30 Haziran 2019 00:55

Osaka'da Trump şov: Haklısınız ama alacağınız yok!

Osaka'da Trump şov: Haklısınız ama alacağınız yok!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

G20’nin Osaka Zirvesi’nde “ticaret savaşları”ndan “iklim değişikliği”ne kadar dünyayı ilgilendiren pek çok konu gündeme alınıyor. Ama önceki G20 zirvelerindeki gibi Osaka Zirvesi’nde de konuların önemine işaret etmenin ötesine geçen herhangi bir gelişme olmadı.

Türkiye’de ise günlerdir hatta haftalardır gündem Osaka Zirvesi değil, bu zirve vesilesiyle Osaka’da yapılacak olan Trump-Erdoğan görüşmesi.

Çünkü tıpkı Rusya’dan S-400 füze sistemi alınması karşısında ABD Savunma Bakanlığınca yazılan “Eğer S-400 alırsınız ambargo uygularız” mektubunda olduğu gibi Doğu Akdeniz, İdlib, Kuzey Suriye, F-35 gibi diğer sorunlarda da hangi konu gündeme gelse Erdoğan ve AKP sözcüleri, “Sayın Cumhurbaşkanı’mızın Trump’la görüşmesinde konu ele alınacak” dedikleri için Trump-Erdoğan görüşmesi, “Godot’u bekleme” hikayesine dönmüş durumda. 

TRUMP’IN NE SÖYLEDİĞİNE DEĞİL NE YAPTIĞINA BAKMAK GEREK

İşte bu görüşme dün yapıldı ve 36 dakika sürdü. 

Daha görüşmeye girerken, “Cumhurbaşkanı Erdoğan, Obama yönetiminden Patriot almak istedi fakat izin verilmedi. Obama döneminde Türkiye’ye adil davranılmadı” diyen Trump, S-400 konusunda, “Karışık bir konu. Farklı çözümler arıyoruz” dedi.

Toplantı sonrasında basının karşısında çeşitli konularda değerlendirmeler yapan Trump, Türkiye’ye Obama yönetimin adaletsiz davrandığına vurgu yaparak, “Tamamen berbat bir durum. Türkiye’ye adaletsizlik yapıldı. Ama üstünde çalışıyoruz. Ben Erdoğan’la iyi anlaşıyorum” diyerek, Erdoğan yönetiminin çok hoşuna gideceği kesin olan açıklamalarda bulundu.

Diplomaside bir yabancı ülke bakanının kendi ülkesini, (önceki yönetim de olsa) böylesine suçlaması ve karşısındaki ülkeyi haklı ilan etmesi pek rastlanan bir durum değil. Ama şu da bir gerçek ki, konuşan herhangi bir politikacı ya da diplomat değil, Trump! Yani sabah başka konuşurken akşam başka konuşabilen, ertesi gün her iki söylediğini de reddeden, bunu kanıtlayan tweetler atmayı “kendi tarzı” olarak kabul ettirmiş bir kişi. Bu yüzden de söylediklerine değil yaptıklarına bakılması gereken bir ABD başkanıdır Trump!

TRUMP ABD İÇ POLİTİKASINA KONUŞTU

Evet, Trump’ın tarzı böyle konuşmak için müsait, ama Trump’ı izleyen herkesin kanısı, onun Obama’yı suçlayıp Türkiye’ye hak vermesinin gerçekte bir karşılığının olmadığıdır. Tersine Trump’ın bu açıklamasının; gelecek yıl yapılacak olan “ABD başkanlık seçimi” için ABD’nin içine yönelik olduğu, Türkiye kamuoyundaki “ABD karşıtlığı”nı “Obama karşıtlığı” ve Obama’nın partisi “Demokrat Parti karşıtlığı” ile sınırlamayı amaçladığı, “Zor bir muhatap ama iyi anlaşıyoruz”, “Bir sözüyle Brunson’u serbest bıraktı” şeklinde atıfta bulunduğu Erdoğan’a Türkiye’nin iç kamuoyunda bir ‘destek’ oluşturma anlamına geldiğini de söylemek gerek.

Bu nedenlerle de Erdoğan-Trump arasındaki görüşmede, “Neler oldu, neler konuşuldu?​” sorusuna ancak, “Yapılanlara bakarak” yanıt verilebilir. Çünkü Trump’ın iktidara gelmesinin üstünden iki buçuk yıl geçti ve bu süre içinde ne Patriotlar ne de Türkiye–ABD arasındaki sorunlarda bir ilerleme kaydedildi. Üstelik Trump yönetimi, “Türkiye ekonomisini mahvederiz” tweetlerinden, Savunma Bakanlığından yazılan mektuba kadar hiçbir konu Trump’tan bağımsız görülemez. Bu yüzden Trump’ın Türkiye’yi haklı bulması konusunda söyledikleri, “Türkiye haklıdır ama alacağı yoktur” anlamına gelmektedir. Çünkü, gerek Trump yönetiminin Türkiye’ye yönelik girişimleri, S-400’ler konusunda Temsilciler Meclisi ve Senatodan geçen “yaptırım paketi” ile birlikte düşünülmelidir. S-400’lerin teslim alınmaya başlamasıyla da bu yaptırımlar devreye sokulacaktır.

İKİ EMPERYALİST ARASINDA KALMA HALİ

Bugün Trump’ın Osaka’daki (Gerçekte bir karşılığı olmayan) şovvari açıklamaları, herhalde bugün yandaş medya ve AKP cenahından, “Osaka zaferi” olarak sunulacaktır.

Çünkü Osaka’daki tartışmalar, Trump’ın övgüleri ya da Putin’le S-400 konusundaki “Teslimat sorunu yok” uzlaşmasının ötesinde, Türkiye’nin dış politikası ve savunma politikalarının gelip dayandığı yerdir. Bu ise ABD ve Rusya arasında ve Ortadoğu’nun yeniden bölüşülmesi mücadelesinde, Türkiye’nin iki emperyalist arasında kalmış olma halidir. Dolayısıyla Türkiye bugün hem ABD ile stratejik ittifakını (NATO üyesi olmayı) sürdürmek hem de Rusya’yla ekonomik ve askeri stratejik değerde ilişkiler geliştirmek arasında kalmıştır.

AKP propagandası, bu “arada kalmışlığı” bazen “bağımsız dış politika”, bazen de “antiemperyalizm” olarak gösterse de bunun gerçekle bir ilişkisi yoktur.

Nitekim Erdoğan iktidarının 17 yıldır geldiği yer; dış politikada ABD ile Rusya arasında kalmak ve Trump gibi söylediklerine kimsenin inanmadığı bir ABD Başkanının, “Haklısınız ama alacağınız yoktur” demesiyle avunma noktasındadır. 

 

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa