27 Haziran 2019

Dili sorunlu biçimde kullanmanın spordaki şiddeti besleyen en önemli unsur olduğu hâlâ anlaşılmışa benzemiyor olacak ki, taraftarı yedekleme amaçlı kışkırtıcı söylemler, içinde bulunduğumuz “ölü sezonda” bile ağızlardan düşmüyor…

Antalya’daki şampiyonluk kutlamasında konuşan Galatasaray Başkanı Mustafa Cengiz, sezonun sona ermesinin üzerinden neredeyse 1.5 ay geçmesine karşın önlerine çıkarılan “ciddi” engellerden söz edebiliyor. Hatta işin iyice “gübresini” çıkarıp bu engellerin, kulübün kurulduğu dönemden başlayıp günümüze kadar geldiğini iddia ediyor.

Her gün, her saat hiç ummadıkları engeller çıkıveriyormuş önlerine. Engel deyip de geçmemek lazım. Bunlar arkadan, yandan kurşun şeklinde oluyormuş… Yani ancak bu kadar etkileyici biçimde dile getirilebilirdi mücadele edilen koşulların zorluğu!..

Yalnız tabii şunu da unutmamak gerekir ki, bunları söyleyen kişi, Türkiye’de en çok şampiyonluk kazanmış kulübün başkanı!.. Anlaşılan bütün bu engeller, kulübün azmi, mücadele gücü ve kararlılığı karşısında pek bir işe yaramamış!..

Toplam 150 gün ceza yediğini de hatırlatıyor Cengiz. Ama bu cezaları niye aldığından hiç söz etmiyor. Sanki yetkili birileri durup dururken sırf keyif olsun diye kendisine ceza vermiş gibi konuşuyor. Belli ki, kendisine verilen cezaların da hedefe ulaşmalarını engelleme çabasının bir parçası olarak algılanmasını istiyor.

Neyse ki taraftarların desteği sayesinde asla yılmıyor ve mücadeleyi sonuna kadar sürdürüyorlarmış.

Asılsız mağduriyetler üzerinden taraftarların gönlünü bir kez daha fethederek prim yapmaya çalışmak çok kullanışlı bir yöntem. Bu yöntemi kullanmayan yok…

Fenerbahçe Teknik Direktörü Ersun Yanal da yeni sezon için taraftarlarına umut dolu mesajlar veriyor. “Fenerbahçe önümüzdeki sezon şampiyon olacak” şeklinde kesinlik ifade eden cümleler kuruyor. Daha şimdiden şampiyon olacaklarından emin. İddiasını “Diğer takımlar kendilerine göre sıralama belirlesin, çünkü biz birinci olacağız” sözleriyle iyice pekiştiriyor.

Bir teknik direktör elbette kendisine ve takımına fazlasıyla güvenebilir ve buna bağlı olarak da iddiasını ortaya koyabilir.

Ancak büyük beklentiler yaratan böyle kesin ifadeler kullanması, bir anlamda yetersizliğinin ve popülizme teslim oluşunun göstergesi sayılabilir. Futbolun bilgisini, kültürünü teknik, zihinsel ve psikolojik boyutlarıyla özümsemiş hiçbir teknik direktör böyle kesin ifadeler içeren açıklamalarda bulunmaz. Çünkü onlar, oyunun gidişatını ve sonucunu etkileyen sonsuz etken söz konusuyken, böyle temelsiz laflar etmenin manasız bir beklenti yaratmak anlamına geldiğini ve işlerin umut edildiği gibi gitmemesi durumunda yaşanacak hüsranın da yaratılan beklenti kadar büyük olacağını bilir. Taraftarları gaza getirmek adına böylesi bir riski göze almanın hiçbir mantığı yok. İddialar, dayandıkları argümanların sağlamlığı kadar mantıklıdır…

Anlıyoruz ki, yöneticiler ve teknik direktörler, taraftarlara yükledikleri “en büyük destekçi” misyonunun karşılığında, boş laflarla da olsa her fırsatta onların gönlünü okşamak gerektiğine inanıyorlar. Bu gerekliliği yerine getirmek önemli tabii…

Beşiktaş Başkanı Fikret Orman’ın yeni teknik direktörleri Abdullah Avcı’nın sözleşme süreciyle ilgili sözleri de ilginç. Avcı ile içlerine sinerek anlaştıklarını ve sözleşme işinin 10 dakikada bittiğini söyleyen Fikret Orman devamında “Abdullah Hoca bizden bir şey talep etmedi” dedi. Hemen ardından da, “Sezonluk 12 milyon TL”ye anlaştık” ifadesini kullandı. Daha önce anlaşmanın 3 yıllık olduğu açıklanmıştı. Yani üç yılda Avcı’ya 36 milyon TL ödenecek. Durum böyleyken, “Abdullah Hoca bizden bir şey talep etmedi” demenin manası ne ki? Sezonluk 12 milyondan, 36 milyon TL… Daha ne talep etsin? Fikret Orman’ın, “Bildiğim kadarıyla sözleşmede tazminat maddesi yok” lafı da başka bir garabet. Bu nasıl bir kurumsallık, nasıl bir profesyonellik? Başkan bilmeyecek de kim bilecek tazminat maddesinin olup olmadığını? Bu işleri profesyonel ciddiyetle ele almamanın ve hatır, gönülle yürütmeye kalkışmanın bedelini kulüpler sonradan fazlasıyla ödüyor…

Kimi zaman mağduriyet, kimi zaman kibir, kimi zaman da ajitasyon temalı boş konuşmalarla kendimizi ve taraftarları oyalamayı pek güzel beceriyoruz!..

EVRENSEL'İNMANŞETİ

101 milyarlık gasp

101 milyarlık gasp

Enflasyonla mücadele adı altında uygulanan Erdoğan-Şimşek programı, enflasyonu düşürmüyor ama ücret ve maaşları acımasızca ezmeye devam ediyor. DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı. “Enflasyonun nedeni ücret zamları” yalanının foyası da açığa çıktı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı.

Evrensel'i Takip Et