‘Çok güzel’ veya 'Daha güzel' meselesi
Fotoğraf: Envato
Kirvem,
Memleketimizin sathında arada bir entipüften, çoğunlukla da kendimizce önemli bulduğumuz kimi meseleler yumağı içinde debelenip dururken, diğer yandan da sorunlarımızın köküne kibrit suyu, zaç yağı, kireç kaymağı döküp, dolayısıyla bir an önce bunlardan kurtulmanın yollarını hesapça aradık, arıyoruz ama, bu baptaki tüm gayretlerimize rağmen milletçe karnelerimizdeki “hal ve gidiş” hanesine baktığımızda; maalesef görünen o ki, ülkemizin irili ufaklı meselelerini çözmekten yana ne hikmetse hep yaya kaldık veya kalıyoruz...
El alemin yıllar öncesinden çözüp, sorun olmaktan çoktan çıkarıp, hatta tozlu raflarından bile silip süpürüp böylece diri diri mezara gömdükleri kimi problemlerinin ardından pipolarını tüttürüp, nargilelerini fokurdatıp böylece keyiflerinin kahyası kesilirken, buna mukabil bizler hâlâ en zıttırım, en cavalacoz sorunlarımızla baş başa kaldığımıza göre, demek ki şu kırtıpil alemde kimi meselelerimizi çözüp bir bakıma hepsi de birbirinden leziz üzümlerimizi afiyetle, ağız tadıyla yemekten ziyade, tam aksine her defasında illa da bağcı dövmekle meşgulüz!
Dün burun kıvırıp küçümsediğimiz, tepeden bakıp dışladığımız kimi sorunlarımız kartopu misali yuvarlana yuvarlana giderek büyüdükleri gibi, ayrıca zaman zaman başımızdan aşağı bazen nohut, fındık, ceviz derken günün birinde çift sarılı yumurta iriliğindeki dolular halinde dazlak kafalarımızı tokmaklayınca, bu kez de hep beraber feryat figanla yaygara koparıp feveran ediyoruz...
Nitekim her yanını, her yöresini demirağlarla örüp böylece sağını solunu, kenarını bucağını her bakımdan güya sağlam bir kazığa bağladığımız demokrasimiz sayesinde yerel yöneticilerimizi seçip, dolayısıyla bu baptaki “milli irade”mizin “kum” ya da “çim” kulvarlarda dörtnala koşmasının memleketimiz, milletimiz açısından acaba her şey “çok güzel” veya “daha güzel” mi olacağını oylarımızla belirlemeye çalışırken, bu arada hepsi de bu ülkenin birbirinden değerli “vatandaşlar”ı olarak başımıza gelenler neredeyse pişmiş tavuğun başına gelenleri solladıysa, demek ki “demokrasi” denen bu meselenin çözümü için yerine göre ramazan pidesi, tandır, lavaş , yufka veya hiç olmazsa bari en ucuzundan fırınlar dolusu “halk ekmek” tüketip, ehh bir de tanzim satış yerlerinde bulabilirsek bir baş kuru soğanın cücüğünü de bunlara katık edip, ardından da keyfimize göre bayram yapmamız mı gerekir, kim bilir Kirvem!
- Bitmeyen yazı* 05 Nisan 2022 00:14
- ‘Saltanat kayıkları’ meselesi 19 Mart 2022 23:23
- 'Ayıp' meselesi 12 Mart 2022 23:00
- ‘Yamuk beyinler’ meselesi 05 Mart 2022 21:31
- ‘İp ipullah sivri külah’ meselesi 26 Şubat 2022 23:05
- ‘Laklakiyat’ meselesi 19 Şubat 2022 20:45
- ‘Saz çalıp çığırmak’ meselesi 12 Şubat 2022 22:00
- ‘Demirkazık’ meselesi 05 Şubat 2022 23:20
- ‘Minik serçe’ meselesi 30 Ocak 2022 02:15
- ‘Enkaz’ meselesi 23 Ocak 2022 02:43
- ‘Rektifiye’ meselesi 16 Ocak 2022 03:40
- "Aç tavuk" meselesi 09 Ocak 2022 02:30