Yıldırım, "İstanbul’a ihanete devam"ı vaat ediyor
Fotoğraf: Envato
İstanbul’un“tekrar seçimi”ne sadece bir hafta kaldı.
Bu akşam yapılacak İmamoğlu-Yıldırım tartışması için Erdoğan, “Kırılma noktası olacak” dediğine göre, herhalde Binali Yıldırım şapkasından tavşan çıkaracak!
Çünkü çeyrek yüzyıldan beri İstanbul’u yöneten AKP ve Erdoğan’ın İstanbul’u getirip dayandırdıkları yer, bizzat kendi ağızlarından "İstanbul’a ihanet ettik”tir!
Nitekim Binali Yıldırım da, (eğer İmamoğlu’nun vaat ettiği ve AKP’nin kayyum yönetiminin “rüşvet”e dönüştürdüğü vaatleri bir yana bırakılırsa) ne yeni bir vaadi var, ne de İBB için yeni bir yönetim getireceğine dair bir işareti!
Zaten Yıldırım ve AKP’sinin yeni ve bugüne kadar söylemediği ne olabilir ki?
YILDIRIM’DAN GENÇLERE KANKA OLUR MU?
“Söylemek”ten söz edince, herkesin aklına Yıldırım’ın yeni “söylemi” geliyor. Yıldırım, her vesileyle “Gençler benim kankam” diyor. Üniversite sınavları nedeniyle de bir kez daha yineledi: “23 Haziran’dan sonra kankalarımla birlikte yöneteceğiz İstanbulu.” Ama tabii önce son yıllarda hemen her seçimde AKP’den uzaklaşan gençleri AKP’ye dönmeleri için ikna etmesi, sonra da seçim kazanması gerekecek! Ne var ki, ikisi de bir nehrin suyunun akışını tersine çevirmek kadar zor artık.
Yıldırım’ın “Gençler benim kankam” demesi sadece fiziki ve fikri bakımdan inandırıcı olmaktan uzak değil; ses tınısıyla da inandırıcı olmaktan uzak. Her “kankalarım...” demesinin arkasından kıkır kıkır gülüyor, gözler ise fıldır fıldır “inanmayın” diyor. Sanki birisi ona, “Sen gençlere kanka dersen geçlerle aynı dili konuşmaya başlarsın ve onlar da söylediklerine inanırlar” demiş de Yıldırım da onların dediklerini yapıyormuş gibi!
AKP İKİ HEDEFİNİ DE TUTTURAMAMIŞ!
AKP’nin kurmayları, Yıldırım’la İmamoğlu arasındaki farkı, şu iki hamleyi yaparak kapatacaklarını iddia ediyorlardı:
- 31 Mart’ta sandığa gitmeyen AKP küskünü seçmenin sandığa götürülmesi ve AKP’ye oy vermesinin sağlanması,
- Son seçimlerde AKP’ye oy vermeyen muhafazakâr Kürtlerin AKP’ye oy vermeye ikna edilmesi!
Bu iki amaç doğrultusunda AKP, bir yandan hemşericilikten, rüşvetin enva-i türüne her şeyi kullanırken; öte yandan Binali Yıldırım vasıtasıyla Diyarbakır seferine çıkararak, “yeni bir açılım vaadi” mesajı vermeye yöneldi. Yıldırım Diyarbakır’daki konuşmasında, Erdoğan’ın, “Kürdistan diyenler yallah Kürdistan’a” sözünün üstüne söz söylüyormuş gibi görünerek, Kürdistan’dan söz etti!
Ancak seçime bir hafta kala, her iki hamlenin de karşılık bulmadığı anlaşılıyor.
Kamuoyu araştırmacısı ANAR’ın Genel Müdürü İbrahim Uslu, yaptıkları kamuoyu yoklamalarının, seçime katılımın yüzde 84’ün altında kalacağını gösterdiğini, dolayısıyla AKP’nin 31 Mart’ta seçime katılmayan bir kesimin sandığa götürülmesi konusunda başarılı olmadığını söylüyor. Yine Uslu, muhafazakâr Kürt seçmenin AKP’ye yönelişiyle ilgili de yeni bir bulgunun olmadığını belirtiyor.
