Türkiye nereye?
Fotoğraf: Envato
Recep Bey’e ve akrabayı taallukata bakarsanız, Türkiye tökezlemiş olsa bile yeniden nurlu ufuklara doğru yürüyor. “Yabancı düşmanlar” dolarla ve ekonomiyle oynamışlar ve “büyüyen Türkiye”yi sıkıntıya sokmaya çalışmışlardı. Kıskanıyor, hatta korkuyorlardı. Çin halt etmiş, asıl Türkiye zora sokuyordu Batıyı. “Türkiye çok müthiş büyüyor, böyle giderse baş edemeyiz” diye düşünüyorlardı çünkü. Hele bir de S-400 alınca neler yapmazdı!
Ama ne yaparlarsa olmamıştı. Hele bir de Recep Bey faizleri düşürttükten sonra... Bakın ne enflasyon ne de dolar yükselmişti. Gördünüz mü, doğruydu; “Her kötülüğün başı faiz”di.
“Haram” olduğundan değil, o sorun çoktan aşılmıştı. Herkes biliyordu ki, dış borç, bırakalım faizsizliği, yüksek faizsiz alınmaz, ekonominin çarkları hele “dış para” bulunmazsa, dururdu. Tüm faizciler Müslüman’dı, ama faiz artık Müslüman Hristiyan tanımıyordu, almak da vermek de serbestti. Sorun dinsel değildi, kısacası. Asıl, yandaş müteahhitler, betona para gömenler ve sair yatırım yapamaz olan para babaları zordaydı. Faizler onlar için indirilmek isteniyor, bir umut, belki daha kolay bulacakları parayı yatırıp hem kendilerini kurtarır hem de ekonomiyi canlandırırlar diye düşünülüyordu. Merkez Bankası Başkanı değişikliği bunun için yapılmıştı. Sanayinin son birkaç aydır bir önceki aya göre kımıldaması, bu nedenle etekleri zil çaldırıyordu: “Toparlanıyoruz”! Damat Bey, zaten kalubeladan beri aynı lafı tekrarlamıyor muydu?
Oysa daha kötüsü kapıda. Bu günleri aratacak daralma ve çöküşlerin zilleri çalıyor.
Muhalefet ise, “Bu kriz ortamında erken seçim istemek olmaz” modunda. Ayıp olacak sanki AKP’ye karşı! Kılıçdaroğlu, son belediyeciler toplantısında da “yok, istemiyoruz” diye tekrarlarken, Akşener de, “zamanı geldiğinde” diyor.
Muhalefet, aslına bakarsanız, muhalefet gibi değil hiç, devletin ali çıkarlarını düşünmede. S-400 de mi sıkıştı Erdoğan ve AKP -bakıyorsunuz destek oluyor. Üstelik yoksulların açlıkla yüzleştikleri kriz koşullarında, milyarlar dökülerek S-400’lerin alınmasına karşı çıkacağına, muhalefet, Erdoğan’ın arkasında sıraya diziliyor! Oysa işçilerin toplusözleşme dönemi ve hazineyi S-400’lere boşaltan hükümet, sıra işçiye geldiğinde 5+4 zamdan fazlasına olmaz diyor! Hem de her şey ateş pahası ve elektrikten başlayarak zam üstüne zam yağarken. Enflasyon resmi rakamla bile yüzde 20. Ücretlere yüzde 9 zam! Değmeyin hükümetin keyfine. Ve tabii ki sermaye ve tekellerin!
İlk petrol işçileri karşısında Koç’la başlamıştı. Şimdi madenciler sırada. Faiz düşüyor ya, enflasyonun da düşmesi beklenecek! Ve işçiler süründürülecek ama “milli çıkar” denip elde avuçtaki S-400’lere verilecek -muhalefet de, sözde muhalefet yapıp buna destek olacak. Nasıl muhalefet bu?
Burjuva muhalefeti bu kadar olur. Bakmayın, “Her şey çok güzel olacak” denmesine -neresi güzel? S-400’leri Ahmet değil Mehmet alsın, bunun adı da muhalefet, öyle mi?
Ahmet değil Mehmet yönetsin bile denmekten kaçınılıp, seçim dahi istenmiyor. Irak mı -tabii bombalansın kuzeyi, tabii ki askeri harekat düzenlensin! Suriye mi -tabii ki Fırat’ın doğusuna gidilsin, tampon bölge kurulsun! Muhalefet? Belediyeler alındı ya... Eee, halka faydası? Öğrencilere ulaşım indirimiyle çocuklu kadınlara indirim. Bu da bir şeydir tabii, ama bütün patırtı bunun için miydi? Merkezi hükümet sorunu, hani Bahçeli’yi de kızdırıp “Ben de varım ya” dedirten tüm yetkileri elinde toplamış tek adam yönetimi eleştirisinin gereği nerede? O her önüne geleni onaylamakta olan Anayasa Mahkemesi bile, gidişata bakıp, tek adamın dediğinin ötesine meylederken, muhalefet sessiz ve desteklemelerde. Kriz dolayısıyla bile ses çıkarılmıyor neredeyse.
Bekleniyor ki, Davutoğlu ve Gül’le Babacan atağa kalkıp Erdoğan’ı zora soksunlar. Sonra onlarla el ele, sadece, halkın sırtında taşıyacakları değişsin! İsteniyor ki, yasama-yürütme-yargıyı tekelde birleştiren tek adam rejimi, anayasada bir-iki değişiklikle “güçlendirilmiş” ya da güçlendirilmemiş parlamentoculuğa dönüştürülsün, idare edilip gidilsin! Halk nasıl egemen olacak peki -ona ne gerek var ki muhalefeti bu!
- Böyle nereye kadar? 28 Ocak 2025 06:55
- Suriye ve Doğu Akdeniz niyetleri ve gerçekler… 26 Ocak 2025 04:51
- 'Savaş ilanı'... Kim, kime? 21 Ocak 2025 13:45
- Gündem ve saptırma... 14 Ocak 2025 04:53
- Öcalan görüşmeleri ve CHP 07 Ocak 2025 05:17
- 2. çözüm süreci mi? 31 Aralık 2024 06:30
- İçeride ve dışarıda kriz... 24 Aralık 2024 05:36
- Milli güvenlik, Türkiye ve İsrail siyonizmi... 17 Aralık 2024 05:56
- Ortadoğu yeniden dizayn edilirken... 10 Aralık 2024 05:08
- Esad’la görüşüp anlaşma mı, kavga mı? Hangisi? 03 Aralık 2024 06:45
- CHP ile Cumhur ve sınama yanılma… 27 Kasım 2024 06:45
- Papatya falı ve havuçla sopa... 19 Kasım 2024 04:58