Dile anlam, anlama dil bulmak
Fotoğraf: Envato
Biyografi sinemadaki en zor tür olmalı. Tarihi bir kişiliği bütünlüklü olarak anlatmanın olanaksızlığı bir yana, hayatının hangi bölümünün, nasıl ele alınacağı sorusu bile can yakıcı. Bu tür filmler eğer kötü bulunmazsa genellikle ‘eksik’ bulunur. Ve bu eksiklik hissi hemen her biyografik yapım için geçerlidir. Hele bir de hayatına bakılan kişi çok özel bir isimse, hayranı bolsa. “Hobbit” ve “Yüzüklerin Efensdisi”nin yaratıcısı J.R.R. Tolkien mesela.
Daha şimdiden yazarın fanları filmdeki eksik gediği bulup çıkarmaya, kendilerini tatmin etmeyen yönlerini ortaya koymaya, görmeyi isteyip de göremediklerini listelemeye başladılar bile. Görünen o ki, bu hafta gösterime giren “Tolkien” de biyografi filmlerinin kaderinden kurtulamayacak, bir tarafı hep eksik olarak yorumlanacak.
Kendi adıma, biyografik filmleri izlerken ele aldığı karakterin ‘gerçek’ hayattaki karşılığı ve kapladığı yerden çok filmin kapsadığı zaman/ konunun hakkını verip veremediğine dikkat etmekten yanayım. Önemli bir tarihi kişiliğin hayatının bir dönemine odaklanan bir filmin karakterin bütün hayatına dair tatmin edici bir dil kurabilme becerisi asıl belirleyici olan şey bence. Böyle düşünüldüğünde “Tolkien” sınıfı geçiyor. Babasız büyüyen, annesini çocuk yaşta kaybeden, bir rahibin himayesinde eğitim alabilen bir ‘hiç’in, dünyanın en önemli yazarlarından birisi olmaya doğru giden yolun kapısını araladığı ‘var’ olma anına kadarki dönemi anlatıyor film bir bakıma.
Son bölüme kadar filmin ana zamanını Tolkien’in Fransa’da yer aldığı Birinci Dünya Savaşı oluşturuyor. Bu zaman bir yandan çocukluk dönemi öte yandan lise ve Oxford yıllarıyla paslaşıp duruyor. Tolkien’in alt sınıflardan bir çocuk olarak prestijli ve zengin çocuklarının gittiği bir okula başlaması, kendisini hocalara ve arkadaşlarına kabul ettirmesi ve tabii dil ile kurduğu ilişkinin önemi bu bölümün ana durakları. Bir yandan “Yüzüklerin Efendisi”deki Frodo, Sam, Merry ve Pippin arkadaşlığının kendi hayatındaki karşılığı olarak Gilson, Wiseman ve Smith ile inşa edilmesi anlatılırken diğer yandan koruyucu ailesinin evinde birlikte kaldığı Edith’e olan aşkının gelişimini izliyoruz.
Tolkien’in annesinin anlattığı kadim hikayelerden etkilenerek çıktığı yol, Fin efsanelerinden Alman masallarına kadar uzandıkça kendi dünyasını, karakterlerini ve dilini de inşa etmeye başlıyor. Ancak, genç adamın kelimeye gücünü veren şeyin söylenişi değil anlamı olduğunu öğrenmesi için zorlu bir yoldan geçmesi gerekiyor. Film bu bakımdan, büyük eserlerin yaratıcı Tolkien hayranlarını hayal kırıklığına uğratabilir çünkü asıl olarak “Tolkien’in Tolkien olmazdan önceki” dönemini anlatıyor. Yani dile anlam, anlama dil bulma çabalarının yaşandığı dönemi.
Bu anlatının düğüm noktasının ise Birinci Dünya Savaşı’nda geçen bölümler olduğunu söyleyebiliriz. Filmin bir noktasında geçen “Bütün savaşları bitirecek savaş” tanımlamasının aksine “100 yıldır bitmeyen, bütün savaşların anası” olarak kabul gören bu savaş, tarihte birçok yazar için de kırılma noktası aynı zamanda. Ağır bir hastalığın pençesinde, kan gölüne dönmüş siperler arasında dostunu aradığı bu sahneler gerçek ile hayalin birbirine karıştığı, Tolkien’in fantastik evreninin karanlık yüzlerinin bir görünüp bir kaybolduğu çarpıcı görüntülerden oluşuyor. Bir yandan okul yıllarında kurulan ‘yüzük kardeşliği’ parçalanırken, insanoğlunun o zamana kadar gördüğü en büyük savaşın yıkımının içinde edebiyatın en büyük metinlerinden birisinin de temelleri atılıyor.
Tolkien’in belki de gerçek dünyanın bu yıkıcılığından kaçmak için inşa ettiği Orta Dünya da nihayetinde Yüzüklerin Efendisi’nde bir büyük savaşa tanıklık ediyordu. Ve rivayetlerden birisi de odur ki Tolkien bu romanda İkinci Dünya Savaşı’nı anlatıyordu aslında.
Toparlarsak, iki yıl önce çektiği “Tom of Finland” ile dikkat çeken Kıbrıslı Yönetmen Dome Karukoski, bu filmde de birlikte çalıştığı Görüntü Yönetmeni Lasse Frank Johannessen ile birlikte özellikle savaş bölümlerinde etkileyici bir iş ortaya koyuyor. Ama başa dönersek sinemada hiçbir biyografik yapıtın tam olamayacağı gerçeği bu film için de kendisini hissettiriyor.
TOLKIEN
ORİJİNAL ADI: Tolkien
YÖNETMEN:Dome Karukoski
OYUNCULAR:Nicholas Hoult, Lily Collins, Colm Meaney, Anthony Boyle, Patrick Gibson, Tom Glynn-Carney, Craig Roberts
YAPIM: 2019 ABD
SÜRE: 112 dk.
- Zamanı eğip bükmenin şehveti 21 Aralık 2024 04:15
- Uçucu bir peri masalı 02 Kasım 2024 04:15
- Altın Koza ve kronik festival problemleri 05 Ekim 2024 04:30
- Dibini görmeyen... 31 Ağustos 2024 04:25
- Silahlı kuvvetler sermayeye hükmetmeye yelteniyor! 10 Ağustos 2024 04:50
- ‘The Boys’ evreni nasıl kuruldu? 03 Ağustos 2024 04:15
- Roma’nın gurbet kuşları! 27 Temmuz 2024 04:25
- En güzeli uzaktan sevmek belki… 20 Temmuz 2024 04:42
- Analardır, adam eden adamı! 13 Temmuz 2024 04:40
- Amerika kimin rüyası? 06 Temmuz 2024 04:46
- Türkiye’nin film festivali rejimi 11 Mayıs 2024 04:15
- Müslüm’ün yapımcısından: Amy Winehouse! 04 Mayıs 2024 04:37