19 Temmuz 2019

Daha kaç çocuk kurban gidecek?

Türkiye, son 30 yılda silahlı çatışmalar, çatışma alanlarında patlamamış silahlar ve mayınlar nedeniyle çocukların öldüğü, ölmeye devam ettiği ülkelerden biri olmayı sürdürüyor. Çocukların silahlı çatışmalar nedeniyle öldüğü ülkelerin hemen hepsi Asya, Afrika ve Latin Amerika’da bulunuyor ve genellikle dünyanın en yoksul ülkeleri arasında yer alıyor. Ama dünya liderliği iddiasındaki Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’yi bu kara listeden çıkarmak yerine bu ölümlerin kaynağı olan Kürt sorununun adını anmayı bile kendisine hakaret sayıyor!

Dersim’in Ovacık ilçesinde daha belirlenememiş bir patlayıcı nedeniyle 15 Temmuz’da yaşamını yitiren 8 yaşındaki Ayaz ve 4 yaşındaki Nupelda kardeşler bu kirli savaşın son kurbanları oldular. Ancak ülkedeki iktidar ve medya, Ayaz ve Nupelda’dan sonra yeni kurbanların olmaması için atılması gereken adımları konuşmak yerine “PKK yaptı” diyerek işin içinden çıkmaya çalışıyor. Olay yerinde inceleme yapan Dersim Emek ve Demokrasi Güçleri, patlama yerinde herhangi bir çukur ya da tahribat olmadığını ve olayın çocukların başka yerde bulup getirdikleri bir patlayıcı ile oynarken gerçekleşmiş olma ihtimalinin yüksek olduğunu söylüyor. Yaptıkları ortak açıklamada “Çocuklar rahat gezemiyor, oyun oynayamıyor, yaylada çiçek toplayamıyorsa o coğrafyada hiçbirimiz özgür değiliz” diyen Dersim Emek ve Demokrasi Güçleri, bu ölümlerin bir daha yaşanmaması için kalıcı barış çağrısı da yaptı.

Ayaz ve Nupelda’nın ölümüne neden olan olay kimler ya da nasıl gerçekleşmiş olursa olsun savaşın kirli ve vahşi yüzünü bütün açıklığı ile ortaya koyuyor. Ve hiçbir şey bu ülkede çocukların böyle ölmeye devam etmesinde devletin sorumluluğunu ortadan kaldırmıyor. O yüzden devlete ve iktidar yanlısı medyaya düşen “PKK yaptı” diyerek kendilerini bu işin sorumluluğundan kurtarmaya çalışmak değil, Dersim Emek ve Demokrasi Güçlerinin kalıcı barış çağrısının gereğini yapmaktır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde 2006’da Diyarbakır’da yaşanan olaylarla ilgili “Kadın da olsa, çocuk da olsa gereği yapılacak” sözleri, bu ülkede çocukların ölmeye devam etmesine neden olan politikayı çarpıcı bir şekilde özetliyor. Bu açıklamanın yapıldığı günlerde Diyarbakır, Batman ve Kızıltepe’de yaşanan olaylarda Fatih Tekin (3), Enes Ata (7), İsmail Erkek (8), Abdullah Duran (9) gibi çocuklar yaşamını yitirmişti. 2015-2016’da kentlerde yaşanan çatışmalar döneminde de yüzlerce çocuk yaşamını yitirmişti.  

Bir ülkede eğer demokrasinin d’sinden bile söz edilecekse yapılması gereken çocukları öldüren değil, yaşatan politikalar uygulamaktır. Ancak çatışma bölgelerinde döşenmiş mayın sayısının bir milyonu bulduğu, arazide patlamamış silah sayısının ise belirsiz olduğu bir ülkede ne çocukların, ne de bölgede yaşayan halkın can ve mal güvenliğinin sağlanması mümkün değildir.

Başta da söylediğimiz gibi, bir ülkenin yönetimi için çocukların öldüğü, öldürüldüğü ülkeler listesinde olmaktan büyük bir utanç olamaz. Bugün Ayaz ve Nupelda’nın ölümleri için üzüldüklerini söyleyen herkesin görevi, bu ülkeyi bu kara listeden, bu utançtan kurtarmak için mücadele etmek; Kürt sorununun demokratik barışçıl çözümünden yana tutum almaktır. Çünkü çocuk ölümlerine yönelik tepkiler savaşın, çatışmaların sona erdirilmesi yönünde bir tutumla birleşmedikçe bugün için vicdanları rahatlatmaya çalışmaktan öteye gidemez.

Ve bu ülkede çocuklar ölmeye, öldürülmeye devam ettikçe 2009’da Lice’de koyun otlatırken havan topuyla öldürülen Ceylan Önkol, bütün çocuklar adına o delici bakışlarıyla çocukların kurban edildiği bu kirli savaşa sessiz kalanlardan hesap sormaya devam edecek!

Evrensel'i Takip Et