24 Haziran 2019 00:15

Cezaevi ziyareti

Cezaevi ziyareti

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Uzun bir aradan sonra yeniden merhaba! Sizlerden Mayıs sonuna kadar izin istemiştim ama öznel durumlar da araya girince Haziran ayının ilk iki haftasını da yazısız geçirdim. Bu kadar ara verince bizim gibi amatörler için yazıya başlamak zor olduğu gibi, memleketin inanılmaz devinimi de ne yazacağımıza karar vermeyi epey zorlaştırıyor.

Abdullah Öcalan üzerinden cezaevlerinin onmaz yarası tecridi tartışır, üç bini aşkın insanın açlık grevinde olduğu cezaevlerine ilişkin kaygıları dile getirirken bugünlerde, aktardığı kadarıyla kendi talebi üzerine, Öcalan ile görüşme yapabilen bir akademisyen Anadolu Ajansına haber olup, iktidar cephesinin kullandığı açıklamayla İstanbul seçimine dair çağrıların yapıldığı bir ortamdayız. Kim ne demiş, yorumlayanı çok. Benim derdim ise başka...

Yıllardır insan hakları örgütleri olarak cezaevleri üzerine veri derleyip kamuoyunu bilgilendirme görevini yerine getirir, cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri iddialarına değinirken bir yandan da bıkmadan usanmadan ilgili kurumlara başvuru yaparak cezaevlerinde dile getirilen sorunları araştırmak, ihlal iddialarını izlemek için talepte bulunuruz. Geçmişte, en azından açlık grevleri sürecinde bağımsız hekimler olarak açlık grevi yapanların sağlık durumlarını izlemek için cezaevlerine girdiğimiz, Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği’nin senaryo atölyeleri düzenlemişliği de vardır ama uzun zamandır taleplerimize olumlu yanıt alabilmek bir yana bugüne dek Türkiye’de yapılmış en yüksek katılımlı açlık grevlerini özverili avukatlar olmasa izleyebilmemiz, sağlık durumları ve açlık grevine ilişkin uyarıları iletebilmemiz mümkün olmayacaktı. Açlık grevinin sonlandırılmasından sonra da insanların hastaneye götürül(me)meleri, beslenme ile ilgili sıkıntılar, hastaneye gidebilen az sayıdaki insanın götürülüş biçimleri dahil pek çok hak ihlali ya ulaşabilen mektuplar ya da avukatların o cezaevinden bu cezaevine koşarak derledikleri bilgiler ile ulaşabildi bize.

Şimdi hal böyle olunca, örneğin bir emekli akademisyen olarak ben talepte bulunsam; barış imzacıları Füsun Üstel ile Tuna Altınel’i ziyaret etmek istesem, ne yanıt alırım merak ediyorum. Bu hafta Gezi davası başlıyor, duruşmalar sırasında Osman Kavala ve Yiğit Aksakoğlu ile görüşme talep etsem? Sevgili Ayşe Düzkan’a yetişemedi bu gelişme ama avukatlarım da olduğu için Selçuk Kozağaçlı ve Çağdaş Hukukçular Derneği avukatlarını ziyaret edip 17 Temmuz’daki duruşmam için danışsam? Hani birkaç örnek verdim ama memleket sathındaki tüm cezaevlerini dolaşabilirim. Madem isteyen akademisyen istediğini ziyaret edebiliyor, ben de bir akademisyen olarak başvurayım öyleyse.

Gerçi çok beklemem gerekmeyebilir, yakın zamanda yerinde ve içeriden gözlem yapmak ve cezaevi koşullarını ilkinden daha ayrıntılı incelemek zorunda kalabilirim. İstinafın sonucuna bakar. O zaman da başka akademisyen arkadaşlar talepte bulunabilir tabii. Yargı reformuna dair yeni bir paket var önümüzde. İstanbul seçiminin ardından kurdelesini açıp gösterecekler bize ama bizim yasalarımızda “hassas vatandaş” ruhuna merhem her maddenin birkaç yedeği olduğu için, yargının hali çerçevesinde olsa olsa yargılandığımız maddeler değişir.

Savaşın bir halk sağlığı sorunu olduğu gerçeğini dile getirdikleri için Türk Tabipleri Birliği önceki dönem Merkez Konseyi üyelerinin 20 aydan 38 ay 22 güne uzayan cezalar alabildiği bir ülkede insanların ancak hep birlikte barışı, demokrasiyi ve özgürlüğü talep ederek ve bu talepleri için bulundukları her yerde mücadele vererek kurtulabileceklerini bilmeliyiz. Türk Tabipleri Birliği bu yıl genel kurulunda “Tababet için Adalet” çağrısı yaptı. Adalet olmadığında insanlık, yanında barış, demokrasi ve özgürlük olmadığında toplum yara alır.

Hak mücadelesinin yılmaz bir emekçisi olarak bugün talebim cezaevi ziyareti değil, düşman hukuku işletilerek doldurulan cezaevlerinin boşaltılması olabilir ancak!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa