23 Haziran 2019 00:10

Sen de yüreğinde sevgiye yer aç

Sen de yüreğinde sevgiye yer aç

"Sen de Yüreğinde Sevgiye Yer Aç" film afişi

PAZAR
Paylaş

Senarist Hüseyin Kuzu arkadaşı Halit Türkyazıcı’yla 1986’da Yönetmen Şerif Gören için ‘Beyoğlu’nun Arka Yakası’nı, ’87’de de ‘Katırcılar’ın senaryosunu birlikte yazar. Sonra yolları ayrılır. Hüseyin Kuzu Şerif Gören’e üç senaryo daha yazar. ‘Sen de Yüreğinde Sevgiye Yer Aç’ (1987), ‘On Kadın’ (1988) ve ‘Polizei’ (1988)

Şerif Gören, 1987 yapımı ‘Sen de Yüreğinde Sevgiye Yer Aç’ filminde 12 Eylül sonrası girdiği siyasi davalarda ünlemiş bir avukatın yaşamını konu alır. Sosyal demokrat bir partinin önde gelen avukatlarından olan Ali İhsan’ın eşiyle yaşadığı sorunlar ve bir başka kadınla ilişkisi üzerine karşılaştığı suçlamalara, 12 Eylül zihniyetini eleştirerek karşı çıkışı anlatılır. Avukat devleti, hükümeti eleştirirken, eleştirilerinden kendi partisini de esirgemeyen, dürüstlük adına bazı prensipler edinmiş ve onları her yerde dile getirmekten çekinmeyen bir insandır. Film, Politikacı Avukat Ali İhsan üzerinden ülkenin o günkü siyasal tablosunun yansımalarını da aktarır.

Ali İhsan’ın gelişi ağızdan ağza duyurulurken kasabada hakkında övgü dolu sohbetler yaşanır.

- Ben anayasaya ‘hayır’ dedim, dedi.

- Grevcilerle halay çekerken gazetelerde boy boy resimleri çıktı

- Ali İhsan ağabey bir tanedir

- Konuşacağım dedi, ‘Konuşan Türkiye’ diye bağırdı. Bu köyün yetiştirdiği, Antalya’nın yetiştirdiği en büyük adam oydu.

- Savcıyken başına neler geldi, ateş bile ettiler; üç kurşun yedi ama düşmedi.

- Karısından neden ayrılıyormuş?

Davul zurnayla karşılanır Ali İhsan’ın gelişi. Eşi Aytaç Hanım’la ayrı yaşıyordur Ali İhsan. Tatil yöresinin erkeklerinin aklı çapkınlıkta, gözü turist kadınlardadır. Ali İhsan’ın eskiden genç devrimciler olan amca çocukları, artık bar işleten “iş adamlarına” dönüşmüştür. Özgürlüğün, değişikliğin ve yalnızlığının tadını çıkararak, “hayata takılan” genç Su ile tanışır Ali İhsan. Eski eşiyle buluşup geçmiş günleri konuşurlar. Birlikte içtikleri meyhaneler, arkadaşlar arasındaki dayanışmalar, devrimcilikler, fikir ayrılığında yaşanan kavgalar...

Ali İhsan: Kafasına bardak attığım adam şimdi bakan.

Aytaç: Geçmişimiz ne güzelmiş.

Ali İhsan: Bizim kaybedecek bir şeylerimiz olmuş demek ki.

Aytaç: Bizim dedin, niye ben değil?

Ali İhsan: Evet, bizim yani benim gibi düşünenlerin. Şimdiki gençler bir kaybetmişlik duygusu yaşamıyorlar geçmişleri konusunda. O yüzden de gelecek umutları bizden daha zayıf.

Aytaç Ali İhsan’ın, Su ile birlikteliğine tanıklık eder. Bu durum canını sıkar, aralarında tartışma yaşanır.

Ali İhsan: İkimizin de ayrı ayrı sorunları yok demiyorum ki, anlatmak istediğim ikimizin birlikteliğinin sorunları var. Sen bunları birbirine karıştırıyorsun.

Aytaç: Sen de ikimizin sorunları konusunda olayı daha bir karmaşık hale getirmek için elinden geleni yapıyorsun.

Ali İhsan: Ben, bilerek mi yapıyorum?

Aytaç: Tartışıyorsak bilmeden diyemezsin.

Ali İhsan: Benim yaşam biçimim bu

Aytaç: Bütün sorun da bu zaten. Eskiden hiç olmazsa konuşuyorduk. Şimdi ben susuyorum, sen yaşıyorsun, haksızlık bu.

