
23 Haziran’a kadar geçecek zaman Erdoğan, Yıldırım ve onların partisi için, tarihlerinde gördükleri “en uzun 31 gün” olacak görünmektedir!
- Yığınların siyasete müdahalesi için... 19 Ocak 2025 04:46
- 2025 yılı emek yılı olacağını gösteren önemli işaretlerle başladı 12 Ocak 2025 04:53
- Tartışmalar "Sadece Türkiye’nin Kürt sorununun demokratik çözümü" kapsamını aşıyor 05 Ocak 2025 04:58
- 2025'in emek, barış ve özgürlük yılı olması dileği ile... 31 Aralık 2024 06:59
- Ülkemiz işçi emekçileri 2025'i emek yılı yapacak güce ve deneyime sahiptir! 28 Aralık 2024 06:16
- Asgari ücretli işçinin grev hakkıyla da donatılmış yeni bir mekanizma talebiyle mücadeleye! 24 Aralık 2024 16:44
- Son iki haftada oluşan Suriye haritası neyi gösteriyor? 12 Aralık 2024 04:45
- Asgari ücret miktarı, AÜTK'ye bırakılamayacak kadar ciddi ve önemli taleptir! 08 Aralık 2024 04:44
- Suriye'de çıkar peşindeki herkes operasyonun içinde ama kimse rolünü kabul etmiyor 05 Aralık 2024 06:45
- Eğer ‘Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz’se... 01 Aralık 2024 04:54
- İşçilerin özelleştirmeye karşı cepheden ‘hayır’ demekten başka bir seçeneği yok! 27 Kasım 2024 06:55
- Tek adam yönetiminin ülkeyi nereye getirdiğinin bir haftaya sığan fotoğrafıdır! 24 Kasım 2024 04:47