Aydınlıkta

Fotoğraf: Pixabay
NE ÇIĞLIK NE ŞARKI
Yaban bir kuş çığlık çığlığa ötüyor ağaçların arasından, çatıların üstünden geceleri. Gündüzün taşıt gürültüleri, gökyüzünü kapatan elektrik tellerine sürtünen tramvay arşlarının çakışı, rayların gıcırtısı, çatıları kaplayan televizyon antenlerinin vınıltısı arasından duyulmuyor sesi. Ne yaban kuşunun bitmeyen çığlığı ne şarkısını kesmeyen bülbülün çağrısı...
EL BİRLİĞİYLE
Meyvalar olgunlaşınca ağırlaşır, dallar sarkar. Herkesin ulaşabileceği yakınlıktadır bütün yemişler. Şişkin, sulu, bal tutan. Güneşin parlaklığında. Ağızdan dağılan. Toplanmasını bekliyor şimdi. El birliğiyle...
SAVAŞ I
Bir jet tam ortasından yırtar gökyüzünü. Gökyüzü iki parça. Bir zırhlı tam ortasından biçer denizi. Deniz iki parça. Yeryüzü paramparça.
SAVAŞ II
Gökyüzünün mavisi paslanır. Kurumuş kanın rengiyle. Yeryüzünden yükselen ateşin renginde.
ÖNCÜ KIYAMET
Kuşlar yere indi, gökyüzü yok. Balıklar karaya çıktı, deniz yok. İnsanlar, balıklar, kuşlarla karalarda sıkıştı. Altüst oluncaya kadar yeryüzü.
KİMİZ
Beni benden aldılar, seni senden. O, sustuğuyla kaldı. Kimiz, ben, sen, o olmadıkça? Kimiz biz, biz olmadıkça?... Kimiz?
AYDINLIKTA
İstanbul'sun sen, üç yanını alan denizinle. Kanat çırpan martılarınla İstanbul'sun! Tepelerin üstünden eksilmeyen gökyüzünle, uçuşan güvercinlerinle; eski, yeni sokakların, caddelerin, kulelerin, köprülerin, surlarınla İstanbul'sun! Seni seven karınca misali kalabalığınla yürek yüreğe. Büyüyerek aydınlıkta...
BÜTÜNLÜK
İki yarım aydık, yarı aydınlıkta. Dolunay olduk ikimiz, apaydınlıkla.
ERKENDEN
Günü tutun elinden, bırakmayın aydınlığı. Bakın gökyüzüne ışığın vurduğu pencereden. Ayağa kalkın teker teker, el ele tutuşarak hep birden. Bacalar tütüyorken sabahleyin erkenden.
Evrensel'i Takip Et