Dış politikada hatada ısrar
Cumhurbaşkanı Erdoğan G20 zirvesi için gittiği Japon’yada yaptığı basın toplantısında uzun uzun Mursi’yi anlattı. Uzun Mursi bölümünün içinde seçilmişliği ve darbeyle devrilmişliği vurgusu da vardı ama Mursi konusunun özü bu değildi. Ayrıca, Erdoğan’ın darbe ve darbeci karşıtlığı çok inandırıcı değildi. Çünkü, iktidara bir darbeyle gelen ve halkına katliam uygulayan, Uluslararası Savaş Mahkemesi tarafından aranan devrik diktatör Ömer Hasan El Beşir ile arası çok iyiydi. Beşir, Türkiye’de misafir edilmiş, Beşir ile ciddi iş birliklerine imzalar atılmıştı.
Dinlerken başta Mursi ile gündemin ne ilgisi var diye düşündüm ama sonra Erdoğan’ın Dünyaya Mursi üzerinden iktidarının siyasi ve ideolojik pozisyonunu anlatmaya çalıştığını anladım.
Erdoğan hâlâ Müslüman Kardeşler’in savunuculuğunu yapıyordu.
Müslüman Kardeşler, 2000’li yılların başında ABD tarafından Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) ortağı olarak düşünülmüştü. Ortadoğu’nun kralları, diktatörleri yıkılacak, Bölge ‘ılımlı İslam’ ile ‘demokrasi’ içinde yönetilecekti. Bu Proje 2011’de Arap Baharı ile birlikte Müslüman Kardeşleri Tunus, Mısır gibi ülkelerde iktidara getirdi. Daha önce kendini GOP’un eş başkanı ilan etmiş AKP iktidarı da hemen Tunus ve Mısır İhvancıları ile kardeş parti ilişkileri geliştirmeye girişti. Fakat sonra devran değişti. Müslüman kardeşler Tunus ve Mısır’da iktidardan düştü. Suriye ve Irak’ta İŞİD güçlendi, Libya aşiretlere bölündü, Ürdün, Fas gibi ülkelerde ayaklanmalar bastırıldı vs. Bu gelişmelerden sonra ABD ve AB İslamcı örgütler arkasındaki desteğini çekti. Fakat, AKP iktidarı İslamcı örgütleri desteklemekten, Müslüman Kardeşler’in hamiliğinden hiç vazgeçmedi. Bugün, bazıları bu politikaların önce dışişleri bakanı, sonra başbakan olan Davutoğlu tarafından geliştirildiğini söylüyor ama Erdoğan’ın Japonya konuşması bunun doğru olmadığını gösteriyor.
AKP iktidarının Müslüman Kardeşler sevdası Libya’da da başına iş açtı. Libya’da aşiret kavgaları, iktidar blokları arasında uzun çatışmalar sonunda iki büyük blokun anlaşması ile biraz nefes aldıktan sonra kısa bir süre içinde yine başlamıştı. Ve, tahmin edilebileceği gibi AKP Hükümeti yine Müslüman Kardeşler’e yakın tarafı destekledi. Libya’nın Müslüman Kardeşleri’ne gönderildiği iddia edilen silah yüklü Türk gemileri yakalanmaya başladı. En son da, Müslüman Kardeşler’e karşı iktidar savaşı veren Hafter tarafı Türkiye’nin rakiplerine İHA gönderdiğini ve bunlardan birinin kendileri tarafından düşürüldüğünü iddia ederek Türkiye’yi düşman ilan ettiler. Bu kadar sorunu olan AKP Hükümetinin bir de nur topu gibi Libya sorunu olmuştu.
AKP’nin uygulamaya çalıştığı elbette bağımsız dış politika değil. AKP, Ortadoğu ve Afrika’da çapı kadar emperyalist bir devlet olmaya gayret ediyor. Ama, bunu başaramıyor. ABD’nin BOP zamanında verdiği gaz ve destekle yerel bir emperyalist devlet olabilirim düşüncesi AKP’de güçlendi ama şimdi bütün dünya karşısında iken hâlâ kendini bölgenin “oyun kuranı” sanması ve hâlâ Müslüman Kardeşler’in hamiliğinde ısrar etmesi sadece AKP’ye değil Türkiye’ye de zarar vermeye devam ediyor.
Evrensel'i Takip Et