30 Haziran 2019 22:53

Türkiye'de transfer haberciliği

Türkiye'de transfer haberciliği

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Menajer, yönetici, medya, taraftar… Biri para harcayacak biri para kazanacak. Biri hayal satacak biri o hayalin tüketicisi olacak.

Transfer dönemlerine bayılıyoruz burası kesin. Türkiye’de kulüplerin ekonomik açıdan bu kadar kötü durumda olmasında transfer çılgınlığı/beceriksizliği/plansızlığının önemli bir payı var. Yine de tüm bunlar medya üzerinde etkili olmaya devam ediyor. Bu yazı birkaç yıl önce sözünü verdiğim “Transfer dönemi illüzyonu”nun kapsamlı değerlendirmesi olmayacak ama bu sezonu özetlediğini düşündüğüm bir örnek üzerinden genel vaziyeti irdelemeye çalışacak.

***

Transfer gündemi dünyanın her yerinde medya açısından büyük öneme sahiptir. Ancak bizim kadar asparagas haber üzerinden yürüyen ve bu haberleri veren muhabirlerin cezalandırılmadığı bir ülke yoktur herhalde.

Kendini kulüp görevlisi zanneden “Hayırlı olsun”cu amigo muhabirler haberin ilgi çekmesi için tamamlanmamış süreçleri nihayete erdirmeye bayılıyor. Oyuncunun menajeri ile kulüp arasında görüşme oldu ve görüşme olumlu mu geçti, bas manşeti: “Osman, Çatladıkkapıspor’da.” (Hıncal Uluç’a saygılar)

Mesela Vedat Muriqi transferi. Nisan ayından bu yana önce Fenerbahçe’ye sonra Galatasaray’a transfer oluyor Kosovalı golcü. Bir örnek üzerinden inceleyelim.

Mayıs ayında Sözcü’nün amigo muhabiri “Vedat Muriqi Fenerbahçe’de – Fenerbahçe 25 yaşındaki Kosovalı oyuncuyu dünkü görüşmenin ardından kadrosuna kattı” ifadelerini içeren tweet’lerle gazetede çıkan “haber”ini duyurdu. Haber, kesin ifadelere dayanıyor dolayısıyla okuyucunun transferin bittiğini düşünmemesi için hiçbir neden yok.

Devam ediyor amigo muhabirimiz: “Bu transferde başrol oynayan Başkan Vekili Semih Özsoy, Galatasaray’ın Rizespor Başkanı Hasan Kartal’a ‘Diagne’yi satacağız, Vedat’ı istiyoruz. Bize biraz süre verin’ dediğini öğrenir öğrenmez harekete geçti. “

Belli ki haberin de kaynağı olan yönetici için “Amma iş bitirici adammış” diye düşünmemizi isteyen bu sözler sonrası başkana da senaryoda bir rol veriliyor ve kehanette bulunuluyor: “Ali Koç, Rizeli mevkidaşıyla bir araya gelip ödeme planı üzerinde kesin anlaşmaya varacak. Bu transfer Ramazan Bayramı’nın ilk günü duyurulacak, taraftara bayram hediyesi verilecek.” “Haber”e göre Muriqi’nin bedeli “2-3 milyon avro”.

Elbette Ramazan Bayramı geldi geçti ve bu “haber”deki hiçbir unsur gerçeğe dönüşmedi. Çünkü gerçek değildi. Öyleyse muhabir haberi nasıl vermeliydi?

Mesela şöyle: “Fenerbahçe santrfor transferi için Vedat Muriqi ile görüşmelerini sürdürüyor. Galatasaray’ın da ilgilendiği Muriqi için Başkan Vekili Semih Özsoy, Rizespor yönetimiyle görüşüyor. Kulüplerin bonservis bedelinde anlaşmaya varması halinde Muriqi ile de bir araya gelinecek. Fenerbahçe yönetimi, transferi bayramın ilk günü duyurmayı hedefliyor.”

Elimizdeki veriler bundan ibaret. Hal böyleyken haber neden kesin yargılar içeriyor?

Çünkü amigo muhabirimizin “Özel” olarak nitelediği bu haberin amacı okuyucuyu doğru bilgilendirmek değil.

Amaç: 1- Taraftara hayal satmak. 2- Haber kaynağı yöneticinin PR’ını yapmak. 3- Haberin hedef kitlesi taraftarlar üzerinde “Rakibe gol atma” hissiyatı uyandırmak. 4- Olur da transfer bir gün gerçekleşirse “İlk biz duyurmuştuk” diyebilmek.

Söz konusu muhabirin şu ana kadar tamamen yalanlanan bu haberi için özür dilediğini görmedik. Ama transfer gerçekleşirse  “Biz 30 Mayıs’ta demiştik” diye böbürleneceğini biliyoruz. Hayır “İlk siz duyurmadınız.” Bu saatten sonra gerçekleşecek Muriqi transferinin hikayesi bambaşka olacak. Sizin “ilk duyuru”nuz çoktan yalanlandı.

Bu sadece bir örnek ama her gün spor medyası bu haberlerle dolu. Her gün birileri bir takıma transfer oluyor ve medyada bu o kadar kanıksanmış ki kimse bu haberleri nedeniyle hesap vermiyor. İş öyle bir noktaya vardı ki, kamu kuruluşu TRT Spor bu yalana dayalı habercilik konusunda herkesi geride bırakmış durumda.

Haftaya başka örneklerle devam edeceğiz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa