Tek özentim özgürlüğe…
Ekran görüntüsü 'karar.com'dan alınmıştır.
Bu hafta, Akit’in ve Akif Beki’nin “diziler eşcinselliği özendiriyor” mesajlı yazıları çok konuşuldu.
Bazen bu tip yazıları tartışmak sanki tartışılacak yanı, bir mantığı varmış gibi konuya önem atfetmek oluyor. Ancak gözümüzün önünde bir saçmalık cereyan edince de hepimizin birden konuyu yok hükmünde sayıp önemsizleştirmesi çok mümkün olmuyor.
Benim konuya tek itirazım, eşcinselliğin özenilerek kapılacak bir akım olmadığı konusunda değil. Toplum başlığına, halk kavramına dahil bir birey olarak aptal yerine konulmaktan bıktım. Dünyalar yıkılıp yeniden kurulsa bile bu ülke gündeminin magazine, cinselliğe odaklandırılmasından da sıtkım sıyrıldı.
TDK:
Özendirmek:
-e, -i
Özenmesini sağlamak, teşvik etmek.
Özenmek:
-e Beğendiği şeye benzemeye çalışmak, o şeyi yapmak için çaba göstermek:
“Biri hukuktan çıkar, hariciye memurluğuna göz diker; diğeri tıbbiyeyi bitirir, aktörlüğe özenir.” - Refik Halit Karay
2. nesnesiz Bir şeyi yaparken elden geldiğince iyi yapmaya çabalamak, bir şeye büyük dikkat ve ilgi göstermek, itina etmek:
“Dünya güzelliği sendedir mevcut / Hususi özenmiş yaratmış mabut” - Âşık Veysel
3. -e, -den Birini veya bir şeyi taklit etmeye çalışmak.
Düşünün ki ana akım TV kanallarından bıkmış bir TC vatandaşısınız. Yani izlediğiniz haber ve tartışma programlarının manipülatif olduğunu anlayacak kapasiteye sahipsiniz. 5 erkeğin kadın sorunu tartışmasını görmekten, tek bir Kürt’ün yer almadığı oturumlarda Kürt sorunu konuşulmasından, ince kaşlı sinirli bir kadının tutarsızlıklarını, jöleli adamların futbol adı altında eril şakalarla kahkaha atıp herkesle dalga geçmesini izlemekten bıkmışsınız. Dizilerdeki silahlar germiş, mantık hatalarını yakalayıp, tutarsızlıklarda sinire kesmekten, 120 dakika dizide ağır çekim bakışmalardan ve tek kelimelik boş diyaloglardan ikrah etmişsiniz. Gidip parasıyla Netflix almış “en azından iyi prodüksiyon izlerim” diye düşünmüşsünüz.
Üstelik dünya ile en azından diziler anlamında eş zamanlı gündeme sahip olma şansı da var.
Adamlar bu mecrada izleyeceğiniz dizilerden tek çıkarımınızın “eşcinsellik bayağı cool bir şey ya” olacağını iddia ediyor.
Yazının son paragrafı şöyle:
“…Orange Is The New Black’ten Grace and Frankie dizisine, Stranger Things’ten Black Mirror’a, El Chapo’dan Narcos’a, Sabrina’dan Skins’e, House of Cards’tan Doctor Who’ya, Sis’ten Voltron Legendary Defender isimli çizgi filme... Gazete, uzun bir çeteleyle eşcinselliğin nasıl ‘aşılandığı ve göklere çıkarıldığı’nı örneklendiriyor.
La Casa de Papel’in son sezonunu da alın ekleyin işte o listeye. Yok artık Netflix!”
Birincisi, acaba tüm dünyada eşcinselliğin dizilerde ve filmlerde bunca yer almasının sebebi, LGBTİ+ hakları için bunca yıldır verilen çabanın bir nişanesi, bir normalleştirme uğraşısı olabilir mi Akif Beki? Sadece soruyorum?
Hayatın gerçeği bu olduğu için tıpkı Hint asıllı, Çin asıllı Amerikalıların dizilerde yer alması kadar, Alman yapımlarında Türkçe isimli karakterler yer alması kadar normal olabilir mi bu durum?
İkincisi, House of Cards’ta iktidar uğruna cinayetler işlenirken izleyici nasıl bir mantıkla samanlıkta iğne arayarak eşcinselliğe odaklanabilir?
Black Mirror’da, insanlığın teknoloji ile sınavını anlattığı onca bölümden aklımızda bir tek iki adamın sevişmesi mi kalır? İlk bölümünde bir domuzla seks yapmaya zorlanan siyasi lider izledik biz o dizide. Diego, sen de dur bir Allah’ını seversen ortalık zaten Black Mirror’da hep karışık.
Narcos dizisi hakkında yaptığı yorum yüzünden Pucca’ya 7 sene verdiler, adamın derdi eşcinsellik vurgusu hâlâ.
