Zor günlerin filmleri
Babam Askerde ve Suyun Öte Yanı film afişleri
Feride Çiçekoğlu’nun senaryosuyla Tomris Giritlioğlu’nun çektiği 1991 yapımı Suyun Öte Yanı adlı filmde olaylar, insanların siyasi düşünceleri nedeniyle cezaevlerine atıldığı 80’li yılların başlarında geçer. Filmde Nur Sürer, Halil Ergün, Selçuk Yöntem, Meral Çetinkaya, Uğur Polat, Pıtırcık Akerman, Cüneyt Uzunlar, Rahmi Dilligil, Oktay Kaynarca, İsmet Üstekin, Mehmet Günsür, Ilgaz Giritlioğlu, Ali Uyandıran gibi oyuncular yer alır.
Tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edilen bir adam, tatil yapmak üzere eşiyle birlikte Ayvalık’ın Cunda adasına gelir. Kaldıkları pansiyonun işletmecisi kadın Sıdıka Hanım da 1924 yılında Girit’ten gelip Cunda’ya yerleşmiştir. Aralarında oluşan dostluk geçmişe bir yolculuk başlatır.
Hiç kimseyle konuşmayan, sağır olduğu söylenen fakat lavta çalan gizemli Arap Mustafa kendi yaptığı evde yalnız yaşayan biridir. Kahramanlarımızın da ilgisini çeker. Pansiyoncu Sıdıka Hanımla Arap Mustafa arasında da gizemli bir bağ vardır. Kadın kahramanımız Arap Mustafa’nın evine geldiğinde onu yalnız başına oturmuş lavtasını çalarken bulur. Müziğe eşlik ederken söylediği Samyotisa şarkısına Arap Mustafa da katılır.
Kadın yaşadığı Yeşilköy’den birlikte olduğu Rum arkadaşlarından biliyordur şarkıyı. Çocukluk/gençlik yıllarında Rum kahvesinde bu şarkıyı söyler, kızlı erkekli dans ederlermiş. Sonra 6-7 Eylül gelmiş, bütün arkadaşları göç etmiş, kahve kapanmıştır. Bu anıyı dinleyen Sıdıka Hanım da Arap Mustafa’nın Girit’te bu şarkıyı çaldığını kendisinin de oynadığını söyler.
Film, cezaevine girip çıkmış orda gördüğü işkencenin hâlâ etkilerini taşıyan adamın yeniden cezaevine girme ihtimali nedeniyle yurt dışına kaçma/yurdunda kalma ikilemini işler. Filmin kahramanı olan Adam’ın siyasal kimliğine ilişkin ipucu verilmez filmde. Karısı ile geldikleri pansiyonun polisler tarafından basılması ile yakalanma korkusu yaşarlar.
Kadının yağmurlu bir günde yalnız başına geri döndüğünü görürüz. Yatağa uzandığında anımsadığı konuşmadan, adamın yeniden cezaevini girmemek için yurt dışına kaçtığını anlarız.
Kadın: Yalnız kalmak istemiyorum artık.
Adam: Düşündüğümüz gibiyse, yalnız kalacağını sanmıyorum
Kadın: Öyle değil, geceleri hep yalnızdım. Bebek gelse de bir şey değişmeyecek ki
Adam: Geceleri ben de yalnızdım.
Kadın: Biliyorum, yıpranmanı istemiyorum artık.
Adam: Sen daha mı az yıprandın sanki.
Filmde kahramanların neden kaçtığı belli olmasa da 12 Eylül döneminde görüşleri nedeniyle yurt dışına kaçmak durumunda kalan insanların durumu gösterilmeye çalışılır.
Adam, 5 yıl sonra bu kez yalnız döner adaya. Aynı pansiyonda kalmaya başlar. Sıdıka Hanım önce tanımasa da eski fotoğraflarını görünce anımsar. Eşinin neden gelmediğini soran Sıdıka Hanım’a “biz ayrıldık” yanıtını verir. Karısıyla gezdiği yerleri gezer, eski kiliseye gider oradaki yaşlı kadının öldüğünü, yanından ayırmadığı içi vatan toprağı dolu kesesindeki toprağın mezarına serpildiğini, kesenin de kadınla birlikte gömüldüğünü öğrenir. Anıların da gömülüyor olması canını sıkar. Arap Mustafa’nın yanına gider, onu lavta çalarken bulur fakat konuşamaz. Mustafa onun varlığını fark edince çalmayı bırakıp evine kapanır.
Adamın kaçaklığı, aranması sürüyordur. Ali adını verdikleri bir çocukları olmuştur, kadın ve çocuk İstanbul’da yaşıyordur. Aralarında telefon trafiğiyle süren iletişim kurma çabası iletişimsizliğe dönüşür. Jetonlu telefonlardan kuyruğa girerek konuşma çabaları zamanlamaları denk getirememe gibi nedenlerle kesilir.
Adamın sıkıntısını/derdini fark eden Sıdıka Hanım, yardımcı olmak ister. Onun adına konuşmak için aralarında yaşanmış kırık bir aşk hikâyesi nedeniyle yıllardır konuşmadığı Arap Mustafa’ya gider. Arap Mustafa adamı teknesiyle kaçıracaktır.
