'Nikita'nın kemikleri sızlıyor
Fotoğraf: Envato
Sinema yolculuğunun ilk yıllarında “Derinlik Sarhoşluğu”, “Nikita” ve “Leon” gibi unutulmaz yapıtlara imza atarak başlayan bir yönetmenin sonrasında akılda kalır bir film çekememesi talihsizlikle açıklanamaz sanırım. Fransız sinemasına soluk aldıran hızlı girişinin ardından “5. Güç” ve “Jeanne D’arc” gibi fiyaskolara imza attığında belki biraz talihsiz diyebilirdik Luc Besson için ama hikaye burada da kalmadı. “Angel-A” ile durumu biraz toparlıyor gibi görünse de sonrası giderek daha da kötüye giden bir kariyer oldu.
Luc Besson, kadın karakterlerin sürüklediği hikayeler anlatmayı seviyor. 2014 tarihli “Lucy”, kaçırılıp vücuduna yerleştirilen maddenin etkisiyle olağanüstü güçlere kavuşan bir kadını anlatıyordu yine. Ama Besson ne vakit ‘Eli silah tutan’, savaşçı kadınları anlatsa akıllara ister istemez “Nikita” geliyor. Bu hafta vizyona giren bir diğer film “Beyaz Karga” ile birlikte Sovyet topraklarında gezinen yeni filmi “Anna” ise “Nikita”yı andırmaktan çok daha ötesi.
“Anna”, 1985 yılı Moskova’sında açılıyor. KGB, CIA’ya karşı bir operasyon yapıyor ve bütün ajanlarını yakalıyor. 1990 yılına geliyoruz. Genç yetenek avcısı bir adam Moskova sokaklarında Anna’yı keşfedip onu Paris’te manken olmaya ikna ediyor. Bu ikna sürecinin yarım dakika kadar sürmesi sizi rahatsız etmediyse filmin bu beş yıllık zaman aralarında defalarca gidip geldiği, “üç ay önce”, “altı ay sonra”, “bir yıl önce” yazılarıyla birlikte gerçekleşen zaman atlamaları da sizin için bir sıkıntı yaratmayacaktır muhtemelen.
Anne ve babasını çocukken kaybetmiş, sorunlu bir sevgilisi olan Anna’nın imdadına Alex Tchenkov adlı bir KGB ajanı yetişiyor. Ona bu sıkıcı hayattan kurtulma fırsatı sunuyor. Böylece sıkı bir eğitimden geçirildikten sonra suikastçı haline geliyor. İlk başlarda KGB’nin gedikli yöneticilerinden Olga ile biraz takışsalar da sonradan araları düzeliyor ve anne-kız gibi oluyorlar. Tabii CIA durur mu? Anna’nın Paris’te olduğu bir dönemde onlar da işin içine giriyor.
Bir Luc Besson fantezisi olarak durmadan ileri ve geri saran ve aslında fazlaca da işlevi olmayan zaman akışı sizi rahatsız etmediyse, Anna’nın 1987 yılında ‘laptop’undan “online” iş başvurusu yapması da rahatsız etmeyecektir muhtemelen. Ya da aynı yıllarda herkesin elinde olan cep telefonları da. Ama bütün bunları “nihayetinde bu bir film” diye geçiştirsek bile ortada bir filmde olması gerekenler de yok. Örneğin böylesi bir ‘casusluk’ hikayesinde kurulan entrikaların basitliği, öngörülebilirliği. Filmin bitişine yarım saat kala kimin kiminle iş birliği yaptığı ve aslında nasıl biteceğinin apaçık ortada olması. Daha geçen yıl izlediğimiz “Kızıl Serçe”nin bir tekrarının, “Nikita”nın kötü bir kopyasının ve en fenası umutsuz bir “John Wick” öykünmesinin perdede akıp gittiği bir iki saate hazırsanız bu film tam size göre.
Tabii bir de Anna gibi durdurulamaz bir suikastçı yetiştiren KGB’nin binasının tek kişi tarafından darmadağın edilmesine de rasyonel bir açıklama bulmanız da gerekebilir. Çünkü film kendince bunlara inandırmaya çalışıyor seyirciyi. Örneğin “John Wick”in ikna ediciliği seyirciyi ikna etmek için özel bir çaba harcamamasından geliyor. “Komplo, entrika, derin hikayeler, zeki hamleler beklemeyin” diyor seyircisine. “Aksiyonun akışına bırakın kendinizi ve tadını çıkarın.”
Kendi adıma Luc Besson’dan umudumu keseli uzun yıllar oluyor. Ama hâlâ yaratıcı işlere imza atabileceğini düşünenler için de bu filmin bir kırılma noktası olacağını söylemek abartılı olmayacaktır.
ANNA
ORİJİNAL ADI: Anna
YÖNETMEN: Luc Besson
OYUNCULAR: Sasha Luss, Helen Mirren, Luke Evans, Cllian Murphy
YAPIM: 2019 Fransa/ ABD
SÜRE: 120 dk.
- Uçucu bir peri masalı 02 Kasım 2024 04:15
- Altın Koza ve kronik festival problemleri 05 Ekim 2024 04:30
- Dibini görmeyen... 31 Ağustos 2024 04:25
- Silahlı kuvvetler sermayeye hükmetmeye yelteniyor! 10 Ağustos 2024 04:50
- ‘The Boys’ evreni nasıl kuruldu? 03 Ağustos 2024 04:15
- Roma’nın gurbet kuşları! 27 Temmuz 2024 04:25
- En güzeli uzaktan sevmek belki… 20 Temmuz 2024 04:42
- Analardır, adam eden adamı! 13 Temmuz 2024 04:40
- Amerika kimin rüyası? 06 Temmuz 2024 04:46
- Türkiye’nin film festivali rejimi 11 Mayıs 2024 04:15
- Müslüm’ün yapımcısından: Amy Winehouse! 04 Mayıs 2024 04:37
- Dublörün derdinden dublör anlar 27 Nisan 2024 04:15