La Casa Del Papel, Çav Bella gibi devrimci bir şarkı eşliğinde kapitalizmin ne anlama geldiğini anlattı yeniden tüm dünyaya, bu sistemi kendi silahıyla vurdu. Bir soygundan isyan yarattı, suçlunun kim olduğunu sorsan tek bir izleyicinin soyguncular diyemeyeceği bir yapım izletiyorlar. İşkenceci karakteri hamile bir kadın olarak kurgulayıp tabuları yıkmış, ezberlere balyozla dalmışlar. Kalkmış “eşcinsellik özendiriliyor” diyor.
Eğer o dizide sadece eşcinselliğe özeniyorsa izleyici, ses etme ve şükret bari Akif Beki. Başka neye özenilse sadece iktidar değil kapitalizm için büyük tehlike.
Netflix’te gerçek bir hikayeden uyarlanan “Barry Seal: Kaçakçı” filminde, bir pilotun puro kaçakçılığından Escobar’ın uyuşturucularını taşıyan filoya ulaşması, ABD’nin silah yardımı yaptığı antikomünist hareketlere kadar bir sürü derin devlet sırları anlatılıyor. Pilotlar izlemesin o zaman, çünkü iyi uçak kullanan bir pilotun haddi hesabı olmayan paralar kazanabilmesi çok özendirici olabiliyor.
İtibardan tasarruf olmaz mantığı ile, sarayla, varakla, fıskıyeyle uluslararası ilişkilere “nispet” ekolü getiren, havamız olsuncu bu iktidarla aynı fikirde ve zikirde insanlar değiliz ki gidip almışız o Netflix’i. Lütfen zekamızla dalga geçilmesin artık.
Ben öğrenciyken Türkçe kitaplarında paragraf verilir sonra o paragrafla ilgili “Okuduğumuzu anladık mı?” başlığı altında sorular sorulurdu.
Her diziden sonra “İzlediğimizi anladık mı?” diye 5 soruluk test yapılsın. Bu testten beşte beş doğru yapamayan diğer bölüme geçemesin.
Bu vesileyle hem biz rahat ederiz, hem Akit, hem de Akif Beki.
Caroline Fourest, Fransız bir feminist yazar, film yönetmeni, gazeteci aynı zamanda radyocu.
Burnumuzun dibinde gerçekleşen IŞİD’le savaşta kadınların mücadelesini anlatan süreci filmleştirmiş. “Soeurs d’Armes” adlı film 10 Ekim’de Avrupa’da sinemalarda olacak.
Filmini “feminist bir savaş filmi” olarak adlandırmış. Biz izleyemeyiz, bize yasak olur. Filmin eleştirisini yazmak bile “Suç ve suçluyu övmek” başlığında ya da içinde “terör”, “vatan hainliği” vs. geçen başlıklarda cezaya girer. Bu “özenirler” mantığı ile izleyeceğimiz her şeye yasaklar ve cezalar gele gele varacağımız yerden bir gün dünyaya bakacağız ve diyeceğiz ki
“Hiçbir şey olmasa bile kesinlikle bir şeyler oldu ama fark edemedik”
Oysa özendirme, suç ve suçlunun övülmesi filmler, diziler ile olmuyor.
Yargı yoluyla oluyor ekseriyetle. Her salınan tecavüzcüde, her iyi hal indirimi alan katilde, Fethullah’la boy boy fotoğrafı, videosu olduğu halde birilerinin elini kolunu sallayarak gezmesinde, iktidarın yanında duran herkesin, muhaliflere ağzına geleni söyleyebilmesi, tehdit etmesi, hedef gösterebilmesinde.
Özenilerek eşcinsel olunamayacağını açıklamaktan hicap duyarım. İnsanları aptal yerine koymanın daniskası olur.
Bu iki kere iki dört kadar basittir. Özenme değildir onun adı, film izleyerek eşcinsel oluyorsa biri, en fazla “Kendini keşfetmesinde yardımcı oldu” denilebilir.
La Casa Del Papel gibi bir diziden eşcinselliğe övgü mesajı alan bir insana da dizinin mesajını anlatmaya çalışmaktan kaçınırım. Onun yerine verin deveyi hendek atlatalım.
Boş işlere kafayı yormadığımız, kaliteli içerikler izleyerek ve aydınlanacağımız günler dileğiyle, herkesin hak mücadelesinin kazanımla biteceği zamanlara umutla, gökkuşağını kucaklayarak iyi pazarlar dilerim.
Tek özentimiz özgürlüğe…
- Kitap-defter açık sınav 16 Kasım 2024 04:47
- Soru 09 Kasım 2024 04:19
- Bi'şey 02 Kasım 2024 04:47
- Bazı huylarımız iyi değil... 26 Ekim 2024 04:25
- El artırmak üzerine 19 Ekim 2024 04:24
- Ben aptal mıyım bay başkan? 12 Ekim 2024 04:40
- Ottolaşmak üzerine 05 Ekim 2024 04:40
- Estetik özlem 28 Eylül 2024 05:04
- Katlanmak ya da katlanmamak 21 Eylül 2024 04:42
- Hakikat ve utanç 14 Eylül 2024 04:19
- Başka türlü, bambaşka, çok yeni, hiç denenmemiş, işe yarayacak bir şeyler… 07 Eylül 2024 04:58
- Hangi barış neyin savaşı 31 Ağustos 2024 04:26