Kaybolmakta olanı görme yeteneği
Özellikle son birkaç yıldır kendim ve durumum hakkında konuşmak ya da yazmak oldukça zor geliyor. Diğer insanların hikayelerini daha ilginç buluyor(d)um. En azından şimdiye kadar. Çünkü birkaç hafta önce hapishanenin ana koridoruna çıktığımda çevremde beni selamlayan mahkumlar selinin tek bir ferdinin dahi yüzünü ayırt edemediğimi fark ettim. İlk defa, görme yeteneğimin bu kadar kötü durumda olduğunu anladım.
İlk başta bu konu üzerine kimseyle konuşmadım. Avukatlarımla ve karım Wadiya ile bile değil. Ayrıca beni destekleyenlerin neler olduğunu öğrenmelerine de izin vermedim. Kendisine aşırı güvendiğim doktorum New York’lu internist Dr. Joseph Harris’e de hiçbir şey demedim. Bunun nedeni, bir yandan, “ne yapabilirler ki?” diye düşünmemdi diğer yandan, mahkumlar genellikle diğer mahpuslara içinde bulundukları kötü durumu anlatmaktan kaçınırlar, kimse hapishanedeki bu ‘erkek toplumunda’ güçsüzlüklerinin bilinmesini istemez.
Ne zaman steroid göz damlası alsam görmem kötüleşti, sanki göz bebeğimin üzerinde sütten oluşan bir beyaz örtü vardı. Korku içinde neredeyse kör olduğumu hissettim; gazete ve kitap okuyamıyor, tutuklu arkadaşlarımın yüzlerini göremiyordum.
Muayene için bir göz doktoruna alındığımda bana eşlik eden gardiyan, “Kahretsin Abu Jamal, bir köstebek kadar körsün!” dedi. Yapılan göz testi sonuçlarına verdiği doğal tepkiydi bu. Gösterilen hiçbir harfi ve sayıyı bilememiştim. Göz damlası kullanmadığım süreden bu yana göz bebeğimin üzerinde sütlü örtü buharlaşıp uçtu ama şimdilerde o kadar kötü görüyorum ki, insanları tanıyabilmem için, gözleri kör olan herkes gibi, seslerini duymam zorunlu. Görme yeteneğim ise günden güne azalıyor.
Evrensel'i Takip Et