23 Mayıs 2019 19:40

Sınıf atlamak!

Sınıf atlamak!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Son günlerin en ilginç tespitlerinden birisi Erdoğan’dan geldi. Bu tespit şuydu; “Demokrasi ve ekonomide Türkiye’ye sınıf atlattık.” Bu “sınıf atlatmanın” politikada ve ekonomideki son örneklerini zaten hep birlikte yaşıyoruz. Ekonomik kriz ortalığı kasıp kavuruyor, resmi işsiz sayısı beş milyona yaklaştı, gayriresmi rakamlar ise sekiz milyona dayandığını ortaya koyuyor, ekonomi küçülüyor.

Politikanın ise ekonomiden aşağı kalır bir yanı bulunmuyor. Fazlası var, eksiği yok. Muhalefet tarafından kazanılmış İstanbul seçimi iptal ediliyor, YSK başkanı itiraz şerhinde bu iptal için hiçbir gerekçenin bulunmadığını itiraf ediyor. Cezaevleri politik tutuklularla dolu, basın ve yayının yüzde sekseni iktidar tarafından kontrol ediliyor, kuvvetler ayrılığı ilkesi rafa kaldırılmış durumda. Meclis artık hayalet bir meclis ve her şeye tek adam karar veriyor.

Evet ortada bir sınıf atlama var ve yukarıdaki gerçeklerin ortaya koyduğu gibi bu sınıf,  bir alt sınıfa doğru atlanmış durumda. Ülkede hiç bir dönemde burjuva demokrasisi anlamında bir demokrasi olmadı ama, doğrudan darbe dönemleri dışarıda tutulursa demokratik hak ve özgürlüklerde bu kadar keyfi bir biçimde ayaklar altına alınmamıştı. Her gelen yeni gün bu “sınıf atlama” için yeni bir şeylere gebe ve bu keyfiyetin nelere kadar uzanacağı konusunda bir öngörüde bulunma olanağı da bulunmuyor.

Ama kesin olan bir gerçek var ki, o da şu; bu iktidar şiddet ve zorbalık için elindeki mekanizmaları ne kadar keyfiyetle kullanırsa kullansın, artık toplumu zapturapt altına alma imkanına sahip değil. Politikadaki ve ekonomideki kötü gidişe karşı mücadele eden güçler yaygınlaşıyor ve kararlılıkları artıyor. Bu kararlılığı ve yaygınlığı besleyen de bu iktidarın yenilebileceğine, gönderilebileceğine olan inanç ve moraldir. Son yerel seçimler bu konuda bir eşiğin aşıldığını açık seçik ortaya koyuyor.

Ülkenin içerisinde bulunduğu sorunlar derinleştikçe iktidar “Aynı gemideyiz” edebiyatına yeniden sarılıyor. Bu geminin yeni bir Bandırma Vapuru olması isteniyor ama, zoraki bir araya gelme ile verilen fotoğrafın, biraz sonra ringde birbirini pataklayacak olan boksörlerin maç öncesi verdiği pozdan öte bir değeri bulunmuyor. Bir diğer muhalefet partisinin lideri ise zaten “davete de” icap etmiyor. Yani ortalık toz duman.

Peki ufukta ekonomik ve politik zorluk ve kargaşadan çıkış için bir umut ışığı görünüyor mu? Görünmüyor. Görünmüyor çünkü ülkeyi yönetenlerin çıkış için gördükleri tek yol ekonomik ve politik açmazlardan ve sorunlardan kurtulmanın tek yolu, tüm sıkıntıları ve sorunları halkın sırtına yıkmaktan geçiyor. Halk için tek çıkış yolu ise bu krizlerin tüm yükünü egemen sınıfların sırtına yıkmak ve yeni bir ekonomi, yeni bir demokratik politik düzen kurmaktan geçiyor. 

Karşıt çıkarlardan ortaya çıkan bu çatışmanın önümüzdeki dönemde daha da gelişip güçleneceğinin belirtileri var ve bu belirtiler her geçen gün biraz daha güçleniyor. Bu mücadelenin yoksullara yardım edilsinden, yoksulluğu ortadan kaldırmaya, çalışma ve yaşam koşullarının adilleştirilmesinden, çalışmanın ve yaşamın tümden değiştirilmesine, aynı gemideyiz, devleti, ülkeyi kurtaralımdan, yeni bir devlet, yeni ülke kuralım, geminin her fırtınada karaya oturmasına doğru genişleyeceğinden hiç kuşku duymamak gerekiyor. 

Kısacası “sınıf atlamaktan” değil, sınıfları ortadan kaldırmaktan daha güçlü söz edeceğimiz mücadeleler için koşullar her geçen gün biraz daha olgunlaşıyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa