AKP iktidarının yıllardır geniş halk kesimlerini ikna etmek açısından, resmi istatistikleri etkili bir propaganda aracı olarak kullandığını kabul etmek gerekiyor. Bugüne kadar özellikle ülke ekonomisi ile ilgili kimi sayısal verilerin (büyüme, ihracat ve ithalat rakamları, cari açık verileri vb) halkın kafasını karıştırmak amacıyla kullandığına dair çok sayıda örnek verilebilir. Türkiye ekonomisinin yaşadığı küçülmeden ve ithalattaki azalmadan kaynaklı olmasına rağmen, ekonominin cari fazla (ihracat gelirinin ithalat giderinden fazla olması) vermesini ekonomide işlerin yolunda gittiğine kanıt olarak gösterebiliyorlar.

Ülke ekonomisine ilişkin olarak açıklanan resmi istatistik verilerinin yüzdelik rakamlardaki artış ve azalışlar üzerinden kimi zaman gerçek dışı yorumlarla gündeme getirilmesi, söylenenlerin mutlaka doğru olduğu anlamına gelmese de toplumun belli kesimleri üzerinde etkili olabiliyor. Benzer bir durumu özellikle enflasyon ve işsizlik oranları üzerinden de gözlemlemek mümkün.

TÜİK’in dün açıkladığı 2019 yılı haziran ayı enflasyonu bir önceki aya göre yüzde 0.03 artarak; bir önceki yılın aynı ayına göre 15.72 oldu. TÜİK’in hesaplamasına göre 2019 yılına yüzde 20.35 ile başlayan yıllık enflasyon ilk altı ay sonunda yaklaşık beş puan gerilemiş gibi görünüyor. Enflasyon oranları her ne kadar belli bir istatistik yöntemle hesaplanıyor olsa da, 23 Haziran seçimi sonrasında otomatiğe bağlanan ve artarak devam etmesi beklenen zamlar ve fiyat artışlarından şikayet eden milyonlarca emekçiyi enflasyonun düştüğüne inandırmak ya da ikna etmek mümkün değil.

TÜİK tarafından benimsenen hesaplama yöntemi üzerinden yapılan ve her ayın üçüncü günü açıklanan resmi enflasyon rakamları, ülkedeki tüm gelir gruplarının harcamalarının ortalamasını gösterdiğinden, en alt gelir grubunda bulunan milyonlarca emekçilerin enflasyonu açıklan resmi rakamların çok üzerinde. Dolayısıyla ülke nüfusunun büyük bölümünü oluşturan emekçilerin yaşadığı hayat pahalılığı ile TÜİK’in açıkladığı veriler arasında anlamlı bir fark oluşuyor. 

Ekonomi açısından enflasyon rakamlarının düşmesi ya da gerilemesi, başta iktidar medyası olmak üzere, çeşitli kesimlerin iddia ettiği gibi hayat pahalılığının azalması ya da ‘fiyatların gerilemesi’ anlamına gelmiyor. Enflasyonun düşmesi, üretilen ve tüketilen mal ve hizmetlerin fiyatındaki artış hızının azalması ya da yavaşlamasını ifade ediyor. Başka bir ifade ile TÜİK’in açıkladığı verilere göre enflasyonun aylık ve yıllık olarak gerilemesi, milyonlarca işçi emekçinin yaşadığı hayat pahalılığı sorunun çözüleceği, cebindeki üç kuruşla daha çok mal ve hizmet alabileceği anlamına gelmiyor.  

Enflasyon, teknik olarak fiyatlar genel düzeyinde yaşanan sürekli bir artışı ifade eden bir kavram. Enflasyon hesaplanırken tek tek mal ve hizmetlere göre değil, belli sayıdaki mal ve hizmetlerin fiyatlarının genel düzeyine bakılıyor ve fiyatların artış hızına göre hesaplanan veriler üzerinden aylık ve yıllık enflasyon rakamları açıklanıyor. Enflasyon sepetindeki ürünlerin sayısal ağırlıklarına göre fiyatların artış hızının artması ya da azalmasına göre enflasyon oranları değişebiliyor.

Ücretli emekçilerin büyük bölümü, işsizler, gelir düzeyi düşük olanlar, ücretlerini zamanında alamayanlar, geçimlerini sürekli borçlanarak sağlayanlar açısından resmi enflasyon rakamlarının düşmesi hiçbir anlam ifade etmiyor. Dolayısıyla küçük bir azınlık dışında, milyonlarca emekçi açısından en temel sorunlardan birisi olan ‘hayat pahalılığı’ sorunu, giderek ağırlaşan ekonomik kriz koşullarında en önemli ekonomik tehdit olmayı sürdürüyor.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

101 milyarlık gasp

101 milyarlık gasp

Enflasyonla mücadele adı altında uygulanan Erdoğan-Şimşek programı, enflasyonu düşürmüyor ama ücret ve maaşları acımasızca ezmeye devam ediyor. DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı. “Enflasyonun nedeni ücret zamları” yalanının foyası da açığa çıktı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı.

Evrensel'i Takip Et