Ali İhsan: Yaşa o zaman

Aytaç: Bir kadın olarak kolay mı sanıyorsun?

Ali İhsan: Üç beş senedir her şeye bir kadın bakışından bakmak da moda oldu.

Aytaç: Saçmalıyorsun, öyle bir yerde olmadığımı biliyorsun

Ali İhsan: Ama okuyorsun, neden sorunca da bir şeyler yapmak istiyorum diyorsun. Onlar hiç olmazsa yapıyorlar, ‘Biz kadınlar’ diye bağırıyorlar. Sen de o söylediğin şeyleri yap o zaman. Ama yap yani. İtiraz ettiğin şeyleri sıraya koy ve yap.

Aytaç Ali İhsan’ın durduğu yeri, yol yürüyüş biçimini eleştirir. “Başkalarının içinde fikir ve ilkelerinle tek başına yürüyorsun, başkalarıyla yürümek hiç aklına gelmiyor.”

Ali İhsan: Kurumsallık düşüncemin eksik olduğunu söylemeni de ben kabul edemem, böyle bir miras yok çünkü var olan hep katı ve hiyerarşi öneriyor. (…) Son zamanlarda kafama taktığım milliyetçilik meselesini bu yüzden bilerek koydum önüme. Sanki o sözcük onların tekelindeymiş gibi. Onu yıkacağım kafalarına, ne yani ben daha çok seviyorum bu ülkeyi onlardan, insanları da.

Su ile birlikteliğini sürdürür Ali İhsan, Aytaç’la tartışmalarını da. İkili yan yana geldikçe birbirleriyle ve geçmişleriyle hesaplaşmayı sürdürür. Aytaç, kadın başına dilediğince seçim yapamamaktan, dilediğince yaşayamamaktan yakınıyor, birlikteliklerini eskisi gibi sürdürmek istiyordur.

Bir yandan da Ali İhsan’ın attığı her adım, aynalı gözlüklerin ardından gizemli bir çift göz tarafından izleniyor fotoğraf çekilerek belgeleniyordur.

Su da kimliğini ispatlama çabasındadır, Ünlü Gazeteci Hasan Kemal ve Ünlü Aranjman Şarkıcısı Rüçhan Kemal’in kızı olarak tanınmaktan/anılmaktan sıkılmış, kendini ispatlamak Su Kemal olmak istiyordur.

Ali İhsan hakkında soruşturmalar açılır. Su ile ilişkisi ve açılan soruşturmalar partisinde de rahatsızlık yaratır. Su ile çekilmiş fotoğrafları gazetelerde yayımlanır. Bu gelişmeler üzerine Ali İhsan “açıklık politikası” izlemeye karar verir, karşı atağa geçer. Tarihi Açıkhava Tiyatrosunda basın toplantısı yapar. “Son zamanlarda hakkında açılan soruşturmalar, partideki durumunun askıya alınması, özel ilişkisinin gazetelere yansıması böyle bir toplantıyı zorunlu kılmıştır.” Basın toplantısında kendine yönelik eleştiri ve saldırıları yanıtlayan, duruma açıklık getiren Ali İhsan, “Önemli olan üretmek, tartışmak ve yaşamak” diyerek yaşam biçimini tanımlar. Bireysel mücadelesinin halk demokratik hak ve özgürlüklerini kullanana kadar süreceğini açıklar.

12 Eylül sonrası oluşan ‘yeni ulusalcı sol’ aydın/politikacı portresi çizer konuşmalarıyla Ali İhsan: “İnsan haklarını, demokratik prensipleri, hukuk devleti esaslarını hakim kılmak için cumhuriyet yaşadıkça mücadelemiz sürecek. Bunun için önce acılardan başlayacağız. Analarımızın babalarımızın, karılarımız ve çocuklarımızın acılarını sevgiye dönüştüreceğiz. İşkenceye, baskılara, idamlara son diyorum. Konuşan Türkiye diyorum. Biz vatanımızı, milletimizi, bayrağımızı seviyoruz. Benim yüreğimde sevgi var, saygı var. Sen de yüreğinde sevgiye yer aç.”

Filmin yıldızıysa alkolik ve çapkınlıkta sınır tanımayan “Antonius Ahmet” rolüyle Erdal Özyağcılar’dır. Filmde Kadir İnanır, Sibel Turnagöl, Erdal Özyağcılar, Aytaç Öztuna, Serra Yılmaz, Savaş Akova gibi oyuncular yer alır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa