6 Haziran 2019
DİĞER YAZILARI
Rüyada diploma 13 Mart 2025
Kaybettiniz 6 Mart 2025
Örgüt 27 Şubat 2025
Mehmet Türkmen 20 Şubat 2025
Güç bende artık 13 Şubat 2025
Hadi yine iyiyiz 6 Şubat 2025
Sorun modelde 30 Ocak 2025
Tan ile Bulu 23 Ocak 2025
İkinci çocuk 16 Ocak 2025
Pislik 9 Ocak 2025
YAZI ARŞİVİ

Bayramın son günü ama tatilin bitmesine memurlar için daha 3 gün var. İşçiler için durum farklı. Onlar özel sektör kölesi ve Cuma günü iş başı. Zaten asgari ücretle bırakın memleketlerini evlerine bile gidemeyecekler. Neyse ki belediye otobüsleri, Marmaray filan ücretsiz de İstanbul’un (?) kenarlarında, Çekmeköy’de, Arnavutköy’de, Sultanbeyli’nin arka taraflarında oturanlar yılda iki kere çoluk çocuk İstanbul’u görebiliyor. Yolunu şaşırıp Avrasya Tüneline giren, 3’üncü köprüden, 4’üncü köprüden geçen yandı.

Annem bayramda, seyranda bize “İstanbul’a gidiyoruz” derdi, Bakırköy’de otururken. Babam “Nereye giderseniz gidin Sultanahmet’in 6 minaresini gözden kaybetmeyin” diyerek çizmişti en uzak menzilimizi. İstanbul suriçi idi o zamanlar. Zuhuratbaba, çaput bağlanan evliya olmazdan önce, saka kuşu, İskete, nadiren Florya yakaladığımız, bakıp da taa Yeşilköy düzlüklerini gördüğümüz son tepesiydi Bakırköy’ün. Ataköy’ün sulak düzlükleri henüz işgal edilmemişti. Ben, birinci kısım denen 4 kırmızı binaya bile “Bütün gün hemen bitişiğindeki margarin fabrikasından çıkan ağır kokuya katlanmak zorunda kalan çaresizlerin oturduğu binalar” diye baktığımı hatırlarım.

Bahçelievler düzlüklerinde, Aksaray’daki marul, hıyar tarlalarında piknik yaptıklarını babam, Mecidiyeköy’deki kelepir dutluğu, anneannemin “Çok uzak. Ben köye gidemem. Oraya eşkiya iner” diye karşı çıkması nedeniyle korkudan almadığını dedem anlatırdı. Dedemin her yaz Ambarlı’da kiraladığı ve her gece ablamın doğa üstü, bol hayaletli hikayeleriyle yaramazlıklarımızı engellemeye çalıştığı ama pek de başarılı olamadığı yazlığa giderken bir daha İstanbul’a geri dönmeyecekmişiz hissine kapılırdık. O zamanlar çok insan gelmemişti ki İstanbul’a, bayramlarda çok insan gitsin memleketlerine.

Şimdi zaman değişti. Betona boğulmuş İstanbul’dan 3 gün de olsa kaçmak isteyen insanlar kıt imkanlarıyla memleketlerine gitmeye, çocuklarına bayram hediyesi olarak oksijen solutup, derelerinden akan suları tanıştırmaya çalışıyorlar. Tabi sadece memurlar. İşçi isen bırak bayram tatilini, yarım aylık yıllık izin parası için normal yasal tatilinde bile çalışmak zorundasın. Üç, beş kuruşu denkleştirip, “Allah kerim” diye kredi kartına yüklenenlere bile tahammülleri yok bazı yandaşların. “Hani ekonomik kriz vardı” diye çıkışıyorlar ucuz olsun diye 7 kişi bir arabaya doluşup Adapazarı’na tatile giden babaya.

Ama olsun. Kim kızarsa kızsın, bayram bayramdır ve güzeldir.

Bayramdan sonra tufan.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Vergide sahte sefer

Vergide sahte sefer

Maliye Bakanı Şimşek’in servet sahiplerinin vergi ödememesine tepkiler üzerine ilan ettiği “vergi denetimi seferberliği”nden koca bir hiç çıktı. Müfettiş yetersizliği nedeniyle şirketlerin sadece yüzde 2’si denetlendi. Sınırlı denetimde bile kaçırıldığı tespit edilen vergi tüm şirketlerin ödediği kurumlar vergisinin yarısına erişti. Vergi yükü her zaman olduğu gibi bordro mahkumu emekçinin sırtında kaldı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Suriye’de Aleviler hem katledildiler hem de “Esed artığı”, “mezhepçi fitne”, “provokatör” gibi suçlamalara maruz kaldılar.

Evrensel'i Takip Et