Kanlı pazar kışkırtıcısı M. Şevket Eygi...
1969 Şubat’ıydı. Bugün Rus S-400’leri alan AKP yönetiminin karşı çıkar göründüğü Amerika’nın 6. Filosu, ayın 10’unda gelip Dolmabahçe önlerine demirlemişti.
Şimdi İran’ın boğazına sarılmakta olan, Mısır’da Mursi ve Müslüman Kardeşler karşıtı darbeyi destekleyen ve AKP Türkiye’sini ambargoyla tehdit eden ABD, o günlerde, SSCB’yi Müslüman bir “yeşil kuşak”la kuşatma çabasındaydı. El üstünde tuttuğu siyasal İslamcılarınsa -bir bölümünün günümüzde burun kıvırdıkları- Amerika ile araları müthiş iyiydi. Askerliğini yapmaya soyunmuşlardı.
İşçilerle birlikte gençlik 6. Filo’yu protesto ediyor, İslamcılar da savunuyorlardı.
Amerikan askerliğini yapmak değil, emperyalizme karşı çıkmak “ihanet” sayılıyor; Komünizmle Mücadele Dernekleri (MTTB) Başkanı İlhan Darendelioğlu, dinci gericilerin mitinginde “Memlekete ihanet eden hainleri toprağa gömme zamanı gelmiştir” diyordu. MTTB Başkanı olan, Binali Beyden önceki TBMM Başkanı İsmail Kahraman, 6. Filo’yu protesto gösterilerini “bu tür hareketler Türkiye’yi komünistleştirme planında bir adımdır” diye suçluyordu.
Harekete geçirici propaganda ve ajitasyon, bugünküyle hemen aynıydı; “din elden gidiyor” denmekteydi. “Yerli-milli” denip milliyetçilik yüceltilmiyordu, çünkü Amerikalıların peşinde yürünmekteydi.
Megafonlarda “Komünistlere ölüm” sloganlarıyla “Cennet’e gitmek” için devrimci “öldürme” hazırlığı yapılıyordu.
İ. Kahraman’ın Cağaloğlu’daki MTTB Salonunu dolduran ve aralarında Gül ve akranlarının olmaması olanaksız önde gelen militanlara seslenen Darendelioğlu, “Pazar günü komünistler miting yapacak. Biz bu mitingde savaşacağız. Silahı olan silahıyla, olmayan baltasıyla gelsin” çağrısı yaptı.
16 Şubat’taki saldırı sabahı çıkan Bugün gazetesinde Mehmet Şevki Eygi’nin yazısının başlığı, “Cihada Hazır Olunuz”du. Çağrısını döktürdü: “Büyük fırtına patlamak üzeredir, Müslümanlar ile kızıl kâfirler arasında topyekûn savaş kaçınılmaz hale gelmiştir... Müslüman kardeşim, sen bu savaşta bitaraf kalamazsın. Ben namazımı kılar, tespihimi çekerim... Etliye, sütlüye karışmam deyip de kendine zulüm edenlerden olma, gözünü aç, bak!.. Onlarda taş, sopa, demir, molotof kokteyli mi var? Biz de aynı silahları kullanmaktan aciz değiliz... Cihat eden zelil olmaz. Sağ kalırsa gazi olur, canını verirse şehitlik şerefini kazanır.”
Sonuç şöyle gelişti: İşçilerle gençler, yaklaşık 30 bin kişi, Beyazıt’tan başlayıp Sultanahmet, Sirkeci, Karaköy, Tophane ve Gümüşsuyu üzerinden Taksim’e yürüyüşe geçti. Beyazıt ve Dolmabahçe Camileri dolmuş, çağrısı yapılan toplu namazlar kılınıyordu.
Taksim’e varıldığında polis yürüyüşü böldü ve alana ilk giren 400-500 kişilik grup sopalı bıçaklı Cihatçı saldırıya uğradı, Duran Erdoğan ve Ali Turgut Aytaç öldürüldü.
50 sene sonra, geçtiğimiz gün ölen “silahlanma” ve “kafirlere ölüm” çağrıcı başcısı gerici dinci “kafir”, “İstanbul Beyefendisi” ilan edildi!
Günümüz neoliberali, eski siyasal İslamcı Ahmet Hakan örneğin, bu gerici saldırganı, “tam bir İstanbul beyefendisi” olarak tanımladı. “İncelikli zevklerin peşinde” olduğunu yazdı.
Yine de bugünden yazdığı ve şimdi siyasal İslamcılar Rusya’ya yakın durdukları için, “ehven-i şer diyerek Rusya’ya karşı ABD’yi desteklemesini” ve “6. Filo’ya taş atanları taşlayanların teşvikçisi” olmasını yanlış bulduğu şerhini düştü.
Yeni Şafak çok daha vefakar çıktı. Saadet Partisi yandaşı rakibi Milli Gazete’nin yazarı olmasına rağmen, daha ileriden sahiplendi. Ona göre de “İstanbul beyefendisi” idi. Fesli, pembe gömlekli, top sakallı fotoğrafını koyup “İstanbul Beyefendisine Veda” manşet-üstüyle çıktı.
Bağırlara basıldı, Merkez Efendi Camiinin bahçesine gömüldü.
Nasıl sahiplenilmesindi! Saadetçiydi, ama Osmanlıca el yazması olanlar dahil kitaplığını, Saadet’e değil, Beştepe Sarayı’na bağışlamıştı.
Katliam çağrıcısı bu Amerikancı 6. Filo-sever, Cumhurbaşkanı tarafından da ödüllendirildi. Erdoğan cenazesine katılmakla kalmayıp tabutunu da omuzladı. M. Şevket Eygi’yi, Kanlı Pazar günlerinden, Babıali’deki Bedir Yayınevinden tanıdığını söyledi, “kaleminin yanında en önemli özelliklerinden birisi de Mehmed Şevket Eygi Beyin estetik anlayışıydı” diyerek yolculadı.
Evrensel'i Takip Et