Türkiye siyaset tarihinin en karışık dönemlerinden biri olan, 80’li yılların başlarında geçen hikâye, düşünceleri nedeniyle cezalandırılan insanlardan yalnızca biri olan bir akademisyenin hikâyesine odaklanıyor. Öğretim görevlisi Ertan, ‘80 darbesinde tutuklanır ve tahliye edildiğinde eşi Nihal’le birlikte Cunda Adası’na gider. Kaldıkları otelin sahibi olan Sıdıka Hanım ise 1920’li yıllarda Girit’ten Cunda’ya göç etmiştir.
BABAM ASKERDE
Handan İpekçi’nin senaryosunu da yazıp yönettiği 1994 yapımı Babam Askerde filminde farklı çevrelerde yetişen üç çocuğun öyküsüdür anlatılan. Adı siyasal olaylara karışan bir baba, gizlenmeye karar verir ve kızı Ekin’e askere gideceği söylenir. Gecekonduda yaşayan dört çocuklu bir ailenin en küçüğü Cengiz’in babası sendika temsilcisidir. Polis evlerini basarak babasını götürür. Varlıklı bir ailenin tek çocuğu olan Pelin’in babası zengin bir iş adamıdır. Geçmişte siyasal olaylara karışan baba, karısının ihbarı sonucu o da tutuklanır. Üç çocuk tutukevinin bekleme salonunda bir araya gelirler.
İpekçi ilk yönetmenlik denemesini 1993 yılında, senaryosunu Şair Yaşar Miraç’ın yazdığı “Kemençenin Türküsü” adlı belgeselde gerçekleştirdi. 1994 yılında ilk uzun metrajlı filmi olan ve 1980 askeri darbesini çocukların açısından irdeleyen Babam Askerde filmi gösterime giremeyince filminin dağıtımını kendi organize ettiği gösterimlerle üstlendi ve bu şekilde o dönem 10.000 seyirciye ulaştı.
Kültür Bakanlığı’ndan destek alan Babam Askerde’nin çekimleri Şubat 1994 de, 35 günde, 64 kutu negatif harcanarak tamamlandı. Ancak mali sıkıntılar nedeniyle laboratuvar işlemlerine 5 ay ara verildi. Film, oyuncuların ve seslendirme yönetmeninin, kurgucunun ve filmin müziklerine imzasını atan A. Sinan Hatipoğlu’nun alacaklarını erteleyerek görevlerini yerine getirmeleri sonucu, 7 ay sonra tamamlanabildi. Star sistemine dayanmayan Babam Askerde filminde, 6-8 yaşlarında üç çocuk başrolleri paylaştı ve kalabalık oyuncu kadrosunun hemen hepsi oyunculuk eğitimi alanlar arasından seçildi. Çocuklar dâhil tüm oyuncular, sette sufle almadan çalıştılar ve (iki oyuncu hariç) kendilerini seslendirdiler.
Filmde oyuncu olarak Gülnihal Yazıcı, Yunus Gencer, Zuhal Gencer Erkaya, Nurettin Şen, Nuran Bozkurt, Yasemin Alkaya, Hülya Karakaş, Mehmet Atak, Murat Daltaban, Ceylan Öcal, Ali Sürmeli, Füsun Demirel, Selçuk Uluergüven, İsmail Hakkı Şen, Tanju Tuncel, Yurdan Edgü, Ali Uyandıran, Ayten Uncuoğlu, Perizat Aydoğdu, Gökhan Mete, Tamer Güler, Saim Yavuz, Haluk Kurtoğlu yer aldı.
- Düşen yapraklar (1) 27 Mart 2024 04:15
- Nihat Ziyalan: Yılmaz Güney’in kan kardeşi, filmlerin kötü, gönlümüzün ve edebiyatın iyi insanı (2) 13 Mart 2024 04:20
- Nihat Ziyalan: Yılmaz Güney’in kan kardeşi, filmlerin kötü, gönlümüzün ve edebiyatın iyi insanı (1) 06 Mart 2024 04:15
- Bilal İnci: Zalim, gaddar, acımasız kötü adam 28 Şubat 2024 04:20
- Geleneksel Türk tiyatrosunun son temsilcisi: İsmail Dümbüllü 21 Şubat 2024 04:00
- Atatürk, ‘Ben Bir İnkılap Çocuğuyum’ filmi ve Münir Hayri Egeli (3) 14 Şubat 2024 04:15
- Atatürk, “Ben Bir İnkılap Çocuğuyum” filmi ve Münir Hayri Egeli (2) 09 Şubat 2024 04:20
- Atatürk, ‘Ben Bir İnkılap Çocuğuyum’ filmi ve Münir Hayri Egeli (1) 04 Şubat 2024 04:35
- Jönlükten kötü adamlığa bir sinema sevdalısı: Hüseyin Peyda 28 Ocak 2024 04:33
- Şerafettin Kaya: Ben İyi Biri Olmadan Önce 21 Ocak 2024 05:10
- Yeşilçam’ın Çınarları (6): Vedat Örfi Bengü: ‘Mısır’da sinemayı kuran Türk’ 14 Ocak 2024 04:43
- Yeşilçam’ın Çınarları (4): Aziz Basmacı, Vahi Öz 07 Ocak 2024 04:04