'SAHA'YA ÇIKMAYA CESARET EDEMEDİLER
23 Haziran seçiminin 31 Mart seçiminden en önemli farklarından biri de seçim YSK tarafından iptal edilip “yenileneceği” açıklandığında Bahçeli’nin “İstanbul’a mitili serip” gece gündüz çalışacağını açıklamasıydı. Bir diğeri ise Erdoğan’ın ilçe ilçe mahalle mahalle seçim çalışması yapacağı ve 39 ilçede 39 miting yapacağına dair AKP ve MHP’den yapılan açıklamaların fos çıkmasıydı!
Çünkü 31 Mart’ın aksine hem Bahçeli ve hem de Erdoğan sahayı ve meydanları Binali Yıldırım’a bıraktılar. Bugüne kadar da meydanlara çıkmadılar. Bunun nedeni elbette ki; her iki liderin sahaya çıkmasının “halkta tepki uyandıracağı” konusunda iki partinin vardığı sonuçtu.
MHP tarafından, (birkaç gün önce yapılan açıklamada) 14 Haziran’dan itibaren Bahçeli’nin İstanbul’da seçim çalışmalarına katılarak “mitilin” namusunu kurtaracağı belirtildiyse de bu konuda pratikte bir adım atıldığı duyulmuş değil.
Nitekim Bahçeli, dün yaptığı konuşmada, “İstanbul seçiminin dünyanın gizli gündemi” olduğunu iddia etti ama İstanbul seçiminin kendi gündeminde ne yer tuttuğuna dair merakları giderecek bir şey söylemedi. Erdoğan da Kırgızistan’a giderken yaptığı açıklamada, İstanbul seçimine son bir haftada nasıl katılacağına dair bir şey söylememeye özen gösterdi.
Bu arada haftalardır kentin her tarafını dev afişlerle kaplayanlar, 31 Mart gecesi “atı alıp Üsküdar’ı geçecekleri”ni sananlar, Yıldırım ve Erdoğan’lı “teşekkür” pankartlarını da bir gecede indirdiler. Bunların yerine yine dev boyutta, “Biz yaptık yine biz yapacağız” pankartları asıldı.
Böylece Binali Yıldırım, eski yaptıklarını “yapacaklarının garantisi” olarak göstermenin ötesine geçemediğini; İstanbul’u betona boğmaya, israfa, yandaşları kayıran adrese teslim ihalelere, rantçılığın dibine vardırılan belediyeciliğe,... ve ”İstanbul’a ihanet etmeye” devam edeceklerini dev pankartlarla ilan etmiş oldu!
- Son iki haftada oluşan Suriye haritası neyi gösteriyor? 12 Aralık 2024 04:45
- Asgari ücret miktarı, AÜTK'ye bırakılamayacak kadar ciddi ve önemli taleptir! 08 Aralık 2024 04:44
- Suriye'de çıkar peşindeki herkes operasyonun içinde ama kimse rolünü kabul etmiyor 05 Aralık 2024 06:45
- Eğer ‘Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz’se... 01 Aralık 2024 04:54
- İşçilerin özelleştirmeye karşı cepheden ‘hayır’ demekten başka bir seçeneği yok! 27 Kasım 2024 06:55
- Tek adam yönetiminin ülkeyi nereye getirdiğinin bir haftaya sığan fotoğrafıdır! 24 Kasım 2024 04:47
- Bakan Tekin ve arkasındakiler laikliğe cepheden savaş açan bir konumdadır! 21 Kasım 2024 04:52
- İktidar 'iç cepheyi güçlendirmek' istiyor, emek ve demokrasi güçleri ise 'birleşik mücadele' diyor 17 Kasım 2024 04:44
- Ülke ve halkın sorunlarını çözmeyen iktidar yeni suç ve cezalar ihdas ediyor 13 Kasım 2024 04:58
- Sermaye ve emek güçleri arasında sert mücadeleler dönemi! 10 Kasım 2024 04:46
- İktidar kayyımı muhalefeti ezmenin koçbaşına dönüştürüyor 06 Kasım 2024 04:58
- Tek gerçekçi seçenek yığınların siyasete doğrudan müdahale ettiği bir mücadeledir! 03 Kasım 2024 04:47